Fehmi KORU
Seçim tarihi yaklaştıkça partilerin ve partililerin heyecanının artmasını herhalde normal karşılamamız gerekir. Oysa ortalıkta ‘heyecan’ hissini akla düşürecek herhangi bir hareketlilik görülmüyor.
Gerçek anlamda ‘heyecan’ bir tek AK Parti’nin itibar ettiği yazarlarda kendini belli ediyor.
Seçimin kritik il ve ilçelerde kaybedilebileceği endişesinin verdiği heyecan…
“Ankara ve İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder” diye ortaya atılmış bir lâf var ya, bazıları bunu bir ölüm-kalım mücadelesine zemin yapmış görünüyor. Onlara göre, AK Parti bu iki büyük kenti -hatta Adana’yı, Bursa’yı, Mersin’i de- kaybedecek ve muhalefet bu başarıdan sonra genel seçim, ardından da cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesi talebiyle kamuoyunun karşısına çıkacak.
Siyaset sürprizlere açıktır
Muhalefet cephesinde böyle bir sonucu umut edenlerin fazla olduğunu sanmıyorum. Senaryo bana hiç değilse bu aşamada ‘boş’ geliyor.
Olmaz mı? Olabilir elbette. ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ için yapılan referandumda, ‘Evet’ oyları başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 17 büyükşehirde ‘Hayır’ oylarından daha az çıkmıştı. AK Parti ile MHP’nin ittifakı o büyükşehirleri kaybetmeyi engelleyememişti.
Siyasette her zaman sürprizlere hazır olmak gerekiyor.
Eğer gerçekten iktidar oylarında gerileme görülür ve ‘garanti’ bilinen il ve ilçeler kaybedilirse, bunun sebebi ne olabilir?
Konuyu bugünkü yazısında bir kez daha açan iktidar partisinin muteber saydığı yazarlardan biri, Süleyman Özışık, endişesini daha çok AK Parti’nin seçmen karşısına sunduğu aday profiline bağlama eğiliminde.
Yazısında ‘somut’ bazı tiplere yer vermiş. Okuyalım:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı olup, çıktığı televizyon ekranında Erdoğan’a, ‘Bu adam Kaddafi olmak istiyor’ diyen ve şimdi AK Parti Belediye Başkan Adayı gösterilen birinin… Gittiği her ortamda, ‘Süleyman Soylu Kürtleri katlediyor’ diyerek İçişleri Bakanı’na kâğıda kaleme gelmez galiz küfürler savuran ama AK Parti’den aday gösterilen bir belediye başkan adayının… Ya da ByLock kullandığı kesinlik kazanmasına rağmen AK Parti’den aday gösterilen bir başka adayın bunları yapmayacağına garanti verebilen birileri varsa, buyursun öne çıksın.” (Siyahlar yazara ait. FK).
Benzer tespit ve itirazları dile getirip farklı örnekler veren başka itibarlı yazarlar da var.
Özışık, yerel seçimde büyük kayba uğraması sonrasında, AK Parti’nin bazı milletvekilleri ile yanlış belirlenmiş belediye başkanlarının yeni bir parti oluşumuna katılabileceği endişesini de dile getiriyor.
Abdurrahman Dilipak da zaten “50-50 milletvekili AK Parti’den ayrılıp ya yeni bir partiye geçecek, ya da Saadet Partisi’nde yer alacak” diye yazmış.
Bu tür uyarılar başkan adayları ilan edilmeden önce yapılmış olsaydı, yanlış insanların adaylığının önüne geçmek amaçlı bir girişim olarak görebilirdik; adaylar açıklandıktan sonra yazılması bu yazıların, endişeyle ve ona dayalı duyulan heyecanla ilgili olmalı.
Gerçekten duyulan bir endişeyi yansıtıyor olmalı iktidar partisinin itibar ettiği yazarlar…
Partiler nasıl ortaya çıkar, nasıl ortadan kaybolur?
Mazur görülmeyi bekleyerek kanaatimi yazıyorum: Çizdikleri senaryonun gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Benim siyaset gözlemim, iktidardan kopartılan unsurlarla kurulan/kurulacak olan siyasi partilerin toplumdan kabul görmeyeceğidir. Geçmişte öyle oldu, kabul görmediler.
Partiler toplum ihtiyaç duyduğunda bir bakmışsınız ortaya çıkar ve sağdan-soldan topladığı ödünç simalarla ve kör bir muhalefet anlayışıyla değil, umut veren yüzler ve sağlam bir programla kamuoyuna kendini benimseterek varlığını kabul ettirir.
Tıpkı Ak Parti’nin 2000 yılında yaptığı gibi…
Partilerin iktidardan düşmesi de, yine gözlemlerime göre, varlık sebeplerini yitirdiklerinin oy veren kitleler tarafından fark edilmesi sonrasında gerçekleşiyor.
Anavatan Partisi’nin, DYP’nin iktidarı kaybetmeleri böyle oldu.
Seçmenler -hiç değilse önemli bir bölümü- geçmişe ve bugüne bakarak değil daha çok geleceği düşünerek oy kullanıyorlar. İyi işler yapmış iktidar partileri ilerisi için umut veremez hale gelirse, seçmen, daha fazla umut verebilen, kendilerini daha müreffeh kılabileceği görüntüsünde olan partilere doğru kayıyorlar.
Yarın ne olacağı üzerine senaryolar oluştururken, yalnızca iktidardaki partinin yanlışlarına yoğunlaşmak bu sebeple hatalıdır; sonuç için diğer partilerin gelecek tasavvurlarına bakmak gerekir.
Senaryolarda gördüğüm bir uygunsuzluk da, ‘yeni parti’ beklentisinin rahatsızlık unsuru olarak görülmesidir.
Oysa, siyasette o kapının hep açık tutulması herkesin -en başta da ülkenin- yararınadır. İktidarları yanlış yapmaktan engelleyen, kendine çeki-düzen verme ihtiyacı hissettiren, itibar ettiği kalemlerin itirazlarına da yol açan yanlış tercihlerde bulunmaktan onları alıkoyan da her zaman ciddi bir alternatifle karşılaşabileceği beklentisidir. O beklenti kaybolursa, hele bir de mevcut muhalefet güven de vermiyorsa, ülkede umutsuzluk yaygın hale gelir.
Siyasette umudun tükenmesi ise ülke için zararlıdır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025