Akif BEKİ
İktidarın toplum zemininde oluşan itirazları küçümsediği gibi bir izlenime sahibim. Bunu yazayım istedim. Bunun, eğer anlatabilirsem iktidarın uyanmasına, toplumun beklentilerinin de karşılanmasına imkan sağlayabileceğini düşünüyorum.
Önce “iktidar itirazları neden küçümsüyor?” sorusuna cevap vermemiz lazım. Bunun bir sebebi, muhalefetten, özellikle de CHP’den geliyor olması ve kategorik muhalefet tavrı olarak algılanmasıdır. İkincisi de, iktidarın kendine güvenmesi, bu tür itirazların hele CHP kökenli ise iktidarı sarsmayacağına, Cumhur ittifakının çok güçlü olduğuna, daha da ötesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmasının her şeyi karşılayacağına inanmasıdır. Bir anlamda CHP başta olmak üzere yeni oluşumlarınki dahil tüm muhalefeti çöp gibi görmesidir.
Öncelikle şunu söylemeliyim: İtiraz tek CHP çıkışlı değildir. CHP toplumdaki itiraz birikimini yansıtmaya çalışıyor, ancak bir ölçüde yansıtabiliyor. CHP, İP, Saadet, HDP yanında itirazların bir ayağı Ak Parti bünyesinden çıkan yeni oluşumlarla dile getiriliyor.
Şunu da söyleyeyim: İtirazların bir bölümü halen Ak Parti bünyesinde, “Ne oluyor?” sorusunun cevabını arama halindedir.
Birkaç örnek vereyim: Mesela iktidar, Kanal’a itirazı yeterince ciddiye almıyor. Gerek sayın Cumhurbaşkanı’nın, gerek meydana sürülen bakanların, gerekse ekrana çıkartılan medya figürlerinin dili, ilk turda 13 bin, iktidarın itirazı sonucu yapılan ikinci turda 800 bin farkla seçilmiş belediye başkanını hiçe sayma, “İsteseniz de istemeseniz de…” niteliğinde meydan okuma, itirazları böcek seviyesine indirme niteliği taşıyor. Bu üslup, Taksim’e “Topçu kışlası” yaptırma iddiası sırasında da görülmüştü.
Toplumda oluşan itiraz başlıkları adına şunları sıralayabiliriz: İstanbul için deprem 5.8, 4.7 gibi rakamlarla kendisini hatırlatıp duruyor. “Yarın, ya da on dakika sonra, acaba kaç şiddetinde bir depremi beklemeliyiz?” Bu soruyu sormayan “İstanbul kaygılı” bir Allah kulu gösterilebilir mi? Depremde yıkılması öngörülen 50 bin konut ve ölümle yüz yüze gelmesi muhtemel 250 bin insan… İstanbul’un yıkılması… Türkiye’nin yere kapaklanması… Niye depreme karşı tedbir almak değil de kanal açmak? Nedir kanalın aciliyeti?
Kanal ve ekonomi. Kanal ve işsizler. İşsizler içinde genç işsizlik… Genç işsizlik içinde üniversite mezunu işsizler… Kanal ve asgari ücret artışındaki komik rakamlar… Kanal ve fiyat artışları… Market market dolaşıp üç kuruşluk indirimlerden istifade ederek bütçeyi kurtarma çabaları… Devlet başkanı seviyesinde evlenme teşvik edilirken evlenememek…
75 ya da 100 milyarı Kanal’a sarf etmenin hangi getirisi, kaç yıl sonra, Türkiye ekonomisindeki şu yukarda sıraladığımız insani problemleri görmezden gelmeyi gerektirir?
Bence iktidar adına ekonomi üzerine söylenen “En kötüsü geride kaldı” sözleri, toplumu ikna etmenin çok ötesinde, insanların geçim konusunda yaşadığı tıkanmayı anlamamak, anlaşılıyorsa bile görmezden gelmek, hatta küçümsemek gibi algılanıyor.
Vatandaş, ses yükselten ekonomi örgütlerinin zılgıtı yediğini gören ekonomistlerin bile muhalefet ediyormuş gibi gözükmemek için kuş dili ile konuştuğuna inanıyor ve satır aralarından “Derd”inin yansıdığını görmeye çalışıyor.
Bu durumda geriye ne kalıyor? Muhalefet partilerinin sesi. Medyanın yer verebildiği ölçüde… Kaç tv kanalının haber bülteni, kaç gazetenin haber ya da sütun değerlendirmeleri…
Şunu söyleyeyim: Her şeye rağmen iktidarın desteklenmesi gerektiğini düşünen insanlar bile yoğun bir savunma psikolojisi içine girmiş durumdalar. Aslında iktidar kadroları Meclis’i ile yönetim unsurları ile savunma psikolojisi içindeler. Son dönemlerde iktidar adına en icraatın “Yerli Otomobil” lansmanı olduğu bellidir. O bile geçinme derdi ile boğuşan, ya da kendisine veya evladına iş arayan 5 milyona yakın insanda heyecan uyandırıyor mu sormak lazım.
“Tuzu kuru” tanımlaması şu sıralar kime deniyor, bakmak lazım.
2023 mü milat? Zemin aşınıyor. Yaralı insanların nabzı tutulmazsa herkes emin olsun ki Bahçeli’nin garantörlüğü geleceği kurtaramaz. “Aç insan inançlarını yer” denir ya, manevi inançlarını yer mi bilmem ama, siyasi bağlılıklarını yiyeceği muhakkak. Hele acısının küçümsendiği ve kendisinin safça bağlılıklarının istismar edildiği duygusuna kapılırsa…
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025