Hasan CEMAL
Bunca haklı eleştiriden ve ancak Gül’ün “Kuvvetler ayrılığı demokrasinin en temel ilkesidir” açıklamasından sonra Erdoğan’ın televizyona çıkıp, “Sağa sola çekmeyin, ben de kuvvetler ayrılığından yanayım” demesi, gecikmeli de olsa olumlu karşılanabilir. Ama ne kadar inandırıcıdır diye sorarsanız, değildir derim.
Bu köşede dünkü yazımın başlığı şöyleydi: “Anlaşılan o ki, Gül’le Erdoğan’ı sahnede daha çok izleyeceğiz.”
Bu başlığı bana attıran, Cumhurbaşkanı Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusundaki açıklaması oldu.
Sayın Gül, her ne kadar Başbakan Erdoğan’ın kuvvetler ayrılığını engel gören sözlerini şöyle bir tevil etmiş olsa da, kendi bakışını olanca açıklığıyla belirtmişti:
“Kuvvetler ayrılığı demokrasinin en temel ilkesidir.”
Gül’ün bu demokrasi vurgusu, bence, Erdoğan’la ayrı düştüğü bir konuyu daha açığa çıkarmıştı.
Hatırlayın, Erdoğan’ın ne dediğini:
“İşte bu kuvvetler ayrılığı denilen olay var ya, o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor.”
Mesele sadece Erdoğan’ın bu sözlerinden ibaret kalsa tevil edilebilirdi.
Ama öyle değildi.
Partisinin Meclis Anayasa Komisyonu’na getirdiği bir başkanlık sistemi vardı. Ak Parti’nin öngördüğü model, sistemin demokratik özünü ya da ruhunu boşaltıcı nitelik taşıyordu.
Örneğin, Amerikan sisteminde olmayan kararnameyle yönetme, Meclis’i feshetme gibi yetkiler Ak Parti modelinde Başkan’a tanınıyordu.
Orta yerde öylesine bir model vardı ki, ‘kuvvetler ayrılığı’na değil, ‘kuvvetler birliği’ne, yani demokrasiyi lafta bırakacak Latin Amerikavari Başkan babalık sistemine kapı aralanıyordu.
Ak Parti’nin sözcüsü, Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun açıklamaları da bu konuya tuz biber ekmişti.
Türk tipi bir başkanlık sistemi istendiğinin altını çizerken, Tayyip Erdoğan’ı Kongre karşısında ağlaşan, yalvar yakan olan Başkan Obama’nın durumuna düşürmek istemediklerini söylüyordu Anayasa Komisyonu Başkanı...
Bütün bunları Tayyip Erdoğan’ın son birkaç yıldır yaşamakta olduğu otoriterleşme süreci ile birlikte değerlendirince, ‘kuvvetler ayrılığı’ndan Erdoğan’ın neden yakındığını, demokrasinin bu temel ilkesini niçin kendi yolunda engel olarak gördüğünü anlamak kolaylaşıyordu.
Bir başka deyişle:
Sayın Erdoğan’ın kafasının arkasında daha çok tek adamlık, başkan babalık yattığı söylenebilir.
Bu nedenle kuvvetler ayrılığına ilişkin tevil gayretleri de, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, bana pek inandırıcı gözükmüyor.
Bu bakış açısı, Başbakan Erdoğan’ın önceki akşam NTV-Star ortak yayınındaki açıklamaları için de geçerlidir.
“Türkiye’de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse sağa sola çekmesin.”
Bunca haklı eleştiriden ve ancak Cumhurbaşkanı’nın “Kuvvetler ayrılığı demokrasinin en temel ilkesidir” açıklamasından sonra Erdoğan’ın gecikmeli de olsa, “Ben de kuvvetler ayrılığından yanayım” demesi olumlu karşılanabilir.
Ama ne kadar inandırıcıdır diye sorarsanız, değildir derim. Ne kadar güven telkin ediyor diye sorarsanız, pek fazla değil derim.
Ve bir özeleştiri...
Bu yazıyı yazmayabilirdim.
Yazış nedenim, biraz da kendi kendimi eleştirmekle ilgili.
Dünkü yazım önce iki bölümlüydü. Biri ODTÜ, diğeri Ali Babacan’ın ‘kuvvetler ayrılığı isyanı’ydı.
Sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamasını öğrenince, yazının başlığını ve girişini değiştirdim.
Akşam evden çıkarken Tayyip Erdoğan televizyonda konuşuyordu. Bir davete yetişmem gerektiği için programı sonuna kadar izleyemedim.
Oysa izlemeliydim.
Böylece, gazeteden de uyarmadıkları için Tayyip Erdoğan’ın kuvvetler ayrılığı konusundaki sözleri dünkü yazımda yer almadı.
Oysa alması gerekirdi.
Erdoğan’ın bu sözleriyle, yazımın Gül-Erdoğan bölümüne biraz daha ince ayar yapabilirdim, yapmalıydım.
Bazen kaçıyor.
Okurlarımdan özür dilerim.
Ama bu ince ayarı yapsam da, yazımın özü ve Gül-Erdoğan ilişkilerinin çalkantılı olabilecek geleceği konusundaki genel yorumum yine de değişmeyecekti.
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024