Hasan CEMAL
Erdoğan-Putin buluşmasının ilişkileri güçlendirmesi dileğiyle... |
Türkiye’yle Rusya arasındaki ekonomik rakamlara şöyle bir göz atmak bile, Türk-Rus ilişkilerinin nasıl derinleşmekte olduğunu -ve derinleşmesi gerektiğini- apaçık anlatıyor. Türkiye’yle Rusya arasındaki bu ilişki yapısını korumak ve geliştirmek hiç kuşkusuz her iki ülkenin de yararına.
Türkiye 1970’li yılların özellikle sonlarına doğru derin bir ekonomik krizin pençesinde kıvranıyordu. Demirel’in deyişiyle 70 sente muhtaç hale gelmiştik.
Yıl 1978, Ecevit Başbakan’dı.
Türkiye ham petrol ithal edemiyor, ülkede benzin, mazot kuyrukları uzadıkça uzuyordu.
Ecevit Moskova’ya gitmeye karar verdi. Bu arada Kıbrıs yüzünden Washington’la ilişkiler kötüydü,Amerika ‘ambargo’yu gevşetmiyordu.
O kadar ki, Başbakan Ecevit, “Duvar’ın öbür tarafına atlamak”tan bile söz ederek Türkiye’ninNATO’dan, Batı Bloku’ndan ayrılabileceğini söylemişti.
Bunun üzerine Batı Almanya Şansölyesi, sosyal demokrat Helmut Schmidt Bonn’da, Başbakan Ecevit’e kapalı kapılar arkasında nasihat etmiş, elindeki kozları çok fazla abartmamasının daha akıllıca bir siyaset olacağını söylemişti.
Ecevit’in 1978 yılı haziran ayındaki o Moskova ziyaretini Cumhuriyet muhabiri olarak ben de izlemiştim.
Türkiye Başbakanı, buğday karşılığında Sovyetler Birliği’nden 3 milyon ton ham petrol almanın peşindeydi. Heyetteki bir yetkili demişti ki:
“3 milyon ton ham petrol yaklaşık 300 milyon dolar. Sovyetler’e geçen yıl ancak 90 milyon dolarlıkihracat yapabilmişiz. Artık ihracatı arttırmayı öğrenmemiz lazım. Yeni pazarlar bulmamız şart. Başka çare yok.”
Aradan geçen 34 yıl.
Nereden nereye?..
Evet öyle.
34 yıl önce hazinesinde 300 milyon doları denkleştiremeyen, karşılığını buğday olarak ödemek isteyen, hatta böyle bir takası sağlamak için “sırtını Batı’ya dönmek”ten dahi söz edebilen bir Türkiye’den bugünlere bir çizgi çekince, nereden nereye gelindiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Tabii, ne o zamanki Türkiye kaldı, ne de artık bugünün Rusya’sı Sovyetler Birliği...
Bu yılın ilk 10 ayında Türkiye’nin Rusya’yla dış ticaret hacmi 27.3 milyar dolar, (Almanya’yla 28.1,ABD ile 16.8).
Yılda 3 milyonu geçen Rus turistler Almanları yakalamış durumda.
Türklerin Rusya’da 8 milyar dolarlık, Rus şirketlerinin de Türkiye’de 9 milyar dolarlık doğrudan yatırımı var.
20 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi Rusya’nın. Türkiye yıllık doğalgaz tüketiminin yüzde 50 küsurunu Rusya’dan ithal ediyor.
3 bin Türk şirketi Rusya’da faaliyet gösteriyor. Son 5 yılda 31 bin Türk işçisi Rusya’ya gitti. İki ülke arasında vize de yok artık.
Sadece bu rakamlar bile, Türk-Rus ilişkilerinin nasıl derinleşmekte olduğunu -ve derinleşmesi gerektiğini- apaçık anlatıyor.
Türkiye’yle Rusya arasındaki bu ilişki yapısını korumak ve geliştirmek hiç kuşkusuz her iki ülkenin de yararına.
Soğuk Savaş döneminin en heyheyli yıllarında da Ankara, Moskova’yla ilişkilerini iyi tutmaya, dengeli götürmeye dikkat etmişti.
1960’ların antikomünist Başbakanı Demirel, bir yandan CHP muhalefetine “Moskova’ya, Moskova’ya!” diye bağırırken, diğer yandan Sovyet kredileriyle İskenderun Demir Çelik, Seydişehir Alüminyum gibi çok büyük kamu yatırımlarını yapmıştı.
O Soğuk Savaş yıllarının iktidarları, Türkiye’nin Batı Bloku’ndaki yerine sahip çıkarken, “Türkiye’nin Doğu’ya bakan yüzünün de, Batı’da elini güçlendireceği” şiarını benimsemişler, Türkiye’nin tarih ve coğrafyasından kaynaklanan nedenlerle Moskova’yla iyi ilişkilere her zaman özen göstermişlerdir.
Bugün de durum farklı değil. Türkiye açısından Doğu’yla Batı ya da örneğin Moskova’yla Washington birbirlerinin alternatifi değildir.
Uzun sözün kısası:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e hoş geldin derken, Başbakan Erdoğan’la İstanbulbuluşmasının başarılı geçmesini, Türk-Rus ilişkilerini daha da güçlendirmesini diliyoruz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024