Halil BERKTAY
Barış süreci ve yeni bir Türkiye olasılığının tam neresindeyiz? Geri çekilmenin nasıl olacağı gibi bazı pratik tartışmalar da başladığı halde, bence hâlâ erken ama çok kritik, olmazsa olmaz bir söylemsel dönüşüm safhasındayız. Evet, bir bakıma ortada sanki sadece lâf var. Ama bunu hiç somut adım yok diye eleştirmek de pek doğru değil. Otuz yıllık savaştan sonra şimdi olanca zemin “lâf” üzerinden kuruluyor; bütün ortam “lâf” üzerinden oluşuyor. Başka her şeyin kapısını, her iki tarafta mevcut söylemlerin değişimi aralıyor.
Kutsal kitaplardan Foucault’ya
Ahd-i Cedid’deki Aziz Yahya İncili, “Başlangıçta Kelâm vardı” diye başlar. Burada Kelâm, Yunanca Logos’un karşılığıdır. İlkçağ felsefecilerinde Logos, evrenin düzeni; evrende somutlanan üstün akıl ve mantık gibi anlamlar da taşır.
Madalyonun bir yüzünde, böyle bir “yaradılış” öyküsüne inancım kuşkusuz sıfır; kozmosu, en sufî yorumuyla dahi, ilâhî bir ruhun dışavurumu gibi düşünmem olanaksız. Ama diğer yüzünde, bir kere düşünce ve dil yoluyla ifadesi başlayınca, (tanrı/lar katından geçirilerek de olsa) insanlardan kaynaklanan söz/cüklerin yeni dünyalar kurma, bozma ve değiştirme kapasitesinin kudretinin son derece farkındayım. Zaten bunu bize Foucault ve diğer bazı Fransız post-strüktüralistleri öğretti, kırk küsur yıl önce, 1970’lerden başlayarak. Dilin nötr bir iletişim aracından ibaret olmadığı; elbette büyük anlamlandırma ortaklıkları taşıdığı (aksi takdirde hiç işe yaramayacağı) ve fakat “söylem” dediğimiz her bir işaret, sekans ve “önerme”ler bütünlüğünün içine belirli paradigma ve iktidar ilişkilerinin de nüfuz etmiş bulunduğu; dili ortak iletişim için kullanarak konuşur ve yazarken, farkına varmaksızın bunları da alıp kullandığımız noktalarında, belirli bir duyarlılık peydahladık.
Kemalist söylemin ideolojik iktidarı
Özetle, gerçeklik salt réel değil; biraz da idéel ve dil, gerçekliğin işte bu boyutunu kuruyor. Bu yüzden, barış açılımı başlayalı beri, bir kısmımız barışın kendine has bir dili de olması gerektiğini vurguluyoruz. Elbette bu, iki cümlede bir barış demeye, her türlü eleştiri ve endişeyi yok saymaya ve sırf “iyi” şeylerden söz etmeye indirgenemez. Milliyetçi bencillik, çatışma ve savaş diline karşı somut bir mücadele vermek lâzım. (Taraf böyle bir sayfa açıp, basını tarayarak spesifik teşhirler getirse, ne güzel olur.)
Nitekim bakın, şu “Anayasadan Türk sözcüğü çıkmasın” bildirisi, bütün cılızlığına karşın, içeriği ve imzacılarıyla gerek MHP’li çekirdeği, gerekse (Doğan Avcıoğlu’na nispet) “zinde”liği kalmamış kuvvetleri, emekli “asker-sivil aydın zümre” Atatürkçüleriyle aslında söylemi değiştirtmememücadelesi veriyor. Esas iktidar bu; benim altı yıldır “diktatörlüğün manevî evreni” dediğim şey. Her yerde “Büyük Ağabey seni seyrediyor” resimleri. Andımız, Nutuk, Gençliğe Hitabe, Onuncu Yıl Marşı. “Ne mutlu Türküm diyene.”
AKP’nin yeni Kürt söylemi denemeleri
Bu açıdan baktığımızda, devlet ve hükümet liderlerinin 2010-2012’de yaptığı bazı konuşmalar da bugün daha anlamlı bir çerçeveye oturuyor. Abdullah Gül 30 Aralık 2010 Diyarbakır gezisinde; Bülent Arınç 9 Mart 2012’de; Başbakan Erdoğan 30 Eylül 2012’de AKP Dördüncü Kongresi’nde, sağın geleneksel değerlerine ek olarak solun veya Kürtlerin veya Alevilerin kültürel değerlerinden de söz etmek suretiyle biraz alışılmadık bir perspektif çizmişler; Nâzım Hikmet, Şivan Perwer, Neşet Ertaş, Hacı Bektaş ve “Kürtçenin sultanı Ahmede Xani” için, hepsi “bir” ve “bizimdir” demişler; diğer tarihî Kürt kişilikleriyle birlikte (ve Genelkurmaya ters düşmek pahasına) Selahattin Eyyubî’yi de anmışlardı.
Ben o zaman da bu dikkat çekici bir adım dediğimde, “lâf bunlar” tarzı bir dudak büküşle karşılaşmıştım. Ama şimdi karşılığı, Öcalan’ın Newroz çağrısındaki “Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç’in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes’in dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek’le hısım-akrabadır” vurgusuyla geliyor.
Sorunsuz değil kuşkusuz. Örneğin “bin yıla yakın İslâm bayrağı altındaki ortak yaşam”a atıf, Alper Görmüş’ün (29 Mart) sandığından çok problemli, çünkü Rober Koptaş’ın da Radikal röportajında işaret ettiği gibi (1 Nisan), İmralı tutanaklarındaki “Hıristiyanların Anadolu’dan kovuldukları için bin yıldır beslediği nefret” yollu başka sözlerle (ve keza, Sırrı Sakık’ın Türk ve Kürtler dışında herkesi Anadolu’ya yabancı görmesiyle) birleştiğinde, en hafif deyimiyle “politik” bir kolaycılıktan daha derin bir Müslüman Kürt milliyetçiliğine kadar uzanan başka soru işaretleri uyandırıyor.
Diğer tarafta ise, Başbakan Erdoğan’ın son CNN Türk konuşmasının çirkin, itici, kibirli benmerkezciliği ve mütehakkimliği yer alıyor. Hayat böyle. Bunlar da yeni söylemlerin inşası sürecinin bir parçası ve belki uzunca bir dönem, esaslı bir ideolojik mücadeleye konu olacak.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024