Akif BEKİ
Hazır yıldönümünde anıyorken, şu tartışmayı da yerli yerine oturtalım; 12 Eylül anayasasına sandıktan yüzde 91.4’le evet çıkması, askeri darbenin halkın özgür iradesine sunulup onay alması mı demekti?
‘Halk istedi, asker mecbur kaldı’ diye darbeyi şirinleştirmenin aslı astarı nedir; halk neye, nasıl evet dedi? Sonuç, milletin serbest tercihiyle darbecileri ‘kurtarıcı’ gibi kucaklayıp desteklediği anlamına gelir miydi?
Soruyu ‘halk nasıl oyladı, keyfinden mi’ diye baştan bir daha sorup kendiniz karar verin.
Aşağıdaki döküm, BBC Türkçe’nin arşiv kupürleriyle derlenmiş eski bir dosyasından alıntıdır. Dil, anlatım değişiklikleri ve kısaltmalarla aktarıyorum.
***
Darbenin başı Kenan Evren, referandum kampanyasında tek tabanca oynadı, önce meydanı kendisi için boşalttı. Ardından ‘Anayasa’yı tanıtma gezilerine’ çıktı.
Evren’in en büyük propaganda silahı ne miydi? Gittiği her yerde, evet demezlerse 12 Eylül öncesindeki çatışma dönemine dönüleceğini empoze ederek halka korku salmak, gözdağı vermek...
Şöyle diyordu:
“Eğer, 12 Eylül öncesine dönmeyi ve o felaketli yılları tekrar (daha şiddetli ve daha dehşetli) yaşamayı istemiyorsak, kabul diyeceğiz...”
Siz bilirdiniz, tek kurtuluş seçeneğiniz buydu.
Hayır cephesini ise gayrimeşru, millete savaş açan düşman ve ajan gibi gösteriyor, kriminalize ederek sindiriyordu...
Hayırcıları eleştirirken ‘teröristlerin, dış güçlerle işbirliği yapanların, vatan hainlerinin’ hayır kampanyası yürüttüğünü söylüyordu.
30 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesi şu manşetle çıkmıştı:
“Orgeneral Evren, ‘Dış güçlerle işbirliği içinde olanların yeni hazırlanmakta olan Anayasa’nın kabul edilmemesi için bir kampanya içerisine girdiklerini’ belirtti ve ‘Normal demokratik nizama geçme zamanı yaklaştıkça, eski dönemin hasretini çekenler, vatan hainleri, yönetimi kötülemek için faaliyette bulunuyorlar’ dedi...”
25 Ekim’de Rize’deki bindirmesi de açık sözlü ve nefret doluydu:
“Anayasa’ya karşı olanlar, 12 Eylül’e karşı olanlardır dediklerim bunlardır. ‘Hayır’ biçiminde bayram kartı, kapıların altından bildiri atanlardır. Türkiye aleyhinde yayın yapan Ermeni ASALA örgütüyle işbirliği yapanlar, komünist radyolardan talimat alanlar bunlardır...”
Parlamentonun askıya alındığı; siyasi partilerin, sendikaların, derneklerin kapatıldığı; yüz binlerin tutuklandığı, yargılandığı; birçok gazetenin kapısına kilit vurulduğu bir dönemdi.
Bütün şartlar evet lehineydi.
Bırakın kampanyasını, ‘hayır’ o kadar sakıncalı, hatta suç içeren bir kelime olmuştu ki, oy pusulasındaki rengi mavi diye mavi rengini kullananın dahi başı yanıyordu.
Paşa, yönetime el koymalarındaki vatanseverliği takdir etmeyenlere çok kızıyordu. Hazmedemediği bu nankörlüğe, hemen her fırsatta öfke patlamalarıyla yükleniyordu:
“Sinsice neler neler söylemiyorlar sevgili vatandaşlarım. Atatürk’ün gözlerinin renginin mavi olup, mavi baktığından tutun da denizin mavi sularında serinleyen, gökyüzünün maviliklerinde huzura kavuşulacağına kadar mavi rengi ima ederek güya parlak buluşları ile ‘ret’ oyunu telkine yeltenmektedirler.”
‘Hayır’ın lafını bile ettirmiyordu, fiilen yasak getirmişti. Gazetelerin birinci sayfalarında mavi kalmadı. Yeni Asır’ın mavi logosu dahi kırmızıya boyandı...
***
Referandum sandığı 7 Kasım 1982’de kuruldu. Seçmenler, oy kullanırken son bir sürprizle karşılaştı.
Mavi pusulalar zarfların dışından seçilebiliyordu, yani hayır veren yakayı da ele veriyordu.
Ve bu şartlarda, sandıklardan rekor düzeyde evet çıktı.
Anayasa, yüzde 91.4’le kabul edilmişti. Onca baskı, yasak, dolduruş, nefret ettirme, karalama, yıldırma ve göz korkutmadan sonra...
Gülünç gelebilir ama bir fıkra kesiti değil okuduğunuz absürt zorlamalar, ne diyorsunuz? ‘Kurtarıcı darbe’ efsanesiyle 12 Eylül’ü cicileştirenler hala aynı fikirde mi?
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025