Hüseyin ÇAKIR
Programında “kalkınma, refah, büyüme” sözcüğü hiç geçmeyen, “mücadele(ci)” (106 kere), “eşitlik(çi)” (15), “ezilen(den)” (15), “özgürlük(ten)” (20), “demokratikleşme(den)” (3) yanakitle partisi olabilir mi?
HDP’den söz ediyorum. Partinin bileşeni partilerin içinde, sosyalist partiler, gruplar ve kişiler yer alıyor, ancak HDP’nin, sol/sosyalist gibi ideolojik parti olmadığı ilan edildi. Bir partiden öte, cephe, 2011 seçimlerinde oluşturulan “blok”un partileşmesi, başka bir tanımlama yapmak gerekirse, “parti olmayan parti” gibi bir parti!
Bu yeni bir şey değil. 1986-89’lar da, sosyalist dergilerde “solun legalleşmesi, solda birlik, sol- sosyalist parti nasıl kurulmalı” tartışması çok sık yapıldı. “Parti mi, cephe mi, sol blok mu” demokrasi mücadelesi için doğru araçtır tartışması da aynı dönemde yapıldı.
1990’larda, Marksistlerin Birliği tartışmalarında “Parti olmayan parti”, özgür bireylerin, birey olarak katıldığı “yeni tip siyasi hareket” tartışması da yapılmıştı.
Maalesef, Marksist solun arayışı yakın tarihinin (25-30 yıl) birlik, yenilenme deneyimi hafızası ortada olmadığı için, birileri bugün bu birikim üstünden, değişim ve yenilenme arayışından uzak durduklarından, sıfırdan başlanıyormuş, ilk defa yeni şeyler söyleniyormuş gibi bir ortam yaratılıyor.
HDP’nin eşbaşkanı, HDP’yi eleştirenlere, “biz yepyeni bir şey deniyoruz” diyor. Oysa tanımlanan parti yapısı, 27 yıl önce tartışması yapılan “blok, cephe ve parti olmayan parti”den başka bir şey değil. Bugünkü HDP’nin çekirdek kadrosu bu tartışmaları “reformculuk” olarak küçümsemişti, sert eleştiriler yapmışlardı. Bugün değişmiş olabilirler. Dün böyle düşünüyorlardı, bugün de böyle düşünüyorlar demek istemiyorum.
Altını çizmek istediğim, dün karşı çıktıkları “sol blok- cephe, parti olmayan parti” yönteminin “yepyeni” bir deneme diye sunulmasıdır. Dün yeni diye tartışılan: Farklı, ideolojik, siyasi parti, grup ve kişilerin biraraya gelmesiydi. Bugün, bu “yeni”ye değişik sosyal kesimler, kimlik mücadelesi verenler ekleniyor.
Parti sözcüleri HDP’yi tanımlarken, “Kürtlerin, Ermenilerin, farklı cinsel tercihte olanların, Müslüman demokratların...” partisi diyorlar. Partinin kurucusu veya yönetici olmuş kişilerin siyasi, sosyal kimliklerini o kesimin tümü sanki partiyi destekliyormuş gibi tümelci açıklamalar yapılıyor. Bu vb. yaklaşımlarda zihniyet ve metodoloji olarak yeni olan bir şey yok, yan aktörlerdeğiştiriliyor.
Dünün tartışmalarını, 30 yıllık denemeleri bilmeyenler için HDP oluşumu “yepyeni” bir deneme gibi görülebilir. Daha parti kongresi yapılmadan eşbaşkanları seçilen, kimin yönetici olacağının “üst akıl ve irade” tarafından belirlendiği parti işleyişinin nesi yenidir?
“Yeni bir girişim, deneme, şimdi eleştiri zamanı değil, bu girişime bir şans verelim” deniyor. Kılıçdaroğlu ile CHP’yi sosyal demokrat, Sarıgül’le CHP’yi büyütmek ne kadar yeni ise, “devrim, sosyalizm, sınıf mücadelesi” ideolojisini savunan parti grup ve kişilerin, BDP-PKK Kürt siyasi hareketi, LBTG’lilerle biraraya gelerek, “yeni” ve kitle partisi olma gerçekliği de böyle bir şey.
NASIL BİR MUHALEFET PARTİSİ
İktidara karşı muhalif olmak ile iktidar olmak için seçmenlerin tercih edeceği, siyasi seçenek olarak muhalefet olmak aynı şey değil.
Programında “kalkınma, büyüme, refah...” gibi insan hayatının olmazsa olmazı, insanların daha iyi yaşama arzularına yer verilmiyorsa, böylesi bir partinin “bütün toplum kesimlerinden oy alması” ve “kitleselleşmesi” nasıl olacak sorusunu sormak gerekiyor?
HDP “mücadele ve direniş” partisi- hareketi olacağız diyor. Sebahat Tuncel, “Latin Amerika, Yunanistan ve Ortadoğu direnişleri, mücadelesi ve Gezi direnişinin ruhunu taşıyan parti olacağız” diyor. Böylesi paralellik üstünden üretilecek siyaset ve siyasi mücadele olsa olsa “devrimci romantizm” olur. Bu zihniyet, “Devrimci halk ayaklanması, alternatif Cumalar, Diyarbakır tahriri...”nin devamıdır.
Muhalifliği, iktidar karşıtı blok ve toplumsal muhalefet oluşturmayı gerilim, sokak eylemlerimücadelesine indirgeyen politikalarda yeni olan bir şey yok. Hadi Uluergin’in deyimi ile HDP’nin muhalifliğinin, Kalpazan Komünist Partisi, İşçi Partisi, ÖDP’den ne farkı var ki!
BDP’nin bugünkü yönetimi, Demirtaş ve Kışanak’ın Barış Süreci’nde izledikleri politik çizgi, dil ve hükümete yönelik eleştirileri, pozitif muhalefet tarzları, BDP’yi ana muhalefet konumuna taşımıştı. AKP’yi demokratikleşme ve Barış Süreci’nde sıkıştırıyor, CHP’yi demokratikleşme çizgisine çekiyordu.
27 Ekim’den bu yana HDP’nin eşbaşkanlarının açıklamalarındaki dil, politik söylem klasik sol, muhalif “gergin yüz ifadeli” söylem. Bu söylemin BDP’yi destekleyen Kürtler tarafından nasıl karşılandığı önemli.
Bitirirken, sahi BDP, çoğulcu Türkiye partisi değimliydi? Demokrat İslamcı, sosyalist Türk solcusu, Hıristiyan, muhafazakâr Kürt demokrat... milletvekilleri vardı. BDP, AKP iktidarına karşı muhalif politik seçenek olarak oyunu artırıyordu. Yeni siyaset zihniyetiyle güven duyuluyor, oy verilecek bir parti olarak çok değişik kesimler tarafından konuşuluyordu.
BDP’nin bu çizgisinin HDP’de bire bir devam edeceğini söylemek çok zor.
“Şimdi kime oy vereceğiz?” son günlerde çok değişik yerlerde duyulan bir ses.
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018