Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Erdoğan’ın tercihleri
28.09.2025
155

İktidara yakın basının üzerine basa basa, abartarak verdiği, her geçen güçlenen, etrafına korku salan Türkiye haberlerine, bu istikamette verilen Trump-Erdoğan görüşmesine rağmen “Erdoğan tercihleri nelerdir?” tarzı sorular doğal ve meşrudur.

Siyasi iktidarın emniyet ve yargı vasıtasıyla muhalefete baskı ve İmamoğlu’na yönelik tasfiye hamlesi, demokrasinin en hassas teline dokunmaya ve toplumdaki demokratik inancı sarsmaya devam ediyor.

Elinde başka siyasi imkân bırakılmayan CHP, iradesine sahip çıkması için halkı ve taraftarlarını sokağa ve tepkiye davet eden bir siyaset izliyor. Ancak baskı sürecine karşı bunlar sonuç vermiyor.

İktidarın fiilî bir kuvvetler birliği düzeninde izlediği siyasi likidasyon, demokrasi pistinden çıkma hamlesiyle karşı karşıya olduğumuz muhakkak.

İmamoğlu ve CHP’ye yönelik operasyonlar, Türkiye’de siyasi rejim pistini değiştirebilecek kadar kritik.

Demokrasilerin asıl kurallarından birisi, siyasi rakiplerin keyfî ve cebrî tasfiyelerinin yaşanmamasıdır. Bu çerçevede, olan biten (kaldığı kadarıyla) demokraside açtığı yarayı daha da büyütebilir.

Böyle bir tablo karşısında şu an sorulması gereken asıl soru, siyasi iktidarın sonrası için ne planladığıdır.

Önündeki ilk imkânı kullanmadı Erdoğan. İlk baskı hamlesinden sonra krizi dindirmek yolunu seçebilirdi. Tutuksuz yargılamalar bunu sağlayabilirdi.

İkinci tercih malum: Kriz üzerinden strateji kurmak ve krizi derinleştirmek. Bu strateji, Erdoğan’ın en iyi bildiği, en çok tercih ettiği, kendisini en rahat hissettiği davranış biçimidir. Gezi olaylarından bu yana birçok kez ipleri germe, kriz üretme ve bununla yol alma örneklerini sergiledi. Bunun sonucunda iktidarı korumayı, bir anlamda kazanmayı bildi; buna karşılık Türkiye ve demokrasi kaybetmeye başladı.

Tercihi yine bu oldu.
Ancak bu kez Erdoğan kaybedebilir.

Cumhurbaşkanının ne düşündüğü olabilir?
Bence hesabı malum; kimi gelişmelere güveniyor.

Türkiye pek çok bakımdan uluslararası arenada bir yükseliş yaşıyor. Stratejik değeri, bölgesinde merkez bir ülke gibi bağımsız hareket etme imkânları artıyor. Kürt meselesinde şiddet dindi. Ekonomi ağır da olsa adım adım düzeliyor, enflasyon düşme eğilimi gösteriyor.

Bunlar, Erdoğan’ın gücünü oluşturan ve onu iktidarda kalabileceğine ikna eden hususlar.

Bu iç ve dış gelişmeler, siyasi iktidarın başta yargı olmak üzere tüm devlet kurumlarını ve yasa gereği mevcut özerk alanları yok ederek emir-komuta tarzı bir mekanizmayla denetim altında tutmasını ayyuka çıkarmış durumda.

Hastalık ilerleyici…
Otoriter düzen, yargının mutlak siyasallaşması, itaatkâr ve disiplinli toplum arayışı; bitmek bilmez bir iktidar stratejisi olarak varlığını sürdürüyor.

Türkiye’yi krizlere sürükleyen yön de bu.
Bu öyle bir yön ki, diğer sahalarda yaşanan ilerlemeyi ve güçlenmeyi aşağı çekiyor.

Siyasi alan paylaşımı ve siyasi dönüşüm üzerine kurulu Kürt barışı bile bu koşullarda boşa çıkma riski taşıyor.

Erdoğan, Rusya tipi bir düzen mi hayal ediyor; bir plan çerçevesinde mi bunu zorluyor? Yoksa her tek adamın düştüğü “daha çok iktidar, daha fazla güç” tuzağına mı düşüyor?

Eğer öyleyse, ülkeye de Erdoğan’a da çıkacak fatura — dış siyasetin gidişi ne olursa olsun — gerçekten tarihî ve büyük olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar