Halil BERKTAY
[4-5 Mart 2016] Yıldıray Oğur’un dört gün süren Tırların arkasında ne vardı dizisini okudum (Türkiye ve Serbestiyet, 29 Şubat ve 1-2-3 Mart 2016).
Bir yanda, olayın kendisi var. Yani bu TIR’ların takibi, yollarının kesilmesi, hükümetin müdahale edememesi için her türlü önlemin alınması, buna karşılık baskının yapılacağı yere gelmeleri için basına özel olarak haber verilmesi, durdurulup aranmaları ve bu arada görevli MİT personeline ağır, hırpalayıcı, açıkçası düşmanca bir muamelenin reva görülmesi… Bunun ne büyük, çılgın ve cüretkâr bir komplo olduğunu en iyi şimdi kavradım. Askerî-idarî sorumlularının Türkiye hükümetine değil başka bir kuvvet odağına bağlılık ve itaatlerini fütursuz bir meydan okuyuculukla sergilemelerine hayret ettim ve irkildim. Bu denli organize bir kriminalliği, gözü kara bir kanun dışılığı birçok iç ve dış yorumcu nasıl gözardı ediyor; ardında AKP karşıtlığı da olsa, nasıl olur da on yıl önce görüp yakındıkları bir Cemaat faktörünü son dönemde toptan silebilir, görmez olabilirler; anlayamıyorum. Gerçekten anlayamıyorum. (Anlayamamanın da ötesinde bir şey; realiteye ve doğruluğa bu kadar ters düşmeleri, beni muhalefete tümüyle güvensiz kılıyor. Bir PKK ve HDP konusunda çok hissediyorum bu hakikatsizliği, bir de Gülenciler konusunda. Bazen düşünüyor ve yok diyorum, halihazırda en büyük kötülük bu işte; dolayısıyla ben bu insanlarla anlaşamam, aynı yerde olamam.)
Öte yandan, bu dört dörtlük askerî casusluk girişiminin askerî-idarî sorumluları hakkında açılan dâvâ ne kadar haklıysa, TIR’ların IŞİD’e silâh götürdüğü iddiasını bilmem kaçıncı defa ısıtıp piyasaya süren Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki dâvânın da nasıl o ölçüde çürük olduğunu, gene Yıldıray Oğur’un titiz incelemesinden öğrendim. Evet, ben de katılıyorum; Can Dündar’ın yazılarının copy-paste edilmesi dışında hiçbir şey yok bu iddianamede. Dündar ve Gül’ün askerî casusluk suçu işlediğini kanıtlıyor mu? Hayır. Fethullah Gülen çizgisinde olduklarını gösteriyor mu? Evet. Zaten baştan sona FETÖ’ye “ait” olmak diye gidiyor ve bunu dahi somut bir ilişkiyle değil, yazıların içeriği üzerinden ispatlamaya çalışıyor. Daha doğrusu, çalışmıyor bile; bu kadarıyla her nasılsa ispatlanmış sayıyor. Ama ister şu ister bu kadar emek verilmiş olsun, bırakalım askerî casusluğu, herhangi bir suçun varlığını ortaya koyamıyor. Ki bu da, gerek üç ayı aşan tutukluluk süresini, gerek (AYM kararıyla gelen) tahliyelere (ve bilvesile AYM’ye) gösterilen aşırı tepkileri iyice tuhaf konuma düşürüyor.
Vahap Coşkun’un Açık makas yazısını okudum (Yeni Yüzyıl ve Serbestiyet, 2 Mart 2016). Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında daha 7 Haziran 2016 öncesinde başgösteren anlaşmazlık konularını sıralamış (dört bakanın Yüce Divan’a sevk edilip edilmemesi, bir Siyasî Etik yasası çıkarılıp çıkarılmaması, MİT Müsteşarının milletvekili olup olmaması, çözüm sürecinde bir izleme/uzlaşma heyeti kurulup kurulmaması, nihayet faiz politikası ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı). Gerginliğin parti kongresine kadar uzandığına, ama sonra 1 Kasım başarısıyla ertelendiğine işaret etmiş. Ardından, son zamanlarda gene belirginleşen görüş ayrılıklarına değinmiş. Davutoğlu Cerattepe’de uzlaşıcı bir tavır alırken, Erdoğan “yavru Geziciler”den söz ediyor; keza AYM’nin Dündar-Gül kararına tepki, daha başından “tutuksuz yargılanmalıydılar” diyen başbakan ve hükümet kanadından değil, gene cumhurbaşkanlığından geliyor; bunun üzerine bir de, hükümet sözcüsü Numan Kurtuluş ile cumhurbaşkanlığı danışmanlarından Mustafa Akış arasındaki zıt demeçler biniyor. Vahap Coşkun böyle ters düşmelerin çoğaldığına ve bir “makas”ın giderek açıldığına dikkat çekiyor.
Dün, Oral Çalışlar’ın İç karartıcı tablo yazısını okudum (Radikal ve Serbestiyet, 4 Mart 2016). Vahap Coşkun’la aşağı yukarı aynı olgulara parmak basıyor. Dündar-Gül olayında “cumhurbaşkanının böylesine sert bir tutum alması”nın AK Parti üzerinde “bir ağırlık” oluşturduğunu; nitekim Başbakan Davutoğlu’nu “eski görüşlerinden farklı olarak” tahliyeler aleyhinde açıklama yapmaya zorladığını kaydediyor.
Bence en önemlisi, Oral Çalışlar’ın “iktidar-muhalefet çatışmasına ek olarak, Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasında ortaya çıkan tutum farklılıkları”nın yoğunlaşması yüzünden, “kısmen AK Parti içinde de bir karamsarlığın oluştuğunu” tesbit etmesi. Bu çok ciddî bir mesele ve beni gerisin geri, beş hafta ve neredeyse on makale önceki çıkış noktama; “Çizgi” nedir? “Dar” ve “geniş” çizgiler neye yarar? (30 Ocak) ve Aydınlar ve dar çizgiciler (7 Şubat 2016) yazılarımdaki, giderek daralan bir çizgi izlemenin AKP açısından nelere malolabileceğine dair öngörülerime götürüyor.
Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024