Ahmet ALTAN
Her cinayette, o cinayeti haberleştirmeyen gazeteleri “sosyal medyada” afişe edin. Bunu yaptığınızda cinayet düzeni apaçık ortaya çıkacaktır.
Eylül sonlarında bir gün Güneydoğu’nun ıssız mezralarından birinden Taraf’a bir telefon gelmişti.
On iki yaşlarında bir kız çocuğu, annesine “bana makarna yapsana” dedikten sonra evin önünde oynamaya çıkmıştı.
Evin karşı tepesinde yerleşmiş olan askerî birlikten atılan bir havan topuyla küçük kız paramparça olmuştu.
Ne yapacağını bilemeyen ailesi bize haber veriyordu.
Bölgedeki arkadaşlarımızdan birini olay yerine göndermiş ve bu korkunç olayı manşetten haber yapmıştık.
Bir gazetenin “ilk görevinin” sesi duyulamayan insanların sesini duyurmak, sahipsiz insanların derdine sahip çıkmak olduğuna inanan bir gazetenin yapması gereken de buydu.
Ertesi gün “Türk” medyasında tek satır yer almadı bu olayla ilgili.
İkinci gün gene manşetten haberi sürdürdük.
“Türk” medyasından gene ses çıkmadı.
On iki yaşındaki bir çocuk bir havan mermisiyle parça parça ediliyor ama çocuk Kürt, vuran da Türk askeri olduğu için Türk medyası olayı tamamen görmezden geliyordu.
Üstelik çocuğun ölümü karşısında mafyanın sessizlik kuralı “omerta”ya uyanlar, değişik görüşten gazetelerdi.
Bugün birbirine düşman gözüken gazetelerin ve gazetecilerin hepsi o gün sessizliklerini koruyordu.
Sessizlerdi.
Tek satır haber koymuyorlardı.
Sanki bir çocuk öldürülmemişti.
Havan topuyla paramparça edilmemişti.
Öfkeden deliye dönmüştüm.
Bir mezrada yoksul bir Kürt çocuğunu öldürdükleri yetmiyormuş gibi bir de çocuğu ve ailesini sessizliğe gömmeye uğraşıyorlardı.
Gazetecilik kurallarına falan boşverip üçüncü gün haberi yeniden manşetten verdik.
Zavallı Ceylan’ın annesi, “çocuğumun etlerini toplayıp eteklerime doldurdum” diyordu.
Ancak üçüncü günkü haberden sonra Türk medyasının “omertasını” kırabildik, işin peşini bırakmayacağımızı anladıklarından haberi vermeye mecbur kalmışlardı.
Bu korkunç olay, medyanın yapısını da olduğu gibi gösteriyordu.
Öldüren devletse, öldürülen de yoksulsa, Kürtse, sahipsizse, “devletin yanına geçip, sessizlikleriyle suçun ortağı oluyorlardı.
Bu, gazetecilik açısından işlenebilecek suçların en büyüklerinden biriydi.
Bugün de bu aşağılık “omerta”larını sürdürüyorlar.
Güneydoğu’da korkunç trajediler yaşanıyor, bebekler, çocuklar, hamile kadınlar, yaşlı dedeler sokaklarda vuruluyor, cenazeleri evlerin mahzenlerinde defnedilmeyi bekliyor, sokağa çıkanı vurduklarından insanlar cenazelerini bile kaldıramıyorlar.
Neler olduğunu ancak “sosyal medyadan”, internet sitelerinden, twitterdan, facebook’tan öğrenebiliyorsunuz.
“Büyük gazeteler” ve televizyonlar bu haberleri ya hiç vermiyorlar ya da bir iki paragrafla geçiştiriyorlar.
Haberi verdiklerinde de bu insanların kimler tarafından vurlduğunu belirtmemeye özel itina gösteriyorlar.
Devlet güçleri, kuşattıkları mahallelerde, ilçelerde bir kıyım yapıyor, “silahlı, silahsız” ayrımına hiç aldırmadan insanları vuruyor.
Evinde otururken öldürülen adamın, ensesinden vurulan beş aylık bebeğin silahla ne işi olacak zaten?
Bu haberleri vermeyerek, saklayarak, küçülterek, faillerini belirsizleştirerek, işlenecek yeni cinayetlerin yolunu açıyor medya.
Öldürülen insanlara sahip çıksalar, öldürülenlerin kim olduklarını, nasıl öldürüldüklerini anlatsalar, kimin öldürdüğünü söyleseler, her gördüğüne ateş açan “keskin nişancılar” böyle fütursuzca adam vuramaz.
Çekinirler.
Medyanın temel işlevi de zaten yapılan hataları, işlenen suçları ortaya çıkararak bunların tekrarını önlemek, suçluların cezalandırmasını sağlamaktır.
Medya bu görevini yapmadığı için insanlar böylesine rahat öldürülüyor bu ülkede.
Devlet görevlileri insanları öldürmek konusunda kendilerini özgür hissediyorlar.
İktidarın değişmesi hiç fark etmiyor, cinayetler kesintisiz sürüyor.
Medya da suç ortaklığından vazgeçmiyor.
Hatta orada da kalmıyor bazıları, “öldürenleri” haklı göstermek için utanmazca çabalıyor.
Öldürülenler Kürt nasıl olsa, öldürülenler yoksul, öldürülenler sahipsiz, ensesinden vurulan bebeği bir de siz sessizliğinizle vurup öldürebilirsiniz.
Bu cinayetleri haklı göstermek için bin dereden su getirebilirsiniz.
Daha önce de birkaç defa yazmıştım, bu ülkede kötülüğe ve suça açılan kapının “menteşeleri” bu ülkenin medyasıdır.
O menteşeler öyle işlemese, o kapılar kötülüğe bu kadar rahatça açılmaz.
Suçlar bu kadar rahatça işlenmez.
Ceylan öldürüleli altı yıldan fazla oldu, suçlular hiç bulunmadı.
Ondan sonra öldürülen çocukların sayısını kimse bilmiyor.
Çocuklar öldürülüyor, medya susuyor.
“Omerta” sürüyor.
Bu sefil düzene karşı çıkmak isteyen, çocukların ölümüne engel olmak isteyen herkes, “medyanın” bu cinayetlerdeki “sessiz” suç ortaklığını ortaya çıkarıp, “menteşelerin” işlevini ortaya koymalıdır bence.
Her cinayette, o cinayeti haberleştirmeyen gazeteleri “sosyal medyada” afişe edin.
Bunu yaptığınızda bu cinayet düzeni apaçık ortaya çıkacaktır.
Medyayı düzeltmeden bu ülkedeki rezilliği önleyemezsiniz.
Menteşeleri sökün önce.
Kötülüğe açılan kapı kendiliğinden kapanacaktır.
* Bu yazı, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018