Yıldıray OĞUR
Türkiye dış politikasını hicveden, çok paylaşılmış, meşhur bir tweet vardır:
“Nasıl bir piskopat ülke olduğumuzu tüm dünyaya göstermek için KKTC’yi bombalamalıyız. Yavrusuna bunu yapan bize yapar diye ürkmeli duyan” (@spleendistanbul)
Bu boyutlarda olmasa da ‘Yavruvatan’ KKTC’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Guardian gazetesinde çıkan sözleri yüzünden ‘Anavatan’ın hedefinde yine.
Bakanlardan, sözcülere Twitter’dan 72 yaşındaki KKTC Cumhurbaşkanı’na haddini bildirmeyen, sorumsuzlukla, şımarıkla suçlamayan kalmadı.
İktidar ortağı MHP lideri de içinde “utanmaz, işbirlikçi, Türklüğü kuşkulu, teslimiyetçi, işgüzar, EOKA zihniyetli, Rumların hesaplarına hizmet eden” geçen her zamanki edebi metinlerinden birini kaleme aldı.
Halbuki, 450 yıldır nüfusun üçte birini oluşturdukları bir adada yaşayan, son 150 yıl içinde 82 yıl İngiliz sömürgesi olarak yaşamış, 15 yıl Rumlarla aynı devleti paylaşmış Kıbrıslı Türkler kadar Türklük için mücadele vermiş Türkiye’de bile Türk yoktur.
ODTÜ’de mimarlık okumuş Mustafa Akıncı da istese İngiliz pasaportu alıp ömrünü rahat bir şekilde geçirebilecekken, mezun olur olmaz adaya dönmüş, ona haddini bildiren sözcüler, bakanlar henüz doğmamışken 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Lefkoşe’de mücahitlerle birlikte savaşmış, 28 yaşında Lefkoşe belediye Başkanlığı’na seçilmiş, bütün ömrünü de Kıbrıslı Türklerin, Türk ve egemen kalarak adada varlıklarını sürdürülebilmesi için mücadele ederek geçirmiş bir isim.
Ama Türkiye’den bakan pek çok kişi de bu tepkilere hak veriyor, “Sizin için savaştık, hala maaşlarınızı biz veriyoruz, nankörlük yapmayın” diyor.
Peki gerçekten de Kıbrıs Türklerine bunu söylemeye, had bildirmeye hakkımız var mı?
Bu soruya hakkaniyetli bir cevap verebilmek için tarihi biraz geriye almamız gerekiyor.
Mayıs 1878’ye. Çünkü 1571’de Osmanlı Kıbrıs’ı fethedince adaya yerleştirilmiş Kıbrıslı Türklerin kaderi o tarihte değişti.
Henüz Rusya ile dost ve kardeş ülke olmadığımız zamanlardır.
“Doksanüç Harbi” olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rus ordusu Osmanlı’yı perişan etmiş, Yeşilköy’e kadar gelip, oraya yerleşmiştir.
İstanbul işgalle karşı karşıyadır. Rumeli’den binlerce Müslüman da Rus ordusu ve müttefiklerinden kaçarak İstanbul’a sığınmıştır.
Bu ağır yenilgi, Rusların Yeşilköy’e kadar gelip bir de alay edermişçesine Yeşilköy’e heykel dikmeleri, halkı çok kızdırmıştır. Tepkilerim hedefinde yeni padişah II. Abdülhamit vardır.
İşte bu karanlık günlerde, Yeni Osmanlıların öncülerinden, eski Galatasaray Lisesi Müdürü ve Ayasofya hatibi Ali Suavi, çoğu Ruslardan kaçmış Filibeli göçmenlerden oluşan bin taraftarıyla Abdülhamit’i devirmek için Çırağan Sarayı’nı basar.
Birinci Meşrutiyet’in ilanından sonra padişah olan ama 73 gün sonra akıl sağlığı yerinde değil denerek tahtını kardeşine bırakan Sultan Murad Reşad’ı kurtarıp padişah yapmak için odasına doğru giderken kafasına 7-8 Hasan Paşa adlı okuma yazma bilmeyen bir zabitin sopasını yer ve orada ölür. Böylece darbe de bastırılmış olur.
Ama 46 yaşındaki Padişah II. Abdülhamit, bu darbe girişimin arkasında daha büyük bir komplo olmasından kuşku duymakta ve güvenliğinden endişe etmektedir.
Çareyi yakın dostu olan İngiliz Büyükelçi Henry Layard’dan yardım istemekte bulur.
Eski bakan, Doç. Dr. Hüseyin Çelik’in “Ali Suavi” kitabında İngiliz arşivlerindeki bütün telgraflarını yayınladığı görüşmelerde, Abdülhamit, Büyükelçi Layard’dan güvenlik için İzmit Körfezi’nde bulunan İngiliz Helicon Zırhlı’sının Çırağan önüne demirlemesini, zor bir durumda kalırsa da ailesiyle sığınma hakkı istemiştir.
Layard, bu görüşmelerden Londra’ya çektiği bir telgrafta şöyle der:
“Sultanı gördüm. Onu bu hadisenin tesiriyle çok hasta, gerilimli buldum. Kendisi başvekil Sadık Paşa’ya tamamen benim tavsiyelerim doğrultusunda hareket etmesini emretti. Ümit ediyorum ki taslak yarın imzalanacaktır.”
Peki o taslakta ne vardır?
İngilizler, Yeşilköy’e kadar gelmiş Ruslara karşı Türkiye’ye destek vermek ve içerdeki tehditlerden padişahı korumak için ondan üs olarak kullanmak üzere Kıbrıs adasını istemektedir.
Müzakereler 10 gün sürer, 4 Haziran 1878 günü anlaşma imzalanır ve Kıbrıs üs olarak kullanılmak üzere İngiltere’ye bırakılır.
Bu büyük başarısı için Büyükelçi Layard Kral George’dan Kıbrıs Fatihi olarak Yüksek Şövalye Nişanı alacaktır.
Abdülhamit korkuyla ve telaşla aldığı bu kararından sonra pişman olur ama artık iş işten geçmiştir.
Kıbrıs, üzerinde yaşayan Rumlar ve Türklerle birlikte İngilizlerin kontrolündedir.
Bu, Kıbrıslı Türklerin kaderlerinin, kendilerine hiç sorulmadan Anavatan Türkiye’de alınan kararlarla belirlendiği son olay olmayacaktır.
1914’de bu kez yine Kıbrıslıların hiç haberi yokken, İttihatçılar Almanya’nın yanında savaşa girince İngiltere kiracı olduğu Kıbrıs’ı ilhak eder.
1923’de Lozan’da artık Türkiye için Kıbrıs, çok önceden kaybedilmiş diğer topraklardan biridir. Lozan’la Türkiye, İngilizlerin Kıbrıs’taki egemenliğini resmen tanır, Lozan’a eklenen bir maddeyle Kıbrıslı Türklere 1926’ya kadar Türkiye’ye göç edip Türk vatandaşlığına geçme hakkı tanınır.
Bizzat Atatürk Kıbrıslı Türkleri göçe teşvik eden çağrılar yapmıştır. Binlerce Kıbrıslı Türk, Türkiye’ye gelir, Akdeniz kıyısındaki şehirlere yerleştirilir.
Ama 1930’ların sonuna gelindiğinde bunun yanlış bir politika olduğu ortaya çıkar. Adadaki Türk nüfusu azalmaya başlamıştır.
Yine Kıbrıslılara hiç sorulmadan bu kez Kıbrıslı Türklerin adada kalması için baskı yapılmaya başlanır. 1938’de Kıbrıslı Türklerin Türkiye vatandaşlığına geçişi yasaklanır.
Kıbrıs’ı yöneten ve çoğunluk olan bağımsızlık yanlısı Rumlara karşı adada Türkleri denge olarak gören İngilizler de bu siyaseti destekler, Kıbrıs’ta kalan Türklere İngiliz vatandaşlığı vaat eder.
Ama Türkiye, adada kalmaya teşvik ettiği Kıbrıslı Türkleri de daha sonra uzun yıllar boyunca kaderleriyle baş başa bırakır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Rumlar İngiliz sömürgesine karşı Yunanistan’la birleşmek yani Enosis isterken Türkler kimlikleri ve varlıklarını korumak için tek başına mücadele eder.
Kıbrıslılar destek için Türkiye’nin kapısını aşındırır ama savaş sonrası İngiltere’nin NATO’da sıkı bir müttefiki olan Türkiye, Kıbrıs’a yani müttefikinin içişlerine karışmaya yanaşmaz.
Hatta 1953’te Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü ‘Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur’ bile demiştir.
Türkiye’nin Kıbrıs diye bir meselesi olmaya başlamasının başlangıcı da bu açıklamadır.
Yeni kurulan Sedat Simavi’nin Hürriyet gazetesi, bu açıklama için “Gaflet” diye bir başlık atmış ve Kıbrıs’ta Rumlar ve Türkler arasında yaşanan olayları sayfalarına taşımaya başlamıştır. Kıbrıs için, bugünkü Kerkük duyarlılığına benzeyen milliyetçi bir duyarlılık oluşur.
1954 yılında “Kıbrıs Türktür Cemiyeti” kurulur. Patrikhane ve Rum gazetelerine protestolarla başlayan tepkiler, 1955’de bu cemiyetin öncülük ettiği 6-7 Eylül olaylarını tetikler.
Türkiye’de bir anda Kıbrıs’a karşı uyanan duyarlılıkta, tam o yıllarda sömürgesi olan Kıbrıs’ta Rumların çıkardığı bağımsızlık isyanını bastırmaya çalışan İngilizlerin etkisi hala aydınlatılmamış bir meseledir.
Ama 1954’de “Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” diyen Türkiye’nin 1958’de artık resmi politikası adanın taksimidir. Kıbrıs’taki Türklerin lideri Dr. Fazıl Küçük taksim siyasetinin savunucusudur.
İstanbul’dan Erzurum’a belli başlı şehirlerde Fazıl Küçük’ün konuşmacı olduğu “Ya Taksim ya Ölüm” diye mitingler düzenlenmiş, Meclis’ten taksim çözümünü savunan karar çıkarılmıştır.
Ama sadece bir yıl sonra Türkiye, yine Kıbrıslı Türklere sormadan “ya taksim ya ölüm” fikrinden de vazgeçer.
İngiltere’nin öncülüğünde Türkiye ve Yunanistan arasında varılan anlaşmayla Rumlar ve Türklerin ortaklığına dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur. Bir yıl önce “Taksim” edilsin diye meydanların inlediği ada birleştirilmiştir.
1974’e kadar da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşaması resmi politika olur. 1962’de Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios, Türk yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’le birlikte Ankara’yı ziyaret eder, resmi törenlerle karşılanır, Anıtkabir’e elleriyle çelenk bile koyar.
1963-64’deki Kanlı Noel olaylarında yüzlerce insanın ölümü bile bu politikayı değiştirmez.1966’da Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye bağlanmak istediği yolunda çıkan haberleri hem Kıbrıs Cumhurbaşkanı Fazıl Küçük hem de Başbakan Demirel yalanlar.
NATO üyesi Türkiye, Sovyet tehdidi altındayken NATO üyesi müttefikleri İngiltere ve Yunanistan’la Kıbrıslı Türkler için karşı karşıya gelmek istemez.
Ama Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini yönetmelerine de müsaade etmez. 1968’de Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı seçimlerinde Türk tarafından Dr. Fazıl Küçük’ün karşısına aday olarak bir AİHM yargıcı olan Mehmet Zeka’nın çıkmasına engel olunur.
1973’de ise göz tedavisi için Türkiye’ye çağrılan Dr. Küçük’e aday olmaması ve böylece Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına Rauf Denktaş’ın seçilmesi için baskı yapılır. Dr. Küçük bir süre direnir ama sonunda adaylıktan çekilmek zorunda kalır. Yeni kurulan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin aday göstermesi de araya giren Türkiye büyükelçisinin uyarıyla engellenir.
1974 müdahalesiyle Kıbrıs’ın yarısında Türk egemenliği kurulur ama bütün dünya adada Türkiye’yi işgalci görürken bununla ne yapılacağına de bir türlü karar verilemez.
1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet ilan edilir. Ama Azerbaycan dahil bu devleti kimse tanımaz. Bunun için özel bir gayret de gösterilmemiştir.
Zaten Türkiye başka ülkelerden KKTC’nin egemenliğini tanımasını isterken, o egemenliği en başta kendisi bir türlü tanımamış, KKTC’deki bütün seçimlere, ülkedeki iç siyasete sürekli müdahil olmuştur. KKTC’nin yönetimi de seçilmişlere bırakılmamış, KKTC’deki Türk büyükelçisi ve Türk gücünün komutanıyla ada yönetilmeye çalışılmıştır.
Nihayet bu ne akan ne de kokan statüko AK Parti iktidarıyla değişti. AK Parti iktidarı Kıbrıs’ta Annan Planı’yla iki toplumlu bir devletin kurulmasına destek verdi.
Hatta bunun için içeride askerler ve Bahçeli’nin MHP’sinin de aralarında olduğu milliyetçiler ve ulusalcılarla, Kıbrıs’ta ise ‘Kıbrıs davası’yla bütünleşmiş Cumhurbaşkanı Denktaş’la kavga edildi.
Ama AB üyeliğini cepte göre Rumlar, çözüme “Evet” demeyince Kıbrıs tekrar araftaki konumuna döndü.
İlginçtir.
Bunca kavgadan sonra KKTC Cumhurbaşkanı, Guardian’a Türkiye’nin Kıbrıs’ı, Rusya’nın Kırım’ı yaptığı gibi ilhak etmesi fikrine “Korkunç” dediği ve “İkinci Tayfun Sökmen olmayacağım” cümlesi için eleştiriliyor.
Bunlar, 1950’lerde taksim fikrinden vazgeçildikten sonra zaten uzun yıllardır Türkiye’nin de tezi değil miydi? 1974 harekatı sonrası bu yüzden adanın yarısı Türkiye’ye bağlanmamış, 1983’de KKTC ilan edilip, başka ülkelerin tanıması için uğraşılmamış mıydı?
AK Parti bu ilhakçı siyasete karşı 2000’lerin başında darbe tehditlerine rağmen Kıbrıs’ta çözümü desteklemekle övünmedi mi?
Yoksa yine mi Kıbrıslı Türklere sormadan Türkiye’nin Kıbrıs politikaları değişti?
1878’den bu yana Türkiye’nin sürekli değişen politikaları yüzünden Kıbrıslı Türkler, bugün kumarhane turizmine mahkum bir adada, maaşları Türkiye’den ödenerek arafta yaşıyor.
Bunu kendileri seçmedi.
Tarihi realite böyleyken Kıbrıslıların seçilmiş cumhurbaşkanına had bildirmek, sürekli 1974’ü hatırlatarak teşekkür beklemek pek haddimize olmasa gerek.
Ayrıca, kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC Cumhurbaşkanı mı dünyada itibar görür, yoksa “Anavatan Türkiye’ye müteşekkiriz” dışında ağzından bir cümle çıktıkça Ankara tarafından her fırsatta haddi bildirilen bir KKTC cumhurbaşkanı mı?
Gerçekten de yavrusuna bunu yapan, başkasına ne yapmaz...
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları


























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025