Mümtazer TÜRKÖNE
Bu soru, bugün olup bitenleri yorumlamakta zorluk çekenlere sağlam bir kerteriz noktası verebilir. Denizciler bilirler, iki tür kerteriz noktası vardır. Biri hiç değişmez, sabittir; buna hakiki kerteriz denir. Pusulanın gösterdiği Kuzey kutbu böyledir. Bir de hareket halinde iken belirlenen geçici kerteriz noktaları vardır. Bir kaya parçası, bir adanın burnu gibi. Deniz üzerinde diğer araçların hareketleri bu geçici noktalara göre daha kolay hesaplanır.
Erdoğan İsrail ile anlaşarak yeni bir dönem başlatmak istedi. Başarabildi mi? İktidar şemsiyesi altında İslâmcılara savaş açanların sesinin ve pozisyonunun yükselmesi, AK Parti’nin ideolojik elementlerini temsil edenlerin silinip kaybolması yeni dönemin önemli işareti. Bu savaşı profesyoneller adına yürütenlerden Cemil Barlas ve Cem Küçük’ün, “Erdoğan bizim dediklerimizi yapıyor” lafı ve Doğu Perinçek’in Erdoğan’ı Kemalizm adına teslim aldıklarını söylemesi çok basit ve sıradışı örnekler değil. Saray, inisiyatifini büyük oranda kaybetmesine rağmen yeni bir iktidar mimarisinin ve ittifaklar düzeninin oluşmasına öncülük ediyor. Derin devletin içinden çıkıp gelen iktidarın yeni ortakları, bu öncülüğe memnuniyetle boyun eğmiş görünüyor. Türkiye’nin yıllarını alan darbe ve askerî vesayet davalarında yargılananlar şimdi yargılama yapıyor. Tuhaflık şurada tutuklanıp yargılandıkları zaman da, şimdi kendilerini yargılayanları yargılarken de iktidardaki Erdoğan değişmiyor.
Siyasî yelpazenin bir ucundan öbür ucuna geçmek çok zor; Erdoğan bu çok zor olan işi iktidarda kalmak için başardı. Ergenekon’un savcısı olmaktan, savcıları yargılayan yargıç koltuğuna geçmek diye durumu özetleyebilirsiniz. Bu mecburiyetleri, Erdoğan’daki köklü dönüşümün ne büyük zaruretlere dayandığının ölçüsü olarak da alabilirsiniz. Şu anda devletin içinde tam bir karşı dalga yükseliyor. Her iki dalganın üstünde de Erdoğan’ın tek başına sörf yapması ne kadar tutarlı? Bu tutarsızlıkları bir dönemin kapanma işaretleri olarak görmelisiniz. Zilin çalması ve dönemin kapanması an meselesi. Havası alınmış boş bir tenekenin soğuyunca içe doğru çökmesi gibi.
Gelelim geçici kerterizin haber verdiklerine. Sabit kerterize doğru, yani toplumdan gelen taleple yelken açan üç aktör seyir halinde bulunuyor. CHP, teoride mümkün, ama pratikte çok zor görünen açılımları gerçekleştirip, devletin tepesindeki bu ittifaka savaş açarsa iktidar alternatifi olabilir; ama CHP bir parçasıyla devletin tepesindeki bu ittifakın ortaklarından biri. Toplumsal talep dalgasının en üstüne yerleşen aktör, liderini ve kadrolarını değiştirme umudu veren MHP. Bu umut sürdükçe MHP rüzgarı esmeye devam edecek. Üçüncü aktör ise sahneye çıkmak için fırsat kollayan Erdoğanzedeler. Abdullah Gül’den başlayıp Ahmet Davutoğlu’na, Ali Babacan’a, Bülent Arınç’a, Hüseyin Çelik’e ve sayıları her gün artan AK Parti’nin ana taşıyıcı kadrolarına uzanan bu ağırlık merkezi Erdoğan’ın da asıl korkulu rüyasını yansıtıyor.
Keyfilikten ve giderek daralan hukuk ve demokrasi atmosferinden şikayet eden geniş kitleler, ekonomik çemberin de daraldığını farkettiği an bu ağırlık merkezi kuvveden fiile çıkacak. AK Parti içinden meclis grubu çıkartabilecek olan bu merkez için görünen tek sorun doğru zamanlama. Ekip dikkatle Erdoğan’ın tökezleyeceği anı bekliyor.
İktidara alternatif arayan toplumsal talebin yapısı, kimin yelkeninin rüzgârla dolacağını haber veriyor. MHP’deki muhalefet başarılı olması durumunda, 2002’de AK Parti’yi iktidara taşıyan bu gün iktidar tarafından yüzüstü bırakılan orta ölçekli reel sektörün sözcülüğünü üstlenecek. Erdoğanzedeler ise büyük sermayeyi de içine alacak şekilde daha yumuşak bir geçişin sözcülüğüne aday olacaklar.
Memlekette bir iktidar boşluğu var mı? Keyfilik, hukuksuzluk, belirsizlik, köklü kimlik değişiminin yol açtığı anafor, iktidarda her şeyi içine çekip yok eden derin bir boşluk yaratıyor. Tabiat gibi siyaset de boşluk tanımaz, hemen doldurur. Yeni bir dönemin işaretleri çoğalıyor.
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025