Demir Küçükaydın
#HAYIR için mücadelede her örgütlü yapının kendine has yoğurt yiyişi ile kendi çalışmaları var. Bu nedenle, #HAYIR cephesindeki örgütlerin çalışmalarını burada zikretmeye gerek görmüyoruz.
Bizi esas ilgilendiren ve heyecanlandıran ise, örgütlerde yer almayanların; yer alsalar bile #HAYIR meclislerinin kuruluş ve örgütlenme çalışmaları içinde bir yurttaş, bir birey olarak yer alanların başlattıkları #HAYIR girişimleri.
Örgütlerin kurdukları meclislerin ve girişimlerin ufuk açıcı olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü onların temel özelliği, örgütü bir kesimin denetiminde ve kontrolünde örgütsüz ve atomlarına ayrılmış bireylerin “çelik çekirdeğin etrafındaki bir demokratik kitle örgütü” gibi görülmeleri ve fiilen öyle örgütlenmeleridir.
Demokratik bir dönüşüm, örgütlerin örgütlediği yan örgütleri; partilerin ve onların aldıkları oyların büyümesi ile değil; var olan ulus karşısında, onun içinde ve yanında, alternatif ve demokratik bir ulusun tohum olarak örgütlenmesiyle ve kritik noktada bir “ikili iktidarın”, iki “ulusun” ortaya çıkmasıyla olabilir.
Bu ulus Türklükle mi tanımlanıyor; o ulus Türklük veya başka bir şeyle tanımlanmaya karşı olma ilkesine dayanabilir.
Bu ulus merkezi ve bürokratik bir mekanizmaya mı sahip? O demokratik ulus bu merkezi ve bürokratik mekanizmanın alternatifi, son derece aşağıdan; yerel organların ancak kendi arzularıyla, hiçbir ekonomi dışı zor olmadan; istedikleri an geri alabilecekleri ölçüde bir merkezileşmeye olanak tanıyacak mekanizmalarla kurulmalıdır.
Bu ulusta fikir ve örgütlenme özgürlüğü yok mu? Demokratik ulus, fikre karşı fikir, tam ve mutlak bir özgürlük ilkesi üzerine kurulmalıdır.
Bu ulusta Medya tümüyle devletin ve sermayenin kontrolü ve tekelinde mi? Öteki ulusta tüm yurttaşların tüm yurttaşlara ulaşmasının aracı olur. Bunun tohum halinde, bu anlayışı yansıtan mekanizmaları kurulabilir.
Böyle Demokratik bir ulus, var olan ulusun içinde ve yanı sıra var olduğu sürece elbet vergi alamaz, dolayısıyla ordusu, polisi, askeri olmadığından bir yaptırım gücü olmaz.
Ama bu var olan ulusun yanı sıra yaptırımı olmayan, ama insanların vicdanlarda yargılayan mahkemeler kurabilir.
Okullar açamaz, öğretmenlerin maaşını veremez, herkese ana dilinde aynı demokratik ulusun tarih, coğrafya, edebiyat kitaplarını bastırıp dağıtamaz; ama tüm dillerden ve dinlerden gönüllü insanlara, tarihçilere, edebiyatçılara demokratik bir ulusun okullarında herkesin ana dilinde okuyacağı aynı içerikteki Tarih, Edebiyat, Coğrafya vs. kitaplarını yazdırabilir ve bunları yayınlayabilir.
Türk bayrağı karşısında hiçbir dine, dile göndermesi olmayan yansız bir bez parçasını, bu alternatif ulusun sembolü yapabilir.
Ancak böyle organlar, böyle yapılar ortaya çıkmaya başladığında Türkiye’deki demokrasi mücadelesi bir ivme kazanıp, var olan devlet ve ulusun tasfiyesi mümkün olabilir.
Bu nedenle biz örgütlerin dışındaki çabalarda hep böyle bir demokratik ulus özleminin tam bilince çıkmamış bir denemesini görüyor ve heyecanlanıyoruz.
Örgütlerin yayınları, örgüt mekanizmaları, ilişkileri var çalışmalarını duyuracak; bu girişimler ise böyle oturmuş hazır mekanizmalardan yoksunlar.
Kervan yolda düzülüyor.
Bu nedenle biz de bu kervana katılarak ucundan olsun tutarak bir katkıda bulunmaya çalışalım. Tamamen aşağıdan kurulan #HAYIR meclisleri hakkında bilgileri yaymaya ve başka yerlerde başkalarının da benzer çalışmalar yapması için “deliye taşı andırmaya” çalışalım.
*
İstanbul’un birçok yerinde #HAYIR meclisleri kurulmuş bulunuyor ve kuruluyor. Ayrıca yavaş yavaş bu meclislerin kuruluşu Anadolu’ya da yayılıyor.
Bu #HAYIR meclislerinin özellikle Gezi’nin kalıntıları arasında ilgi gördüğü seziliyor.
Bu meclislerin ortaya çıkışı uzaktan izlediğimiz kadarıyla şöyle.
Gezi’nin ve Gezi’den sonra ortaya çıkan Mahalle Dayanışmaları ve Parklar bir süre sonra buharlaştılar ama buradaki deneyin kalıntısı olan tanışıklıklar, küçük muhalif arkadaş grupları var olmaya devam etti.
Bunlar 7 Haziran sonrasında ve Kasım seçimlerinden sonra bir umutsuzluk ve yılgınlığa da düştüler bir ölçüde. Toplumun genel havası onlara da yansıyordu.
Ancak Darbe, Olağanüstü Hal ve Başkanlık, herkeste bir köşeye sıkışmışlık, şimdi bir şey yapılmazsa her şeyin yitirileceği duygusu giderek pekişti ve umutsuzluk içinde, ne olursa olsun hiç olmazsa “dövüşerek ölelim” anlayışı gelişmeye başladı.
Toplumdaki bu genel ruhsal dönüşüm elbet Gezi’nin kalıntılarında da aynı şekilde yaşanıyordu. Çeşitli yerlerde küçük küçük kıpırdanmalar görülüyordu.
İşte bu ortamda, Rıza Tüzmen’in öncülüğünü yaptığı Demokrasi İçin Birlik çalışmaları, başlangıçta çok cılız ve etkisiz gibi görünmesine rağmen bu memnuniyetsizliği ve bir şeyler yapmak için bir kanal arayanların çabalarının harekete geçmesi için bir katalizatör, bir maya işlevi gördü.
Yine aynı ortamda, Kadıköy ve İstanbul’daki Gezi kalıntıları ve daha sonra 7 Haziran seçimleri öncesinde de HDP’yi destekleme çalışması yapmış olanlar, bu deneyin de dersleriyle bir araya gelmenin yollarını aradılar ve ilk elde Biraradayız Buradayız (BiBu) diye bir girişim kurdular.
Bu girişim bir yandan Başkanlığın Faturası diye iyi düşünülmüş ve herkesin alıp çoğaltabileceği, isterse dağıtabileceği, isterse posta kutularına atabileceği bir çalışma yayınladı; bir yandan da Demokrasi İçin Birlik hareketinin çalışmalarına da katıldı ve o bağlamda aşağıdan Hayır Meclisleri kurma girişimlerine maya rolü oynamaya başladı.
İlk toplantısını Kadıköy’de yaptı ve bu toplantı çok büyük ilgi gördü. Gelenler salona sığmadı. Bu Forum ve Kadıköy #HAYIR meclisinin kuruluşu ölü toprağının atılmasında da çok önemli bir işlev gördü. (Biz de hem bu toplantıyı duyuran, hem de analiz etmeye çalışan bir yazı yazmıştık.)
Böylece yavaş yavaş, Biraradayız Buradayız (BiBu) bir yandan adeta #HAYIR diyenlere kullanabilecekleri malzemeler üreten bir işlev görürken; diğer yandan yeni meclislerin de kurulabilmesi için bir katalizatör işlevi görmeye başladı.
Yavaş yavaş ve dağınık olarak başlayan bu süreç şimdi giderek hızlanıyor ve yeni açılan duyurular ve ilişkiler için bir sitenin açılışıyla yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor.
Sitenin adresi şu: http://www.tercihhayir.org/
Site gönüllü katkılarla ve emekle yapılmış. Gayet güzel, sade ve işlevsel.
Giriş sayfasında şimdiye kadar kurulmuş ve yakında kurulacak olan #HAYIR meclislerinin logoları var. Logolara tıklanarak onların sosyal medya sayfalarına gidilebiliyor. Eğer henüz oturmuş veya kurulmuş değilse tabii ki link yok.
Şu ana kadar İstanbul’da on tane #HAYIR meclisi kurulmuş.
Altı tane de kurumak üzere yolda.
Bunların dört tanesi Anadolu’dan: Artvin, Denizli, Adana, Sakarya
Site’de ayrıca #HAYIR’lı Buluşmalar takvimi var. Burada meclislerin toplantılarının yer ve saatleri duyuruluyor.
Bugün (17 Şubat) Hayır Şişli buluşması var örneğin. 19.30’da Özgür Şişli, Özgür İstanbul Platformu Ofisi. (Adres yok. Eylem ayrıntılarla ilgilenmeyi öngörür. Kesinlikle adres olması gerekir. Ayrıca mümkünse her etkinliğin ve toplantının da eğer varsa, ki olması gerekir, bir etkinlik sayfası da açması önemlidir. Ve etkinliğe tıklayınca o sayfaya gidilebilmelidir.)
Örneğin ayın 19’unda Pazar günü Nurtepe, Kartal, Eyüp ve Beşiktaş #HAYIR meclislerinin buluşmaları var.
Sitenin materyaller bölümünde, sürekli aktüalize edilen, öneriler ışığında da geliştirilen Başkanlığın Faturası, İddialar ve Gerçekler diye bir #HAYIR broşürü ve #HAYIR tercihiyle ilgili bir çıkartma var.
İsteyen bunları indirip, icabında evindeki yazıcıda basıp dağıtımını bile yapabilir.
Sitenin "Hakkımızda" bölümünde de bu meclislerin kendilerini tanıtımı var. Şunları yazıyor:
“Bu manzarayı gören, bundan rahatsızlık duyan ve HAYIR diyen yurttaşlar olarak harekete geçiyoruz. Bulunduğumuz her yerde HAYIR'ın sesini yükseltmeyi, yerel inisiyatifler ve meclisler inşa etmeyi amaçlıyoruz. Bu meclisleri tek ve güçlü bir HAYIR kampanyası etrafında örgütlemeyi hedefliyoruz.
Haklarımızın bize bir hediye gibi sunulmayacağını, demokrasinin biz siyaset yapmazsak korunamayacağını biliyoruz. Sizleri de bireysel katılımla işleyen ve yerel inisiyatiflerle örgütlenen HAYIR meclislerine katılmaya davet ediyoruz.!”
Burada önemli olan, bu meclislerin birey hukukuna dayanması.
Elbet bir örgütünüz olabilir. Bu değil sorun. Bir örgütün temsilcisi olarak veya örgüt adına değil, birey olarak katılmanız. Elbet üyesi olduğunuz örgütün etkisini arttırmayı düşünebilirsiniz. Bu da en temel hakkınızdır. Ama bunu örneğin çalışmalarınız, örnek davranışlarınız vs. ile yapmanızdır; örgüt temsiline dayanan bir hukuka dayanmamanızdır.
HDP’nin bir türlü yapmadığını yapmıştır #HAYIR meclisleri.
Bütün örgütler, kendilerinin örgütlü olduğu ama gelen kitlenin örgütsüz olduğu meclisler kurarlar.
Bu bakımdan bu hayır meclisleri çöldeki vaha gibidirler.
*
Elbet daha oturmaları, gelişmeleri gerekiyor.
Örneğin, bu meclis modelinin ilk yapması gereken işlerden biri kanımızca her yerde kurulan meclislerin kendilerinin seçtikleri ya da tümüyle ama eşit oranlarda katılacakları bir #HAYIR Meclisleri Meclisi, veya genel kurulu gibi bir organ oluşturması olabilir.
O zaman yukarıya aktarılan cümlelerdeki “biz” zamiri somut ve denetlenebilir bir anlam kazanabilir.
*
Bu girişimler kanımızca son derece önemlidir. Önemli olan, her türlü görüşten #HAYIR demek isteyen ve bunun için bir şeyler yapmak isteyen herkese açık olmalarıdır.
Bunlarda karar alma yöntemi de bir önemli konudur.
Azınlığın ya da farklı görüşlerin toplam içindeki ağırlığını sıfıra indiren evet-hayır ve çoğunluk-azınlık prensibinden ise, herkesin her alternatif teklif hakkında direnç kat sayısı ile oy vermesi ve böylece azınlığın ve farklı görüşlerin de kendilerini yansıtmalarına biçimsel ve matematik bir ifade verebilen OYDAŞMA denebilecek yöntem hayati önemdedir. Örneğin Cumhurbaşkanı bu Oydaşma yöntemi ile seçilseydi. Nüfuzun en az yarısından tam bir ret alan Erdoğan’ın seçilmesi mümkün olmazdı. En geniş kesimlerin en az itiraz edeceği seçilebilirdi. Anayasa böyle belirlenseydi. Bu Anayasa’nın geçmesi mümkün olmazdı. Demokratik bir cumhuriyetin oylama ve karar alma yöntemi, OYDAŞMA olabilir. Bu alışkanlığın şimdiden oluşturulması ve yaygınlaştırılmasının hayati önemi vardır. (Bu yöntemi ele alan ve açıklayan yazılar da yazacağız.)
Ayrıca yatay ilişkinin fiilli ve hukuki olabilirliği ile görevlendirilenlerin, seçilenlerin denetimi mekanizmaları da en önemli noktalar.
Bu meclislerin hem şimdiki işleyişleri; hem de ilerde işlev değiştirmek gereğini hissederlerse, yeni işlevlerini gerçekleştirebilmeleri için.
Kim bilir belki bu #HAYIR meclisleri Demokratik bir Cumhuriyetin tohumları gibi bir işlev de görebilirler.
17 Şubat 2017 Cuma
Demir Küçükaydın
@demiraltona
Yazılarımız şu adresteki blogta bulunuyor:
https://demirden-kapilar.blogspot.de/
Videolarımız şu adreste:
https://www.youtube.com/user/demiraltona
Yazılarımızı ayrıca ses dosyası olarak şurada paylaşıyoruz. Direk podcasttan veya indirerek dinlemek mümkün.
https://soundcloud.com/demirden-kapilar
Kitaplarımız buradan indirilebilir.
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolArap rejimleri 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMuhafazakârlığın önlenemeyen düşüşü 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayGüney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020