Ahmet ALTAN
Güzel günler gördük.
Mutlu ve umutlu günler.
Ama güzel günler bitti ne yazık ki.
İş gene geldi dayandı La Fontaine’in “karıncayla ağustosböceği” hikâyesine.
Yaşadıklarımız “ağustosböceğinin yazı” gibi geride kaldı, “kış” kapıya dayandı ve bir de baktık ki biz “o güzel günlerde” bir şey biriktirmemişiz.
Dünyadaki kriz şimdi bize geliyor.
Büyüme ve zenginleşme hızımız sert bir şekilde düşüyor.
Ve AKP iktidarı boyunca galiba ilk kez “ekonomiyi” böyle canhıraş biçimde tartışıyoruz.
Üstelik tartışma medyada değil hükümette başladı.
Hükümetin ekonomiyle ilgili bakanları, ne yapılması gerektiği konusunda birbirinin taban tabana zıddı görüşleri savunuyorlar.
Anlaşılıyor ki hükümetin kriz için bir hazırlığı, planı, programı yok.
Temelde iki görüş çarpışıyor.
Bir görüş diyor ki “harcamaları kısmayalım, büyümeyi sürdürelim, büyüme için gerekli parayı dışarıdan bulabiliriz, büyümezsek krize gireriz”.
İkinci görüş de diyor ki, “hızlı büyümeyi sürdürürsek bütçe açık verir, harcamalarımız gelirlerimizi fazlasıyla geçer ve bütün denge bozulur, krize gireriz”.
İki görüş de diğerini “ciddi bir kriz” tehlikesini vurgulayarak eleştiriyor.
AKP’nin en büyük başarısı “bütçe açığını” kapatmak ve çok disiplinli davranmak olmuştu, şimdi büyük bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız.
Açığı kapatabilmek için de hem büyümeyi durduruyorlar, hem de zam yapıyorlar.
Seçimler yaklaşırken bir hükümetin asla istemeyeceği bir durum bu.
Ama bunu yapmazlarsa tepetaklak olup seçimlere bütçe açıkları ve patlayan enflasyonla girme ihtimali var ki o da bir hükümetin isteyeceği bir iş değil.
Ne yapılırsa yapılsın mutlaka toplumdan hoşnutsuz sesler çıkacak.
Zaten de “kriz”, çözümü kolay olmayan, her çözümün bir bedel getirdiği durum demek.
Bir açmaza doğru giriyoruz.
Bunun sonucunda kaçınılmaz olarak ekonomi toplumun tartışma gündeminde üst sıralara tırmanıyor.
Böyle bir açmaza girmemizin en önemli nedenlerinden biri “güzel günlerde” yapısal reformları yapmamış olmak, ülke ekonomisinin yapısını temelden değiştirmemek.
Türkiye büyümek zorunda olan bir ülke.
Ama o büyümeyi ve zenginleşmeyi hak edecek kadar çalışıp zenginleşmiyor.
“Başkasının parasıyla” büyüyor.
“Başkasının parasıyla” zengin bir hayat sürüyor.
Mesele, kendi çabanla, kendi üretiminle, kendi paranla büyüyüp zenginleşmeyi becermek.
Bu da ciddi reformlar gerektiriyor.
Böyle reformları “iyi günlerde”, insanlar mutlu ve umutluyken yapmak daha kolaydır, işler zora girdiğinde, halk huzursuzlaştığında radikal çözümler de daha zorlaşır.
Şimdi hükümet kendisine yeni bir politika seçecek, büyük bir ihtimalle iki görüşün karması bir “orta yol” bulmaya çalışacak.
Seçimlere kadar işi idare etmeye uğraşacak ama kolay değil.
Hem büyümeden çok fazla vazgeçmeyeceksin, hem çok fazla bütçe açığı vermeyeceksin, hem enflasyonu patlatmayacaksın, hem işsizliği arttırmayacaksın.
Asıl sorunu çözmeyince mutlaka bir yerde bir bedel ödenir, ekonomide o “bedeli” ödemenin zamanı korkarım kapımıza yaklaştı, reformları yapmamanın bedelini hep birlikte ödeyeceğiz.
Tabii ekonomik dengelerin bozulmasının siyasete ve toplumsal sorunlara da etkisi olacak.
Kürt meselesinde hükümetin eli eskisi kadar rahat olmayacak, çözüm için atacağı adımlar eskiye kıyasla daha fazla tepki toplayacak.
Halkın desteğine en fazla sahip olduğu zamanlarda, toplumun önemli bir kesiminin “Apo’yla ve PKK’yla görüşülmesini” desteklediği günlerde, Kürt meselesinin özü olan “eşitsizliği” ortadan kaldıracak hamleleri yapmadı siyasi iktidar.
Şimdi çatışmaların, ölümlerin böylesine fazla olduğu, ekonominin sıkıştığı günlerde bunu nasıl yapacak?
Bunu yapmadan Kürt meselesini nasıl çözecek?
Çözmezse, bu toplum bunca ölüyü nasıl taşıyacak?
Güzel günlerden geçtik.
Mutlu ve umutlu günler gördük.
Ve, zor zamanlara hazırlanmadık, “kış” geldi, işler sıkışmaya başladı ve ağustosböceği misali açıkta kalacak gibi gözüküyoruz.
Bir de sıradağlar gibi arka arkaya dizilen seçimler var.
Ama radikal çözümler geciktikçe sorunların daha büyüyeceği de bir gerçek.
Ekonomik sıkışıklıkta bunca akıllı ve iktisadı bilen adam birbirinin zıddı laflar söylerken benim söyleyebileceğim bir şey yok, sadece ne yaparsak yapalım “yaz günlerinde” dalga geçmenin bedelini ödeyeceğimizi, canımızın yanacağını görüyorum.
Eğer bu ekonomik sıkışıklık, toplumsal sıkışıklıkla birlikte yaşanırsa krizin boyutları büyür, ekonomi için belki de en tehlikeli durum olan “güvensizlik” içte dışta artar, para bulmak daha da zorlaşır.
İyice zora girmeden başta Kürt meselesi olmak üzere toplumsal sorunları, demokrasiyi ve özgürlüğü genişleterek çözebilirsek, güven yaratabilirsek, ekonomik krizi de daha kolay atlatabileceğimizi düşünüyorum.
Büyük reformların yaratacağı “olumlu şok” toplumun dayanma gücünü ve “para bulma” imkânını arttırır.
Ama “yazın” dalga geçen, “kışın” çalışmayı göze alır mı, onu bilmiyorum.
[email protected]
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018