Hasan CEMAL
İstanbul uçağından indim, ‘Kürt sokağı’nda ilk rastladığım vatandaşa malum soruyu yönelttim:
“Çözüm süreci nasıl?”
Yanıt sahiciydi:
“Kafalar karışık.”
“Nasıl yani?”
“Tayyip Erdoğan’a güven yok. Yine seçimler için oyalama vezaman kazanma oyunu içinde olduğuna inanılıyor.”
“Peki ya ateşkes...”
“İnsanlar barışın tadını aldı. Erdoğan’a rest çekmekten yana değiller. Yeniden kan ve gözyaşı istenmiyor, ateşkes bozulsun istenmiyor.”
Sokaktaki hava böyle esiyor.
‘Vandallar’la Çapulcular
kendi barışını yapamaz mı?’
Ofis semtindeki Mono Kafe ve Kültür Evi’nde, bir yandan son kitabım Kürdistan Günlükleri’ni imzalarken sohbet koyulaşıyor.
Esas konu çözüm süreci ama sohbet bununla sınırlı kalmıyor.
Genç bir adam aradan lafa giriyor:
“Bu Erdoğan’dan bir şey çıkmaz. Söyle Hasan Abi, biz Vandallar’la Çapulcular, biz kendi barışımızı yapamaz mıyız?”
Önce sessizlik, sonra gülüşmeler...
“İşte yarınki yazı başlığı” diyorum, kahkahalar...
Arkasından beklediğim ya da artık kanıksadığım sorular:
“Ama bir zamanlar PKK’ye bakışın farklıydı.”
“Ama bir zamanlar Tayyip Erdoğan’ı desteklemiştin, yetmez ama evet...”
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyunu Selahattin Demirtaş’a vermiş olsan da, yerel seçimlerde CHP’yi tercih ettin, nasıl yaptın bunu?..”
Yanıtı belli sorular her seferinde olduğu gibi uzun zaman almıyor.
Asıl konu Erdoğan ve çözüm sürecinde düğümleniyor.
Reddedilmeyen kötü ihtimal
Erdoğan’a güven duyulmuyor.
Sorunu çözeceğine dair umut beslenmiyor.
Belki daha doğru deyişle:
Erdoğan’ın kafasındaki çözüm modeli ile kendi beklentileri arasında büyük bir farklılık, hatta uçurum olduğunu düşünüyorlar.
Ama aynı zamanda ‘çözüm süreci’nin kör topal da olsa devamını istedikleri anlaşılıyor.
Çözüm sürecindeki tıkanıklığın alternatifi yine silah mısorusunun yanıtı genellikle hayır oluyor.
Bu çerçevede belirginleşen bir nokta var:
Çözüm sürecinin tıkanıyor olması bir boşluk doğurmakta; ya bu boşluğu birtakım provokasyonlar doldurursa, iki tarafın da iradesi dışında ya da istenmediği halde ateşkes bozulursa...
Böyle bir ihtimal yok denebilir mi?
Sanmıyorum.
Kimse de reddetmiyor bu kötü ihtimali.
İki taraf da oyunbozan olmak istemiyor
Bu nedenle bir şeyler yapmak lazım.
Provokasyonlar için verimli bir alan olabilecek bir boşlukyaratmaktan kaçınmak şart.
Bu tahlil genel kabul görüyor.
O zaman da soruluyor:
Top kimde?..
Benim yanıtım:
Top, Tayyip Erdoğan’da!
Evet öyle.
Erdoğan iktidarı, şu sıralar, bir şeyler yaparmış gibi bile yapmıyor. Beklenti çıtasını şöyle bir yükseltmeye bile yanaşmıyor.
Kapalı kapılar arkasında ne olup bittiğini, MİT’le Kandil arasında trafik var mı, yok mu bilinmiyor.
Ama şimdilik durum bu.
Süreç tökezlerken, bir boşluk büyüyor.
Bu boşluk tehlikeli!
Tekrar ediyorum:
İstenmese de, arzu edilmese de, hiç beklenmedikprovokasyonlar, Türkiye’de 6-7 Ekim’den çok daha fena patlamaları tetikleyebilir.
Yineliyorum:
Top Erdoğan’da!
Şimdilik her iki taraf da oyunbozan olmak istemiyor, anlaşılan, çözüm süreci böyle kör topal yürümeye devam edecek.
Çanakkale Türkler için neyse,
Kobanê Kürtler için o’
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı sevgili dostOsman Baydemir’le sohbet ederken şöyle diyor:
“Kürtler açısından cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımı, Tayyip Erdoğan’ın İmralı’yla resmen müzakere başlatması oldu. En büyük kayıp ise yine Erdoğan’ın Kobanê politikası oldu. Erdoğan çok büyük bir fırsat kaçırdı. Çanakkale Türkler için neyse, Kobanê’nin de Kürtler açısından aynı anlamı taşıdığını anlamadı. Eğer anlayabilseydi Kobanê’yi, Şeyh Said’den, Dersim’den bu yana Kürtlerin bütün derin acı ve yaraları tedavi edilebilecek, iyileşebilecekti. Erdoğan böylesine büyük bir fırsatı kaçırdı.”
Ankara’nın Kürtler arası
birliği güçlendiren tavrı
Bölgeyi konuşuyoruz.
ABD’nin bölgeye yeniden girişi, Barzani’yle, PKK-PYD ikilisiyle değişim yaşayan ilişkileri...
IŞİD...
Barzani’yle PKK-PYD arasındaki yeni yapılanmanın şifreleri...
Kötüleyen Obama-Erdoğan ilişkisi...
İzlenimlerimi şöyle toplayabilirim:
(1) IŞİD, Erbil’i ele geçirmeye çok yaklaşmışken, Erdoğan’ınBarzani’ye yardım elini uzatmaktan kaçınması bir kırılma noktası, bir dönüm noktası olmuş. Irak Kürt yönetiminde Ankara’ya karşı güven ölümcül bir darbe yemiş. Ve Barzani cephesindeErdoğan’ın takiyeciliği sahne almış...
(2) Bu durum, Barzani’yle PYD-PKK’yi yakınlaştıran ‘Dohuk anlaşması’na kapıyı açmış, Kürtler arası birlik projesini güçlendirmiş...
(3) Amerika, bir yandan IŞİD’e karşı Barzani’nin arkasında yer alırken, aynı zamanda Başkan Obama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör örgütleri olarak ilan ettiği PYD-PKK ikilisiyle ilişki kapısını Erdoğan’ın gözlerinin içine baka baka aralamış.
Eğer ‘gerçek barış’ kurulmazsa…
Bu üç nokta bölgenin yakın geleceği ve Türkiye açısından son derece önemli.
Türkiye, bir yandan kendi Kürtleriyle, diğer yandan bölge Kürtleriyle barışacak bir oyun planı kuramazsa, -ki kurabileceğine dair umudum yok gibi- Türkiye’yi çok zor bir dönem bekliyor demektir.
Kürt siyasal hareketinden biri şöyle dedi:
“Barışa son veren barış’ı biliyoruz. Birinci Dünya Savaşı sonrası, 1919-1923 arasında kurulan barış malum. Gerçek barış değildi. Onun için de paramparça oldu, oluk gibi kan ve gözyaşı aktı, hâlâ akmaya da devam ediyor. Irak’la Suriye’nin içler acısı durumu gözler önünde... Eğer Türkiye bu gerçeği görmez ve ‘ben yaptım oldu’ türünden bir barış kurmaya kalkışırsa, bir süre geçer, Türkiye de bugünkü Suriye’ye döner.”
Bir diğeri şöyle tamamladı:
“Hem Suriye’ye, hem Mısır’a döner.”
Günübirlik Diyarbakır izlenimleri böyle.
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024