Fehmi KORU
“Özellikle altını çizmek istiyorum” uyarısından sonra gelen cümleye hemen kulak verdim: “Kim ki teröre destek veriyorsa, hepsi bu ülkeden söküp atılacak…”
Karşısında durmadığım için şaşkınlığımı fark ederek bunu yapmış olamaz, ama konuşmacı, artık ne sebepleyse, ardından küçük bir düzeltme yapmayı uygun gördü: “Hukukun karşısında hesap verecekler…”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya sarf etti bu meydan okuyan cümleleri…
Teröre destek verenlerin hepsi ülkeden sökü(lü)p atılacakmış…
Şu sırada ülkede olağanüstü yaygın hale dönüşmüş bir ‘anlayışı’ yansıtıyor bu çıkış…
Halkta da karşılığı bulunan bir anlayışı…
“Ülkeye yararlı işler yapmayan, yanlışa savrulmuş, darbe yapmaya kalkışmış, PKK ile irtibatlı olduğuna inanılan herkesin hesabı görülmeli; hatta buna itiraz edenlerin de…” diye düşünülüyor…
Agoraya çıkıp bağırmalıyım
Görüşün sıradan insanlarla, çoğunun bu anlayışa yakın ifadeler kullandığını göreceksiniz…
Siyasilerin halkın anlayışını yansıttığı bile söylenebilir…
Aslına bakılırsa, bu, tam bir ‘birbirini etkileme döngüsü’: Kamuoyunun beslendiği siyaset kaynaklı bilgiler halkın kanaatini belirliyor; kanaat belirlemede etkili ağızlar da halktan etkilenerek, son örneğini AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ağzından işittiğimiz türden açıklamalarla kamuoyu karşısına çıkıyorlar…
O açıklamalar kamuoyunun kanaatlerini iyice pekiştiriyor.
Kulak vereceklerini bilmesem de içimden agoraya çıkıp bağırasım geliyor: Bu, sonucu baştan kestirilemeyecek bir büyük yanlışlıktır; bu denli ‘intikamcı’ hislere sahip bir halkı siyasilerin tatmin etmesi mümkün değildir.
Ne tür tedbir alınırsa alınsın, hangi aşırı tedbir uygulanırsa uygulansın, en aşırıyı bekler hale gelmiş olan insanları tatmin etmeyecektir.
İnanmayan 20. yüzyıl siyasi tarihine bu yönüyle göz atabilir…
Daha şimdiden verilen uyarıcı sinyaller var.
Başlangıçta en doğru tepki olacağına inanılarak yapılan siyasi çıkışların yol açtığı bazı aşırı uygulamalar, o tür uygulamaları en başlarda tavsiye eden kalemlerin bile sert dönüşler sergilemesine yol açtı.
Uzak çevreden kendilerine ulaşan kötü örneklerin yakın çevreye kadar tırmanmasının sonucu olduğunu düşündüren sert dönüşlere…
Faydası oluyor mudur yanlış uygulama örneklerini sıralamanın? Umarım oluyordur.
Yalnız biz mi? Almanlar… Amerikalılar…
Biz başımıza gelenin ‘biricik’, sadece bize özgü, daha önce kimsenin ve hiçbir ülkenin tatmadığı türden bir uğursuz olay olduğunu düşünüyoruz.
Demokratik yöntemle seçilmiş, halkın yarıdan fazlasının (yüzde 52) oyuna sahip Cumhurbaşkanı’nın hayatına kast etmiş, meşru hükümeti devirmeyle sonuçlanması planlanan, sahneye konulması sırasında 240 kişinin can verdiği bir ‘darbe’ girişimi yaşandı ülkemizde…
Görevi ülke güvenliğini sağlamak olan Türk Silâhlı Kuvvetleri içerisinden sayıca kalabalık bir grup öncülüğündeki girişimin ‘dini’ iddialı bir örgütle irtibatlı olduğu anlaşıldı.
Şu anda ‘darbe girişimi’ yüzünden gözaltına alınmış, tutuklanmış, işini kaybetmiş, malına-mülküne el konulmuş insanların sayısı 100 bine ulaştı.
Henüz durmuş da değil süreç…
Örgüt kendisiyle irtibatlanan bu kadar insanın canının yanmasına örgüt hiç ses çıkarmıyor.
Belli ki, bunu arzu ediyor…
Ülkelerin karşılaştığı sosyal ve siyasal zorlukların illâ birebir bir birine benzemesi gerekmiyor; yöneticiler üzerinde bıraktığı etki, halkın zihninde meydana getirdiği travma açısından olayları mukayese etmek yeterli.
Bu yönüyle ele aldığımızda, 15 Temmuz’da bizde yaşananları hatırlatan travmatik olayları başka türlü ve daha farklı boyutlarda yaşayan ülkelerin var olduğunu görebiliriz.
Meselâ Adolf Hitler’in Avrupa’da estirdiği uğursuz rüzgârlar pek çok ülke için ‘travmatik’ sonuçlar doğurmuştur.
60 milyon insanın hayatını kaybettiği 2. Dünya Savaşı Hitler’in Avrupa’ya egemen olma planının sonucuydu.
Peki ya ABD siyasi tarihinde ‘red scare’ (‘kızıl tehlike’) diye yerini almış olan dönem (1949-1956) basit bir gerekçeye mi dayanıyordu?
Hayır. 1949’da Sovyetler Birliği atom bombası imal etmiş, Çin’de Mao’nun halk ordusu ülkeye hâkim hale gelmiş, 1950’de ise Kore’nin kuzeyindeki komünistler ülkenin güneyini işgale kalkışınca Kore Savaşıçıkmıştı.
Dışarıdan bakıldığında ABD’nin kendisini tehdit altında hissetmesi için bayağı gerekçe vardı.
Almanya Hitler ile Avrupa’nın başına belâ kesilmiş, Sovyetler Birliği, Çin ve Kuzey Kore ekseni ABD’nin Hür Dünya adını verdiği uzak komşuları ve bizzat kendisi için ‘tehdit’ haline gelmişti.
O belâ ve tehditle savaşarak mücadele edildi.
Bütün Almanya Nazi olmuş gibiydi, ama az kişi yargılandı
Milyonlarca insanın canına mâl olmuş Naziler ve yandaşları savaş sonrasında yargılandılar.
Kaç kişi bu suç yüzünden yargılandı biliyor musunuz?
Galip ülkeler Nürnberg’te kurdukları ‘Uluslararası Askeri Mahkeme’de 24 Nazi lideri yargıladılar.
Amerikalılar da 12 değişik uğraş alanından 185 Nazi yandaşı kendi mahkemeleri önüne çıkardılar.
Hepsi bu kadar…
60 milyon insanın ölümüne sebep olmuş Nazi aşırılıkları yüzünden 24+185 kişi hesaba çekilmiş oldu.
Nazi dönemi böyle.
Ya ABD’deki ‘red scare’ (kızıl tehlike) dönemi?
Her ülkede olduğu gibi, ABD’de de, ‘sol’ aydınların sesi yüksek çıktığı için, o dönemi geriye dönük yargılayan kitaplar, filmler, diziler hayli fazladır. Bugünün ‘muhafazakâr’ aydınları bile ‘red scare dönemi’nin kapağının açılmasından hoşlanmaz…
‘Komünist’ damgası yemiş aydınların işini kaybettiği, toplumdan dışlandığı, bazılarının Kongre’de kurulan‘Amerikan-karşıtı faaliyetleri inceleme komisyonu’ önüne çıkarılıp inançlarını inkâra zorlandığı, onları ihbar etmiş ‘sayın muhbir vatandaş’ diye bilinenlerin takdir gördüğü bir ülkeye dönüşmüştü ABD… Amerikan Komünist Partisi üyesi olanlara ‘5. Kol’ gözüyle bakılıyordu.
‘Cadı avı’ kavramı o dönemde geniş kullanıma girmiştir ABD’de…
Bizde bile, 1960, 1971, 1980 darbeleri sonrasında, yargı önüne az sayıda insan çıkartılmadı mı?
Doğru olan ve olmayan
Ancak şundan emin olabilirsiniz: Etkileri öncesi ve sonrasında 10 yıl kadar sürmüş o dönem boyunca, yapılan –sonradan ‘yanlış’ diye yaftalanmış– uygulamalardan etkilenmiş olanların sayısı 100’lerle bile ifade edilmez.
Toplumu bütünüyle etkisi altına almış, hemen herkesi “Komünistlerin başı ezilmeli” noktasına getirmiş olan travmatik havaya rağmen, o havanın oluşmasını verdikleri tepkilerle sağlamış olan devleti yönetenler, akılcı bir davranışla, yaygın bir ava dönüştürmedi aldıkları tedbirleri…
Doğru bir davranışta bulundukları, bugün, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine ve ABD’ye bakınca görülebiliyor.
Geniş kapsamlı, çok sayıda insanı işin içine çeken tedbirler, sadece tek tek insanların ve onların ailelerinin rahatsızlıklarına yol açmaz, en ağır cezayı talep etmeye şartlanmış toplumun bütününü de bir süre sonra rahatsız eder.
15 Temmuz darbe girişiminin başımıza gelen en büyük belâ olduğuna inandık, PKK’nın dünyanın gördüğü en eli kanlı örgüt olduğuna da…
Bu noktadan sonra yapılması gereken, çizgiyi nereden çekeceğini bilmek ve ‘etkileme döngüsünü’ bu defa halkı doğruda birleştirmek için kullanmaktır.
‘İstikrar’ siyasete lâzım, ‘istikrar’ için gerekli olan da bu…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025