Yusuf Kaplan
İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari, “Sapiens” ve “Homo Deus” başlıklı kitaplarıyla pop star oldu, dünyayı kasıp kavuruyor...
Harari, bir düşünür filan değil, popüler bir yazar, üstelik de ayartıcı bir yazar. Dünyada yaşanan gelişmeleri gözlemleyen ama bu gelişmelerin ne anlama geldiğini, felsefî olarak insanlığı nereye sürüklediğini göremeyen ama kitapları dünyada peynir-ekmek gibi satan biri.
***
“Sapiens” kitabında insanın bugünlere geliş serüvenini anlatır Harari.
“Homo Dues” başlıklı kitabındaysa, teknolojik gelişmelerin insanı nasıl “tanrılaştırdığını”, tanrı konumuna yükselttiğini.
26 Ekim 2018’de diken.com.tr’de yayımlanan “‘Sapiens’in yazarı Harari: En kötü senaryo dijital diktatörlükler” başlıklı röportajda ilginç gözlemler yapıyor: 19. yüzyılın ortalarından itibaren “işlerin muazzam bir şekilde geliştiğini” ama “bireylerin hayatında aynı gelişmenin gözlenmediğini” söylüyor. Ve ekliyor: “O yüzden bu gelişim pek sağlam değil.”
Teknolojinin insana muazzam bir güç kazandırdığını ama insanın bu gücü nasıl kullanacağını bilemediğini hatırlatarak yaşanan soruna yaklaştığını gösteriyor yine de: “Tüm bu güç ve onunla ne yapacağımız arasında sıkışmış haldeyiz. İkisini birbirine bağlayan bir şey henüz yok.”
Son kertede, yaptığı şey “pornografi” Harari’nin. “Pornografi” yani ayartı!
Yaşanan gelişmelerin felsefî boyutlarını, derûnî boyutlarını görebilmesi zor o yüzden.
Şöyle diyor meselâ: “20. yüzyılda öğrendiğimiz en büyük derslerden biri, teknolojinin belirleyici olmadığı [...] Elektrik, onunla ne yapacağınızla ilgilenmez. Aynı [şey] biyoteknoloji ve yapay zekâ için [de] geçerli. Onu cennet veya cehennem inşa etmek için kullanabiliriz. Bize kalmış.”
Teknolojiyi nötr olarak görmek, meseleyi, meselenin içyüzünü, bu teknolojiyi doğuran zihin setlerini, dolayısıyla sorunun felsefî boyutlarını kavrayamamak demek.
Karşımızda bir Heidegger olmadığı açık. Teknolojinin hükümranlığını, teknolojiyi kullanan ele göre değerlendirmekle, teknolojinin doğasını, teknolojiyle gerçekleştirilen yolculuğun felsefî mahiyetini ve sonuçlarını görebilecek biri olmadığını gösteriyor Harari.
***
Burada insanlığın geleceği açısından çok büyük bir ontolojik sorun var: Araçlar, amaçların önüne geçti. Teknolojiyi kullanan kişiyi, zihnini, dünyayı, hakikati algılama biçimlerini dönüştürdü: Güç üreten teknolojiler olarak araçların yol açabileceği nükleer savaş gibi felâketlerden çok daha köklü ontolojik bir felâket var burada üzerinde kafa patlatılması gereken.
İnsan, mevcut teknolojik araçlarla, örneğin twitter’la, metamorfoz geçiriyor: Homo sapiens (düşünen insan) çoktan tarih oldu. Homo Videns (Gören İnsan) ve Homo Ludens (Oynayan İnsan) devrede. Ama görme melekelerini de, yaşama, duyma zevklerini de yitiren, görünen’i bile göremeyen ve kendisiyle kedi-fare oyunu onanırcasına oynandığını idrak edemeyen robotlaşmış, duyarsızlaşmış bir “makina” adeta.
Karikatür yani.
Tanrı’nın da, insanın da karikatürleşmesi, hayatın yapaylaşması, insanın ruhunu yitirmesi, mekanikleşmesi!
Harari, röportajda insanlığı bekleyen üç büyük felâkete dikkat çekiyor: “Nükleer savaş, iklim değişikliği ve yıkıcı teknolojiler, özellikle yapay zekâ ve biyoteknolojinin yükselişi...”
Bunlar, sonuç. Kaçınılmaz son.
Harari, bunların nedenlerini, felsefî kökenlerini söyleyebilmeli bize.
Bu sorunların temel nedenleri: İnsanın tanrılaştırılması, araçları amaçların önüne geçirmesi, amaçlarını yitirmesi, niceliğin hükümranlığını ilan etmesi.
Bu süreç, modernliğin yükselişe geçişiyle başladı. Heidegger’in “insanın her şeyin ölçüsü ve ölçütü katına yükseltilmesi” olarak tarif ettiği modernliğin köksalmaya başlamasıyla.
Bacon, “bilgi güçtür” derken, Descartes’ın “tabiatın efendileri ve hâkimleri olacağız” şiddetli mottosuyla modernliğin programını ilan ederken kastettiği şeyi kastediyordu: Tabiata ve her şeye hükmetmek!
Bunun için insanın tanrı konumuna yükseltilmesi, bunun için de gücü ele geçirmesi gerekiyordu.
Gücü kutsaması ve sonunda insanın gücün kuklasına dönüşme tragedyası kaçınılmazdı sonunda.
***
Özetle...
İnsanın başına ne geldiğini, insanın başına gelen şeyin nereden ve nasıl geldiğini kavramadan, aslâ sorunu doğru tespit edebilmemiz ve doğru sorular sorabilmemiz, dolayısıyla nedenlerle sonuçları karıştırmaktan kurtulabilmemiz, sonuçları neden olarak konumlandırmaktan kaçınabilmemiz mümkün olmayacak.
Yanlış sorulara doğru cevaplar aramak insanın yaşayabileceği trajedinin, komediye dönüşen trajedinin adıdır.
Öyleyse insanlığın yaşadığı sorunu doğru ve derinlemesine tespit edemezsek, -tıp literatürüyle konuşmak gerekirse-, bulacağımız “tedavi” yöntemleri, “hasta”yı öldürmeye yol açabilir.
***
Sözün özü: Tanrı fikrinin yitirilmesi, insanın Tanrı’nın yerine yerleşmesiyle ve azmanlaşmasıyla sonuçlandı.
Tanrı, evren ve insan arasındaki hiyerarşik denge muhkem bir şekilde yeniden kurulamazsa, insanlığın, tam da Nietzsche’nin dikkat çektiği, ontolojik yokoluş felâketine sürüklenmesi, üstelik de “pornografi”nin (düşünme ve duyma melekelerinin iptal olduğu dromokratik ayartı rejiminin) baştan çıkarıcı, sarkastik dünyasında güle oynaya yok oluşun eşiğine yuvarlanması önlenemez.
Vesselâm.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020