Barış Soydan
Önceki gün 98 yaşında hayatını kaybeden Pierre Cardin, gerçek bir moda efsanesiydi. 100 yaşına yaklaşmasına rağmen hâlâ o kadar şöhretli, o kadar itibarlıydı ki, ismini neye koysa satıyordu. En azından Türkiye'de! Halı, takım elbise, bebek arabası, şemsiye… Yüzlerce üründe Pierre Cardin imzasına rastlamak mümkün.
Oysa Pierre Cardin moda dünyasındaki ününü bundan uzun yıllar önce, 1960'larda tasarladığı fütüristik giysilere borçluydu. 1960'ların ruhuna uygun, uçuk kaçık, başka zaman olsa abartılı olmakla eleştirilebilecek çizgilerdi, Cardin'in tasarımları. "Ben henüz keşfedilmemiş bir yaşam için, geleceğin dünyası için giysiler tasarlıyorum" demişti. Cardin, 60'lar ruhunun modacısıydı.
Peki öyleyse bugün Türkiye'de Pierre Cardin markasıyla satılan, fütüristik, uçuk kaçık değil, basbayağı klasik, muhafazakâr çizgilere sahip ürünler de neyin nesi? Bunların 1960'ların devrimci modacısıyla ne ilgisi var?
İşin sırrı, Pierre Cardin'in marka lisanslamanın öncüsü olmasıydı.
Pierrecardin.com.tr adresine girdiğinizde "Aydınlı Grup" başlığıyla karşılaşırsınız. Sitede şu bilgiler yer alıyor: "Aydınlı Grup'un temelleri 1965 yılında 'Aydınlı Yerli Mallar' adıyla, İstanbul Fatih'te ilk mağazanın açılmasıyla atılır." Biraz daha okuyunca, Aydınlı Grup'un Türkiye dahil 13 ülkede Pierre Cardin markasının sahibi ya da lisansörü olduğunu öğreniyoruz.
Pierre Cardin dünya modasında marka lisanslamanın öncüsü olarak biliniyor. Yani "Parasını verirsen markamı kullanabilirsin" anlayışının. Reuters, ölümünden sonra onun için şöyle yazdı: "Adını, geniş kitlelere modacı giysileri satmakla duyuran ve markasını otomobilden parfüme, her şeye satan ilk kişi olan Fransız modacı Pierre Cardin, 98 yaşında öldü."
Pierre Cardin adını Türkiye'de (ve 13 ülkede) Aydınlı Grup'a vermiş, ötesine karışmamıştı. Aydınlı Grup da Pierre Cardin'i Pierre Cardin yapan fütüristik çizgiler yerine Türkiye'de talep görebilecek klasik, standart tasarımlara yöneldi. 1968'in avantgarde modacısı işte böyle Türkiye'de gelenekselin temsilcisine dönüştü.
Pierre Cardin halı
Pierre Cardin çaydanlık
Aslında Cardin bu nedenle, yani lisansörlerin markanın özünden farklı tasarımları nedeniyle moda çevrelerinde epey eleştirilmişti. Ama pek çokları onu "Moda markasından para kazanmanın yolunu açan adam" olarak selamlamaya devam ediyor.
Fatihli Aydınlı Grup'a gelince… Onun öyküsü Pierre Cardin kadar ilginç. Bir dönem Türkiye'nin en hızlı büyüyen hazır giyim-tekstil şirketleri arasındaydı. Patron (ve eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı) Ömer Faruk Kavurmacı, 2016 darbe girişiminden sonra FETÖ'den tutuklandı. Kavurmacı ailesi, FETÖ'nün iş dünyasındaki yapılanması davasında yargılandı.
Aydınlı Grup'a TMSF tarafından el konuldu, kayyım atandı. Şirket bugün kayyım tarafından yönetiliyor. CEO Gökay Erol, işlerin rayında gittiğini söylüyor ama gruba ait markalar, Pierre Cardin ve Cacharel'in eski ışıltısını yitirdiğini savunanlar da var… Erol, geçen yıl 80 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını, 2.5 milyar TL'lik ciro hedeflediklerini açıklamıştı.
Ciroda Pierre Cardin imzalı ürünlerin hatırı sayılır payının olduğunu tahmin etmek zor değil. Aydınlı, Pierre Cardin'in ölümüyle ilgili bir mesaj yayınladı mı diye baktım, bir şey bulamadım. Pierre Cardin'in ölümünü duymadılar belki de...
Cardin, son röportajlarından birinde orjinaliteyi, yani benzersizliği hâlâ her şeyin üstüne koyduğunu söylemişti. Pierre Cardin marka lisanslamanın dünyadaki öncüsüydü ama ismini marka yapan, 1960'ların devrimci ruhuna uygun benzersiz tasarımlarıydı.
On yıllardır dünya markası çıkarma peşinde koşup pek bir yol alamayan hazır giyim şirketlerimizin Cardin'den öğreneceği çok şey var gibi geliyor bana.
Felaket bir yıla biraz olsun renkli veda edebilmek için 2020'nin son yazısını Cardin'e ayırdım. Herkese sağlık dolu bir yıl dileğiyle!
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021