Kurtuluş TAYİZ
PKK ve FETÖ’nün birer dış proje olduğundan bahsederken iç faktörlerin gözden kaçırılmaması gerekir. Eğer devletimiz devlet olmayı bilseydi kuşkusuz ne PKK ve ne de FETÖ, varlığını bugünkü kadar tehlikeli boyutlarda geliştirebilirdi.
FETÖ projesinin örtüklüğü, maskesi bir yere kadar örgütün varlığını gizlemesini sağlayabilirdi. Bu örgütün, kendini “devlet” olarak tanımlayan bir organizasyonun savunma kalkanından ve analiz süzgecinden geçirebilmesi mümkün değildi.
Şunu kabul edelim, ortada doğru düzgün işleyen bir devlet olsaydı FETÖ, Emniyet ve güvenlik bürokrasisi içine bu kadar sızamaz; akademiden tutun, sivil topluma ve genel olarak devletin kılcal damarlarına kadar girip güç ve etki sahibi olamazdı. Lâkin tam tersi oldu. FETÖ’nün devletin kendisi durumuna gelmesine ramak kala, planları Tayyip Erdoğan ve millet sayesinde suya düştü.
Türkiye’de Türklerin devlet üzerindeki etkisi sınırlanmak istendiği için paralel devletler türetildi yahut devreye sokuldu.
Cumhuriyet ilân edildiği günden bu yana devletin yüzü Batı’ya dönüktür; aynı zamanda Türk milletine sırtını dönen bir devlet gerçeği de vardır. Hedef diye devletin önüne konan aslında milletten ve onun İslamî kimliğinden uzaklaşmasıdır; Batı’ya yakınlaşma kısmı ise baştan sona kocaman bir yalandan ibarettir. Batı için Lozan, bir zaman kazanma aralığıydı sadece. Türk devletine biçilen ömür ilk günden belirlenmişti; devlet yüzüncü yılına girmeden alaşağı edilecek, parçalanacak ve edilebileceği kadar da un ufak edilecek, böylelikle 1071’de Anadolu’ya gelerek buraları İslâmlaştıran ruh, o ruhun süregelen devamında Konstantiniye’yi feth edenlerin şahsı manevileri Küçük Asya’dan sökülüp atılacaktı. Birinci Paylaşım Savaşı sonrası, devleti un ufak etmeyi hemen gerçekleştirmeyip, yüz senelik fâsıla vermelerinin sebebi; milletin iman ve kararlılıkla İstiklâl Harbi’yle işgalcilerin karşısına dikilmesi, işgalcilerin o dönem kalıcı ve öldürücü darbeyi vuracak duruma henüz erişmemiş olduklarını düşünmeleridir.
FETÖ gibi PKK da Batı sisteminin Türkiye’ye ilişkin bu genel vizyonun bir ürünüydü; ama yine tıpkı FETÖ gibi PKK da dışarıdan daha çok içeriden önü açılan bir terör örgütüdür.
Ortada devlet gibi bir devlet olsa şimdi PKK diye bir örgüt olmazdı. Kendini bilen bir devlet, bu örgütü daha piyasaya sürüldüğü gün bitirmesini bilirdi. Fakat bizde devlet, PKK’yı bitirme yerine örgütü büyütüp geliştirme işlevi gördü. PKK, Kürt sorununun sonucu değil, paralel devletin çocuğudur.
Devlet olma konusunda son yıllarda gösterilen sınırlı çaba bir zihin devrimini beraberinde getirdi. Görüldü ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurum ve kuruluşları milletten daha çok başka devletlerin ihtiyaçlarına karşılamak üzere dizayn edilmiş. Devlet yüzünü millete döndükçe kendini daha fazla bulmaya ve ön önemlisi de devlet olmaya başladı.
Devlet olma bilinci FETÖ ve PKK’nın da sonunu getirdi. Canlı bomba saldırıları ile siyasi suikastların gündeme gelmesinin asıl sebebi bu; varlıklarını korumak için devleti eskiye döndürmeye gayret ediyorlar. Paralel devletle tahterevalli oynadıkları günlere geri gitmek arzusundalar. Devlet, devlet olursa ne FETÖ ne de PKK kalır. Gerçek olan bu. Bunun başka izahı yok.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019