Halil BERKTAY
Evet, gene çok dağıldım; artık bitireyim bu faslı. İki savaş arasındaki (1918-1939) aile ve annelik değerlerine yöneliş, 20. yüzyıl başının proto-faşist “büyük nüfus” arayışının yanı sıra, kısmen (ama sadece kısmen), Birinci Dünya Savaşının yarattığı çöküntü ve dağılmadan da kaynaklanıyordu. Milyonlarca genç siperlerde can vermişti; enkaz halinde dönebilenlerin pek çoğu ise sivil hayata intibak edemediğinden ya intihar ediyor, ya karısı ve çocuklarını döverek otoritesi ve özgüvenini yeniden tesis etmeye çalışıyor, ya kendini içkiye veriyor, ya da hattâ işsizlik yüzünden sokaklara düşüp dilenmeye koyuluyordu. “Babasız kalmış topluluk”larda “gençliğin serserileştiği”nden söz eden çoktu. İsyan ve ihtilâl girişimleri düzeni koruma kaygısını büsbütün arttırıyor; Mark Mazower’ın aktardığında göre tipik Prusyalı bürokratlar “toplumsal temellerin yıkıldığı, gerek Kilise ve gerekse Devlet kurumlarının bütün otoritesinin yok olduğu, anne babaların eğitsel etkisinin sıfırlandığı”ndan şikâyet ediyordu.
Bu gibi korkular sonuçta, bir bütün olarak ve (ailesi dâhil) her şeyiyle “müesses nizamı” korumayı vâdeden ideolojik bakımdan ise, zaten proto-faşizmden beslenen Yeni Sağ partilerce programlaştırılırken, özellikle istikrar arayışı içindeki orta sınıfların faşizme kayma sürecini de hızlandırdı. “Kamusal düzen”i restore etmek uğruna işe “ahlâkî düzen”le başlamayı (yani kadın ve çocukları ait olmaları gereken yere iade etmeyi): bu doğrultuda, gerekirse bireysel özgürlükleri de kısıtlayarak “milletin çıkarları”nı öne çıkarmayı, sırf sağ değil, oldukça geniş bir yelpaze arzular oldu.
Gene de, genel otoritarizm özlemleri ile kadınlara (kadın bedenine) yönelik otoritarizm özlemleri arasında çok yakın bir korrelasyon gözleniyor; haliyle işin başını Faşist ve Naziler çekiyordu.
“Evlerinize döndüğünüzde bütün kadınlara benim çocuk, hem de çok çocuk istediğimi söyleyin” demişti Mussolini, partisinin kadın örgütlerine Erdoğan bu paralelliğin farkında mı acaba ? 1927’de Weimar Almanyası’nı sarsan Gebürtenrückgang (Doğumlardaki Azalma) broşürünün yazarı Richard Korrherr, ileride SS İstatistik Dairesi’nin başına gelecek ve Himmler’e her aşamada tam kaç Yahudi öldürüldüğü hakkında düzenli rapor verecekti. Franco döneminde İspanyol doktorları, Katolik Kilisesi’nin de baskısıyla, doğum kontrolünün her türlüsüne karşıydılar; “doğurganlığa konan her kısıt kadın sağlığı açısından bir tehlikedir; [bu yollara başvuran] bütün kadınların ruhuna ölümcül bir günahın gölgesi düşer” gibi lâflar edebiliyorlardı (kürtajın ve doğum kontrolünün Müslüman karşıtları bu benzerlikler üzerinde de düşünüyor mudur dersiniz). Hitler iktidara geldiği andan itibaren Nazi propaganda aygıtı, nüfus uzmanlarının “ulusal ölüm” uyarıları doğrultusunda doğum oranını yükseltmek için harekete geçmişti. “Irkî durumu uygun” kişiler için evlenip çocuk yapmak, ulusal bir görev sayılıyordu. Hitler 8 Eylül 1934’te “benim devletimde [!] en önemli vatandaş annedir” demiş; Ekim 1935 tarihli Aile Sağlığı Yasası, “ırsî bakımdan sağlıklı” olanlar ile “genetik açıdan uygunsuz” sayılanlar arasındaki cinsel birleşmeleri yasaklamış; buna, 1936’da hızlı üremenin önündeki bazı engelleri kaldırmayı amaçlayan Reich Homoseksüellik ve Kürtajla Mücadele Merkez Bürosu’nun kurulması eklenmişti. Himmler de 1937’de doğumların düşüşünden eşcinselliği sorumlu tutarken, “ırkî bakımdan sağlıklı ama yeterince çocuk yapmayan bir kavim, kendi mezarına sırf gidiş bileti almışa benzer” buyurmuştu. Eşcinselliğin kürtajla birlikte Nazi suç listesine girmesi çok ilginç. Tayfun Serttaş’ın şu an önümde duran Seksolog TC yazısı (15 Haziran), Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin çok garip bir kararından yola çıkarak, AKP’nin yeni yöneliminin (de) bir homofobi tırmanışını (da) içereceğine işaret etmekte.
1930’lara dönersek; iyi annelik ve çok çocuk çağrıları sürüyor da sürüyor Nazizmde. 1943’te, yani iktidara gelişlerinin onuncu yılı (başka bir “Onuncu Yıl”a ayrıca döneceğim) münasebetiyle çıkarttıkları bir pulda, bir anne ve dört çocuğu yer alıyor. Ortayı bitiren (14 yaşlarındaki) çocuklara hitaben yazılmış Siz ve Halkınız kitapçığında, Volk atalarının yolundan gidip, kendi ırkı içinden evlenerek çok çocuk yapmalarının önemi anlatılıyor. Kadınların dikkati, büyük adamların (güya) çok çocuklu ailelerden çıktığına çekiliyor. Çocuksuz veya az çocuklu olmak Marksizm ve liberalizmin yoz etkilerine bağlanıyor ve bir “asfalt uygarlığı”yla elele gittiği söyleniyor. Çok çocuk yapmışlık iseVolkisch bir mutluluk; halka-doğaya, “toprağa ve kana” yakın olmanın bir lûtfu sayılıyor. Yetmiyor; Nazi Partisi “annelik haçı” diye bir madalya da ihdas ediyor. Eh, ona da, (Murat’ın zaten sözünü ettiği) Sovyet muadiliyle birlikte, gelecek sefer değineyim.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024