Hidayet Şefkatli TUKSAL
Geçen yazımda telaş ve yorgunluktan izah edememiştim, birdenbire bu gezi işi nerden çıktı dememişsinizdir inşallah! Benim için de ani oldu ama güzel oldu gerçekten. Yıllardır çeşitli bölgelere geziler düzenleyen arkadaşım Ayla Kerimoğlu – kendisi İstanbul’daki en başarılı kadın örgütlerinden biri olan Hazar Derneği’nin başkanıdır- bu yıl talep üzerine yine bir Nepal-Hindistan gezisi düzenledi. Benim gelmeye hiç niyetim yoktu aslında, ama onun ısrarını kıramayıp katıldım. Fakat o kadar memnun oldum ki gerçekten, kafamdaki modernlik-geleneksellik bilmecesi açısından çok önemli açılımlar sunan bir “aydınlanma” yaşıyorum adeta. Bunu tabi ki sadece ben değil, yüksek nitelikli ve eğlenceli dindar insanlardan oluşan grubumuzdaki herkes yaşıyor (Gezimiz hala devam ettiği için şimdiki zaman kipi kullanıyorum).
Geçen yazımda Nepal izlenimlerimin bir bölümünü paylaşmıştım. Aslında Hindistan’a geçtik ama buradaki izlenimlerimi bir sonraki yazıya erteleyerek, Nepal’le ilgili birkaç şey daha eklemek istiyorum. Nepal’in kahir ekseriyetini Hindular oluşturuyor. Hindu adetlerine göre, bebeklik çağındaki çocuklar, hamile kadınlar ve belli bir yaşın üzerindeki insanlar öldüğünde, ya gömülüyorlar ya da cesetleri Ganj’a bırakılıyor. Çünkü onlar arınmak için tekrar dünyaya gelme yükümlülüğünden kurtulmuş kabul ediliyorlar. Dini hiyerarşi içindeki kimi insanlar da bu durumda kabul ediliyor. Ancak bu özellikleri taşımaksızın ölen insanların bir anlamda günahlarının affı ve yeniden dünyaya gelmemesi dileğiyle, cesetleri Ganj nehrinin kenarına getirilip ayinler eşliğinde oracıkta yakılıyor ve külleri Cennetten çıktığına inanılan Ganj nehrine dökülüyor. Nehrin bu işlere ayrılmış kısımlarında özel yerler var ve bu işlemlerin tümü başkaları tarafından da izlenebiliyor. (Ben ne yazık ki fotoğraf çekme özürlüyüm, bu yüzden size daha çok başkalarının çektiği fotoğrafları –onayları dahilinde- sunabiliyorum.) Ayla Kerimoğlu’nun çektiği fotoğrafta görebileceğiniz gibi, cenaze törenine kadınlar da katılsa da, ritüeller erkekler tarafından gerçekleştiriliyor, ilginç bir sükunet ve tabilik söz konusu; her şey hayatın içinde, hatta öyle ki küçük erkek çocukları hemen oracıkta soyunup, biraz önce içinden ölü bir bedenin çıkarıldığı bir tabuta- sal gibi- binip, suyun üzerinde oynayabiliyorlar. Buralarda çok daha sığ bir şekilde akan Ganj’ın çok kirli olması, havada bir insan eti yanığı kokusu olması ise işin en sıkıntılı tarafı. Buna alışmak pek kolay olmasa gerek.
Etrafta hiç kedi görmüyorsunuz ama neredeyse havlamaktan bile aciz, çoğunlukla ölü gibi uyurken gördüğüm gayet halim selim köpekler, yaşlılıktan etleri sarkmış ama gailesizce ortalıkta dolaşan inekler veee çılgınlıklarıyla ortamın ağırbaşlılığını bozan maymunların varlığı, yine zihnimi pek çok mukayeseye sürüklüyor. Bir kere hiç bu kadar yaşlanmış bir inek görmediğimi fark ediyorum bu yaşıma kadar. Çünkü hiçbir ineğin bu kadar çok yaşamasına müsaade etmiyoruz. İnekler gibi maymunlar da dokunulmaz burada. Hatta bir maymun tapınağı var, ben pek hazzetmediğim için çıkmak istemedim ama arkadaşlarım gidip gördüler. Maymunlar sadece bu tapınakta değil neredeyse her yerde ailecek sürüler halinde dolaşıyorlar, buranın doğal dokusunun bir parçası olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Ancak kedilerin uğursuz olduğuna inanıldığı için ortalıkta tek bir kedi bile görmüyoruz. Bu arada lokantalarda tavuk, keçi, koyun eti bulmak mümkün, hatta
Müslüman kasapların dana eti de sattığı söyleniyor.
Çok az sigara içen insan görüyoruz. 68 hippi kuşağının serüveninde Nepal’in keş tapınaklarının önemli bir yer tuttuğu söylenir, buraları da görüyoruz ama ortalıkta tek tük sigara içen insan dışında başka bir şey (uyuşturucu çeken vs.) görmüyoruz.
Velhasıl Nepal, karlı dağları, tozlu yolları, her biri ayrı bir sanat eseri olan tapınakları, rengârenk kıyafetleriyle farklı dinleri ve din içindeki farklı mertebeleri temsil eden dindarları, her köşeden yükselen tütsü kokuları, ibadetlerin önemli bir unsuru olan çiçekleri, alınlarda kırmızı ve turuncu renkli tikalarıyla ibadetlerine düşkün kadınları, halim selim hayvanları ve insanlarıyla yerleşiyor zihnimize…
Gene gidelim dese birisi, şu modernlik-geleneksellik bilmecesi üzerine daha rahat düşünebilmek için hiç düşünmeden giderim herhalde…
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020