Cafer Solgun
Kürt sorunuyla ilgili “süreç” mi, “açılım” mı, “yeni dönem” mi olduğu, hatta ne olduğu halen tam manasıyla netleşmeyen yeni “durumu” MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları üzerinden anlamaya çalışanların kafası hayli karışık olmalı. Umutlanıyorsun, “hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler olacak” havasına giriyorsun, sayın Devlet yeni bir açıklama yapıyor ve bu kez de kendinden kuşku duyuyorsun; “Amma iyi niyetliyim, saf ve iyimserim” şeklinde.
“Apo gelsin parlamentoda konuşsun, örgütü lağvetsin, umut hakkı konusuna bakarız biz de” diyen Bahçeli, bu kez 29 Ekim vesilesiyle yaptığı açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, asla da olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik veya mezhebi bir ağırlığı ve açmazı da yoktur. Var olan sorun bölücü terör sorunudur, kaldı ki bu ihanetin kökü muhakkak surette kazınacaktır” dedi.
Oysa “Yoktur ve asla da olmayacaktır!” denilen Kürt sorunu, 101. Yıldönümü kutlanan cumhuriyetin en önemli sorunu. Cumhuriyetle yaşıt bir “terör sorunu” olur mu? Nasıl olur?
Cumhuriyet tarihi boyunca “Kürt isyanları”
Bilen zaten biliyor da bilmeyenler ve sorunu PKK ile başlamış onunla da bitecek bir sorun zannedenler için, cumhuriyetin 101. Yıldönümünden de ilhamla, ana hatlarıyla bir yakın tarih hatırlatması yapmakta yarar var.
Genelkurmay belgelerine göre Cumhuriyet tarihi boyunca çok sayıda “Kürt ayaklanması” olmuş: Nasturi isyanı (1924- Hakkari), Jilyan isyanı (1926- Siirt), Şeyh Sait isyanı (1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır), Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli), Reşkotan ve Reman isyanı (1925- Diyarbakır), Eruh’lu Yakup Ağa ve oğulları (1926-Pervani), Güyan isyanı (1926-Siirt), Haco isyanı (1926- Nusaybin), I. Ağrı isyanı (1926), Koçuşağı isyanı (1926- Silvan. Bölge yanlış belirtilmiş, Koçuşağı aşiretine yönelik “tedip” harekatı, esas olarak Dersim’de yürütülmüştür-bn), Hakkari- Beytüşşebab isyanı (1926), Mutki isyanı (1927- Bitlis), II. Ağrı isyanı (tarih belirtilmemiş, 1929 yılı olmalıdır-bn), Biçar harekatı (1927- Silvan), Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929- Eruh), Zeylan isyanı (1930- Van), Tutaklı Ali Can isyanı (1930- Tutak-Bulanık-Hınıs), Oramar isyanı (1930- Van), III. Ağrı harekatı (1930), Buban aşireti isyanı (1934- Bitlis), Abdurrahman isyanı (1935-Siirt), Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt), Sason isyanı (1935-Siirt), Dersim isyanı (1937-Tunceli).
Düzeltmek lazım: Bunların çoğu “ayaklanma” veya “isyan” değil, “tedip ve tenkil harekatı”dır. Örneğin Dersim 1937-38, resmi kayıtlarda PKK öncesi “son Kürt isyanı” olarak adlandırılır. Oysa Dersim’de bir “isyan” veya “ayaklanma” olmamış; yıllar öncesinden planlanmış, hazırlıkları yapılmış bir kırım harekatı düzenlenmiştir.
Eğer, “dış güçlerin oyunu” safsatasından medet umulmuyorsa bu “isyanların” sebeb-i hikmeti nedir acaba?
(Ultra Kemalist ve TKP ile türevi çevreler, mümkündür ki bu soruya, “Bunu bilmeyecek ne var? Devrimci Kemalist hükümetin reformlarına karşı feodallerin direnişi devletin tunç yumruğuyla ezildi işte” diyeceklerdir, “İngiliz emperyalizmi” filan diye de sayıklayarak. “Yaw, he he!” deyip devam ediyorum.)
Özerklik vaatleri
“Milli mücadele” yılları döneminde ve Lozan Antlaşması imzalanana değin Kürtlere “özerklik” sözleri verildiğini, bilmeyen var mı?
Mesela Mustafa Kemal’in El Cezire Cephesi komutanı Nihat Anılmış’a hitaben mektubunda, bölge için “Kürdistan” ifadesi de kullanılarak, “…Milletlerin kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. (…) Kürdistan’daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire cehpesi komutanlığı’nın görevidir” denilmiştir. (1919)
Amasya Protokollerinde, “…Kürtlerin gelişme serbestliğini sağlayacak şekilde ırk hukuku ve sosyal haklar bakımından daha iyi duruma getirilmelerine izin verilmesine…” denilmiştir. (1919)
Mustafa Kemal, ünlü 14 Ocak 1923 tarihli İzmit konuşmasında, “…Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim anayasa gereğince zaten bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir” demiştir.
Örnekler çok. Hem “Kürtler” deniyor ve hem de “özerklik” vaatlerinde bulunuluyor. Ne zamana kadar? Lozan Anlaşmasıyla yeni kurulan devletin uluslararası tanınırlığı sağlanana kadar (1923).
Bu arada 1924 Anayasasıyla Kürtlerin “yok” sayılmasından sonra da Mustafa Kemal’in 1927 yılında CHP’nin 1. Kurultayında yaptığı 36,5 saatlik konuşma metinlerinden oluşan Nutuk’un 1965 yılına değin sansürlenen orijinal nüshasında da sorundan “Kürt meselesi” olarak bahsedilir: “Kürt meselesi, bizim yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen mevzubahis olamaz. Çünkü bildiğiniz gibi, bizim milli hudutlarımız dahilinde Kürt unsurlar öyle yayılmışlardır ki, pek sınırlı yerlerde yoğundurlar. Fakat yoğunluklarını kaybede ede ve Türk unsurların içine gire gire öyle bir hudut ortaya çıkmıştır ki, Kürtlük namına bir hudut çizmek istesek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek gerekir.”
Lozan’dan sonra
24 Temmuz 1923 tarihinde taraflarca imzalanan Lozan Antlaşması, Kürt sorununun günümüzde kazandığı anlam ve nitelik açısından bir dönüm noktası oluyor. Çünkü bu tarihten sonra Mustafa Kemal ve kurucu kadronun Kürt meselesiyle ilgili tavrı tamamen değişir. Türkiye tarihinin en demokratik anayasası olan 1921 Anayasasında alelacele değişiklikler yapılır (29 Ekim 1923) ama asıl “değişiklik” 20 Nisan 1924’te kabul edilen yeni anayasadır. 1924 anayasası ile devlet bir Türk ulus devleti olarak kurgulanırken, “Türkiye halkı”, “İslam unsurları” gibi ifadelerin yerini “Türk milleti” alır, Kürt olmak yasaklanır… .
Bir halkın varlığını yasa ile, devlet zoru ile yasaklamak mümkün olmadığına ve olamayacağına göre, günümüzde kazandığı anlam itibarıyla Kürt sorunu acaba bu anlayışın “eseri” olmasın?
Bu tarihten itibaren tarih, Kürtler için bir katliam ve tedip-tenkil (“uslandırma, sürgün etme)”) harekatları, sistematik inkar ve asimilasyon kampanyaları tarihi olarak yaşanmıştır…
İnkar, asimilasyon, sürgün…
Meclis Başkanı M. Abdülhalik Renda’nın “Şark raporu” (1925); Şeyh Said isyanının ardından hazırlanan ve yaygın bir göçertme politikası uygulamayı öngören Şark Islahat Planı (1925); Şeyh Said isyanıyla ilgili olduğu düşünülen aşiretlerin ülkenin batısına göçertilmesi amacıyla çıkarılan İskan Kanunu (1926); 1930 yılından itibaren Türkçe dışındaki dillerin yasaklanması uygulamasına paralel olarak yer, coğrafya isimlerinin Türkleştirilmesi; Kürdistan’da Dahiliye Vekaletine bağlı umum müffettişlikleri kurulması (1927); yoğunlaştırılan asimilasyon politikasının gereği olarak 1934 yılında yeni bir İskan Kanununun yürürlüğe sokulması; aynı yıl kabul edilen Soyadı Kanunu ile aşiret veya bölge, coğrafya isimlerinin soyadı olarak kullanılmasının yasaklanması; ülkenin “bu tarafındaki” Kürtlerin de belirli yerlerde nüfus olarak yoğunlaşmalarını önlemek üzere “uygun yerlere” sürgün edilmesi için çıkartılan kanun kapsamında, Çorum ve Yozgat ve çevresindeki “Kürt ırkına mensup” (kanunda belirtilen ifade bu –bn) kişilerin hayvanlarıyla birlikte göçertilmesi (1932)…
Besbelli bir “sorun” var ve isyanlar olmadan da ortada bir sorun olduğu kabul ediliyor ve devlet zoruyla “sorunun” çözüleceği düşünülüyor…
“Kürt sorunu” diyoruz da aslında sorun tek başına Kürtlerle de ilgili değil. Şu satırlar Güneş Dil Teorisi mucitlerinden Mustafa Kemal’in manevi çocuklarından Afet İnan’ın okullarda “ders” niyetine okutulan “Medeni Bilgiler” adlı kitabında yer alıyor:
“Türk milletinin siyasal topluluğu içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veye Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Ancak geçmişin zorba dönem ürünü olan bu yanlış adlandırmalar, birkaç düşman aleti, gerici beyinsizden başka hiçbir millet bireyi üzerinde üzüntüden başka bir etki yaratmamıştır. Çünkü bu millet evladı da tüm Türk topluluğu gibi aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.”
“Hangi milletensin?”
1927 yılında kabul edilen kanun ile merkezi Diyarbakır olmak üzere Elazığ, Urfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Siirt ve Mardin illerini kapsayan bölgede faaliyet gösteren sömürge valisi, pardon, 1. Umum Müffetiş İbrahim Tali (Öngören), ömrünü Türk ırkçılığının gelişimine ve Kürtlüğün inkarına adamış dönemin Muş mebusu Hasan Reşit (Tankut) ile 1931 yılında bölgeyi “teftiş” ederek Kürtlerin/Zazaların durumuyla ilgili bir rapor hazırlarlar.
Başbakanlık Arşivinde bulunan (Tarih: 27.12.1931. Kayıt No: 30-10-0-0/115-797-16- Cumhuriyet Arşivi) ve dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye sunulan raporda, Dersim-Ovacık-Çewlik yöresiyle ilgili gözlemlerini içeren bir bölüm var, aynen şöyle:
İsmet Paşa Hazretlerine;
Dersim ve Ovacık’a kadar yaptığım teftiş seyahatımda beraberimde bulunan Türkocakları müfettişi ve halen Muş mebusu Hasan Reşit beyefendinin o ahali hakkında yaptığı tedkikat neticesi yazdığı rapordan Dersim’e ait kısmı leffen arz ve takdim olunur efendim.
1. Umum Müfettişi
Bugünkü hakiki Şafiilerin bir zamanlar Dersimliler gibi Şii olduğuna alttaki muhavere kafi bir delildir. Bu muhavere (konuşma) Palu ile Çapakçur arasında bir küçük köyün iki genç çobanı ile ve Zaza lisanı ile cereyan etmiştir. Çünkü köylü zazalar bir kelime bile Türkçe bilmezler.
> Sen hangi millettensin?
> Müslüman
> Türk müsün?
> Hayır, Kürdüm, Zazayım.
…
Hasan Reşit Tankut mezarından dirilip yine oralara gitse ve “Palu ile Çapakçur (Çewlik/Bingöl) arasında bir küçük köyün iki genç çobanına” sorsa yine, “Türk müsün?” diye, aldığı cevapla bir kez daha ölürdü kesin…
***
O günlerden bugünlere ne değişti de dönüp dolanıp yine “Kürt sorunu yoktur ve asla da olmayacaktır!” noktasına geldik? Bunu irdelemeyi sürdüreceğim. Çünkü, tamam, huyum kurusun, çoğu zaman iyi niyetli ve iyimser olmaya gayret ediyorum toplumsal meselelerle ilgili kalem oynatırken. Ancak ne var ki öncelikle sorunu kabul etmeden, doğru tarif etmeden nasıl “çözüm” üzerine, “barış” üzerine konuşabiliriz ki? Bilsem…
***
> CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandı ve belediyeye “tutkulu bir MHP’li” olduğu söylenen biri “kayyum” atandı. “Barış, çözüm, normalleşme dediysek siz de hemen ciddiye almasaydınız” mı diyorlar acaba?
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025