Ahmet ALTAN
Hamle et ya kâfir!
Bizim çok genç ama çok tecrübeli avukatımız Veysel Ok’la birlikte sık sık Çağlayan Adliyesi’ne gitmeye başladık.
Ben herhalde üç yüzden fazla sorgudan geçtim bugüne dek.
Gördüğüm en güzel adliye binası bu.
Gerçi “yerel mahkemelerle” adaleti insanların ayağına götürmek yerine onlara epey zorluklar çıkartarak insanları “adaletin” ayağına getiriyor ama gene de binayı çok güzel yapmışlar.
Eskiden Genelkurmay’ın “ihbarıyla” generallere hakaret etmek suçundan ifade verip yargılanırdım, şimdilerde ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ihbarıyla “cumhurbaşkanına hakaretten” ifade veriyorum.
Eskiden generaller her eleştiriyi “hakaret” kabul ederlerdi, şimdi bu ne işe yaradığını tam anlayamadığım Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği her eleştiriyi “hakarettir” diye şikâyet ediyor.
Cumhurbaşkanı her kızdığına “alçak, hain, kudurmuş, terörist” diye bol kepçe hakaret ediyor ama cumurbaşkanına “sen anayasayı çiğneme” demek hakaret oluyor.
Eski Müslümanlarla ilgili bir hikâye anlatılırdı ben çocukken.
Doğru olup olmadığını bilmiyordum…
Ama iktidardaki “Müslüman” denilen bu adamları ve adalet anlayışlarını görünce doğru olabileceğini düşündüm, bugün böyle Müslümanlar olduğuna göre eskiden de neden olmasın?
İslam’ın güzel, mertliğe uygun bir kuralı varmış, o kurala göre, savaşta esir aldığın “kâfiri” öyle keyfince öldüremiyorsun.
Ona bir “hamle” imkânı vereceksin.
“Hamle et ya kâfir” diyeceksin.
O hamle edecek, sen ondan sonra öldüreceksin.
Fakat, şimdilerde torunlarının adalet anlayışına şahit olduğumuz “bazı” Müslümanlar, İslam’ın bu kuralından hoşlanmamışlar; zira esir aldığın adama silahını yeniden vereceksin, mertçe bir daha çarpışacaksın, kendi hayatını bir daha tehlikeye atacaksın.
Bundan hoşlanmıyorlar ama kurala da karşı gelemiyorlar.
Bir yöntem bulmuşlar.
Esirin ellerini arkasından bağlıyorlar, karşısına geçip “hamle et ya kâfir” diyorlar ve kılıcı karnına sokuyorlar.
Böylece güya İslam’ın kuralına uymuş oluyorlar.
Her “hakaret” suçlamasıyla mahkemeye gittiğimde, her “hakaret” suçlamasıyla yargılanan gazeteciyi ve bilim insanını gördüğümde aynı hikâye geliyor aklıma.
“Hamle et ya kâfir.”
Cumhurbaşkanı’nın kendi ülkesinin gazetecilerine ve bilimcilerine ağız dolusu hakaret etmesi serbest ama gazetecilerin, “anayasaya uymayan” ve siyasetin göbeğine oturan Cumhurbaşkanı’nı eleştirmeleri ya da uyarmaları yasak.
Bu nasıl hukuksa, Cumhurbaşkanı’nın her suçu işlemesi serbest…
Gazetecilerin bunlarla ilişkili her eleştirisi yasak.
Gazetecilerin ellerini arkasından bağlayıp “hamle et ya kâfir” deyip davayı karnına sokuyorlar.
Eşit şartlar söz konusu değil.
Senin ellerin bağlı…
Karşındaki de kurallara uymuyor.
Cumhurbaşkanı “alçaklar” diye bağırıyor.
İpek medyasına el koyuyorlar.
Cumhurbaşkanı “kudurmuşlar” diye bağırıyor.
Zaman’ı kayyıma veriyorlar.
Cumhurbaşkanı “teröristler” diye bağırıyor.
Akademisyenler işten kovuluyor.
Cumhurbaşkanı “hainler” diye bağırıyor.
Gazetecileri hapse atıyorlar.
Cumhurbaşkanı’na her şey serbest, ülkenin düşünen, karşı çıkan insanlarına her şey yasak.
Üstelik bir de iktidarın adamları “her şey hukuki” diye açıklama yapıp hepimizle alay ediyorlar.
Esirin ellerini bağlayıp “hamle et ya kâfir” diyerek kılıcı karnına sokan da öyle diyordu zaten, “her şey kurallarına” uygun.
Kurallara uyduğunu söyleyen o hilekârların “yeni” torunlarına bir hatırlatayım.
İslamın ve adaletin kuralı öyle değil.
Size “önce ‘hamle et ya kâfir’ de ” diye verilmiyor emir, “karşındakinin ellerini bağlamadan, eşit şartlarda mertçe savaş” deniyor.
Ama sizin Müslümanlığınız da adaletiniz de o emre uymaya yetmiyor.
Sizinki “hamle et ya kâfir” Müslümanlığı.
Ellerimizi arkadan bağlayıp, karnımıza kılıcı sokmak.
Sizi de anlıyorum.
Siz nasıl gazetecilerin karşısına geçip eşit şartlarda tartışacaksınız, eşit şartlarda konuşacaksınız, hukuk karşısında eşit olacaksınız.
Bu kadar suç işlediniz, bu kadar suç işliyorsunuz, anayasaya, yasalara uymuyorsunuz, devleti dibine kadar soyuyorsunuz, insanları sokaklarda vuruyorsunuz, işyerlerine el koyuyorsunuz.
Eşit şartlarda neyi, nasıl savunacaksınız?
Sizin adaletiniz “hamle et ya kâfir” adaleti.
Biz sizi gene de yeneceğiz.
İstediğiniz kadar ellerimizi bağlayın sizin kılıcınız bizim zırhımızı kesmez.
Sizin hiç bilmediğiniz o zırha “haklılık” deniyor, ne demek olduğunu merak ediyorsanız bir sözlüğe bakın.
“Böyle bir şey de varmış” demek diye çok şaşacaksınız.
Bu yazı Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018