Hasan CEMAL
Barış süreci bıçak sırtında, tehlikede! Ve bu süreci bugünkü bıçak sırtı noktasına getirmiş olan, ne 90 kuşağının dalgalandırdığı demokrasi bayrağı, ne de Gezi Parkı direnişidir.
Süreci böylesine kırılgan hale getiren Başbakan Erdoğan’ın ‘demokrasi korkusu’dur. Erdoğan, şimdi duruyor. Ama demokrasi pedalını çevirmesi gerekiyor... Yoksa bisiklet devrilebilir!
Erdoğan’ın demokratikleşme konusunda ipe un sermesiyle uç veren boşluk, barışa düşman odaklarca doldurulabilir. Her an provokasyonlar tezgahlanabilir. Bu açıdan Lice’ye dikkat!
Dün, Ayla Akat Ata ve Ahmet Türk’le konuştum. Ata, “Lice’de ölen de, yaralananlar da hepsi kurşunu arkadan yemiş…” derken, Türk, “Çözüm süreci konusunda güvensizlik ortamı derinleşiyor” diyor.
Soruyorum:
Başbakan Erdoğan ‘barış süreci’ni gerçekten kurtarmak istiyor mu?..
Soruyorum, çünkü barış süreci bıçak sırtında, tehlikede! Ve sürecin böylesine kırılgan hale getiren de Başbakan Erdoğan’dan başkası değil.
Evet, aynen öyle.
‘Barış süreci’ni bugünkü bıçak sırtı noktasına getirmiş olan, ne 90 kuşağının dalgalandırdığı demokrasi bayrağıdır, ne Gezi Parkı direnişidir, ne de onlara arka çıkanlardır.
Başbakan Erdoğan’dır.
Tayyip Erdoğan’ın ‘demokrasi korkusu’dur, demokratikleşme konusunda ipe un sermeye başlamasıdır, sürecin bugün tehlikeli noktaya gelmesine yol açan. Barışla hiç bağdaşmayan, toplumu cepheleştirici bir dili benimsemiş olmasıdır.
Erdoğan, Gezi direnişini doğru okuyabilseydi, cümle aleme savaş açmak ve olmadık komplo teorilerine kendini kaptırmak yerine, 90 kuşağıyla biraz empati kurabilseydi, yaşananların bu ülkede demokrasiyi yeni bir eşiğe getirdiğini görebilirdi.
Ama yapmadı.
Yapamadı.
Başbakan Erdoğan’ın bu fırsatı ıskalamasında kendi ‘demokrasi kültürü’nün yetersizliği büyük rol oynadı.
Şimdi aynı yetersizlik - ya da demokrasi korkusu - barış sürecinin tepesinde Damokles’in kılıcı gibi sallanıyor, süreci her türlü provokasyona, sabotaja açık bir konuma doğru itiyor.
Erdoğan, son Akil İnsanlar toplantısında demokratikleşmeyle ilgili yeni anayasa, ana dildeeğitim, seçim barajı gibi bazı temel konularda en ufak bir umut vermedi. Başbakan’ın bu tutumu hayal kırıklığı yarattı.
Öcalan, dün Brüksel'de yapılan Barış ve Demokrasi Konferansı'na gönderdiği mesajında bu hayal kırıklığına şöyle değinmiş:
“Gelinen aşamada PKK’nin kendi üstüne düşen sorumluluğunu ciddiyetle yerine getirmiş olması nedeniyle ölümler durmuş, provokasyonlara fırsat vermeden geri çekilme aşaması büyük oranda tamamlanmıştır. Şimdi artık hükümete sorumluluğun düştüğü, 2. aşamaya geçmiş durumdayız.
Ben bu aşamaya dair görüş ve önerilerimi yazılı olarak devlete sunmuş bulunmaktayım.Başbakan Erdoğan’ın, silahlar sussun, fikirler konuşsun, siyaset konuşsun söyleminin altının doldurulması gereken aşama da, işte bu aşamadır.
Herkesin demokratik siyaset hakkının güvence altına alındığı bir sistemi yaratmak içinhükümetin gerekli yasal anayasal düzenlemeleri yapması, bu sürecin en temel beklentisidir.
Sürece dair güvensizlikleri derinleştiren söylem ve pratiklerden herkesin uzak durması, çözüm sürecini çok fazla zamana da yaymadan somut adımların pratikleştirilmesi elzemdir.
Hükümetin demokratik siyaset kanallarını açmaması, demokratik siyasetten kaçması, bu çözüm sürecinin anlamına ters olacaktır.”
Öcalan’ın mesajı çok açık.
Ama Erdoğan şimdi duruyor.
Bu da ister istemez bir boşluk yaratıyor.
Oysa pedal çevirmesi lazım.
Demokrasi pedalını…
Yoksa bisiklet devrilebilir!
Erdoğan’ın demokratikleşme konusunda ipe un sermesiyle uç veren bu boşluk, barışa düşmanodaklarca doldurulabilir. Her an sabotajlar, provokasyonlar tezgahlanabilir.
Bu açıdan Lice’ye dikkat!
Çözüm süreci için Ocak ayında düğmeye basılmasından bu yana problemli bir yer olarak dikkati çekiyor, bu acılı yer. Önceki gün bir kişinin öldüğü ve dokuz kişinin yaralandığı Lice olayıbu bakımdan tedirginlik vericidir.
Her ikisi de, acı olaydan hemen sonra Lice’ye gitmiş olan BDP milletvekilleri Ayla Akat Ata veAhmet Türk’le dün konuştum.
Ayla Akat özetle dedi ki:
“Lice’de operasyonlar Ocak ayından beri hiç durmadı. Değişik bahanelerle hep devam etti. Lice’de farklı bir birim var. Karakol yapımına karşı çıkan 100-150 kişilik köylü grubu… Önce havaya ateş açılıyor. Panik halinde kaçış başlayınca, arkadan kısa süreli tarama geliyor. Ölen de, yaralananlar da hepsi kurşunu arkadan yemiş… Cenaze töreninde sürekli soruyorlardı, ‘Siz bu sürece hâlâ güvenecek misiniz?’ diye… Lice merkezinde geçen gece ne yazık ki taş üstünde taş kalmadı. Halkın öfkesi… Çok umut kırıcı bir durum…”
Dün öğleden sonra Ahmet Türk de bana şunları söyledi:
“Lice’de yaşananlar gerçekten çok acı. Gidip yerinde görünce, yaşananları dinleyince insanın içi acıyor. Nereye kulak versem hep aynı şey. Çözüm süreci konusunda güvensizlik ortamıderinleşiyor. Süreç her geçen gün bir aldatma, bir oyalama siyaseti olarak görülmeye başladı. Başbakan Erdoğan da duruyor, dişe dokunur bir açıklama yaptığı yok! Ne yeni anayasakonusunda, ne ana dilde eğitim konusunda, ne de seçim barajı konusunda… Son Akil İnsanlar toplantısında, ‘Partiler çalışsınlar, geçsinler yüzde 10 barajını’ demiş… Bu kadar ciddiyetten uzak bir tavır olabilir mi?”
Evet, Kürt siyasal hareketinin akil adamı Ahmet Türk’ün dediği gibi, güvensizlik ortamıderinleşirken bir kez daha soruyorum:
Erdoğan bıçak sırtına gelen ‘barış süreci’ni gerçekten kurtarmak istiyor mu?
İyi pazarlar!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024