Ahmet ALTAN
Uludere katliamında nasıl korkunç bir ihtimalin heyula gibi karşımıza dikildiğini kavrayabilmek için adım adım gitmeliyiz bence.
Otuz dört köylünün uçaklardan atılan bombalarla paramparça edilmesinden sonra Başbakan ve Genelkurmay Başkanlığı açıklamalar yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı, “gelen bir istihbarat” üstüne bu operasyonun gerçekleştirildiğini açıkladı.
Başbakan Erdoğan, bu “istihbaratın on gün önce geldiğini” söyledi.
Erdoğan, bu katliamla ilgili “ellerinde dört saatlik Heron görüntüsü olduğunu” da açıklamalarına ekledi.
Bizim çocuklar, Tuncer Köseoğlu, Tuğba Tekerek ve Remzi Budancir, önceki gün Uludere’deki köye gidip, bir geceyi kendilerini ağırlayan kederli köylülerle birlikte geçirdiler.
Olayı bir de bu saldırıdan sağ kurtulanlardan dinlediler.
Köylülerin anlattıkları, aslında hepimizin kafasındaki karışık algıyı bir düzene koyup netleştiriyor.
Birincisi, köylülerin kaçak mal almak için gittikleri yer sınırın çok yakını.
Daha iyi anlaşılabilmesi, Ankara’daki yöneticilerin de gözlerinde canlanabilmesi için bir misalle söylemek gerekirse, Çankaya’dan çıkıyorlar Kızılay’a gidiyorlar, mallarını yükleyip geri dönüyorlar.
Çok kısa bir mesafe bu.
İkincisi, çok düz, açıklık alanda, rahatça gözetlenebilecek bir yoldan gidip geliyorlar.
Üçüncüsü, daima aynı yolu kullanıyorlar.
Dördüncüsü, sınırı geçtikleri sırada tepelerindeki Heron’un vınıltısını duyuyorlar.
Beşincisi ise bu son faciada yola çıkış saatleriyle, vuruldukları an arasında geçen sürenin kısalığı.
Köylüler o gün 38 kişilik ve 60 katırlık bir kaçak konvoyuyla saat 16:30’da köyden ayrılıyorlar.
Üç kilometre ötedeki kaçak malı yükleyecekleri yere gidiyorlar.
Mallarını yüklüyorlar.
Saat 19:30’da yeniden köye doğru yola koyuluyorlar.
Saat 21:00’de sınıra geldiklerinde, ailelerinin telefon edip “asker burada, bekleyin” demesi üzerine duruyorlar ve biraz sonra da toplu halde bombalanıyorlar.
Evlerinden çıkıp, mallarını alıp, sınıra dönmeleri toplam dört buçuk saat alıyor.
Şimdi, resmî açıklamaları ve köylülerin anlattıklarını yan yana koyun.
Ordu birlikleri ve istihbaratçılar, “on gün önce gelen” istihbarat, “oradan PKK’lıların kaçakçı kılığında geçeceğini” söylediği için on günden beri kaçakçıların geçtiği bu yolu gözlüyorlar.
Kaçakçıların sürekli geçtiği tek yol olduğu için o yol gözlem altında.
Kaçakçılar sınırı geçtiklerinde Heron’un sesini duyuyorlar.
Issız dağların sessizliğinde sanırım o Heronların sesini duymak daha kolay.
Dönene kadar o Heron hep tepelerinde.
Zaten Başbakan da “ellerinde dört saatlik Heron görüntüsü olduğunu” söylüyor.
Bütün bunları biraraya getirdiğinizde şu korkunç sonuçla karşılaşıyorsunuz:
Hem yerdeki istihbarat kaynaklarının hem de tepedeki Heron’un bu köylülerin gidişini görmüş ve kaydetmiş olması gerekiyor.
Ellerindeki “PKK kaçakçı kılığında sızacak” istihbaratına rağmen o yolu gözetlememeleri zaten pek mümkün gözükmüyor.
Şimdi dehşet verici soru şu:
38 kişinin 60 katırla gidip, mal yükleyip gene 38 kişi ve 60 katırla geri döndüğünü gördüğünüz halde o köylüleri niye bombaladınız?
Eğer devlet yetkilileri, “biz o kaçakçıların gittiğini görmedik” diyorlarsa, o zaman da cevaplanması gereken iki soru şu:
Siz o yolu istihbaratı aldığınızdan beri yani on gündür gözetlemiyor muydunuz?
Başbakan’ın sözünü ettiği o “dört saatlik kayıttaki” görüntülerde ne var?
Eldeki verilerden çıkan sonuç, ordu birliklerinin, “gidişlerini” gördükleri köylüleri dönüşte vurmuş oldukları.
Bu, çok korkunç bir ihtimal ve çok ağır bir suç
Onun için, hükümetin bütün bu kuşkuları ortadan kaldıracak ayrıntılı bir açıklama yapması ve eldeki“dört saatlik kaydı” basın mensuplarına göstermesi gerektiğini düşünüyorum.
Karşı karşıya olduğumuz katliam, öyle öfkeli polemiklerle, gazete köşelerinden açılan küfür salvolarıyla, resmî sessizliklerle geçiştirilebilecek gibi bir şey değil.
Otuz dört sivilin, kim oldukları bilinerek öldürülme ihtimalinden söz ediyoruz.
Bunun üstünü örtemezsiniz, sessiz kalmak bu suçu büyütür ve suç ortakları çemberini genişletir.
Uludere’de ne olduğunu halka açıklayın.
Açık alandaki üç kilometrelik bir güzergâhta, dört buçuk saat içinde 38 kişi olarak gidip 38 kişi olarak dönen sivilleri neden bombaladığınızı anlatın.
Unutmayın ki hükümetin ve medyanın sessizliği, kuşkuları arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ümitliyim, çünkü…
26.05.2020 - Bir Cinayet, bir Cenaze
21.01.2020 - Bu akşam Pariste babam, Malraux ve ben şampanya içeceğiz
6.02.2019 - Biz söylemeyeceksek kim söyleyecek?
28.11.2019 - ÜÇ CAM KUTU
23.11.2019 - Kâğıttan flüt
11.11.2019 - Rüyalar ve milliyetçilik
21.03.2020 - Yargıdaki çöküntüyü tamir etmek elinizde!
25.09.2018 - Milliyetçilik ve Aydınlar
19.09.2018 - Şatodaki Çiçek
26.08.2018
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Ad Soyad Giriniz...
Sosyo ekonomik durumu çok iyi analiz etmişsiniz, fikirlerinize ve tespitlerinize katılıyorum, özellikle kamu özelleştirmelerinin halka arz edilmesi çok önemli, yoksa TÜPRAŞ örneği gibi yağmalar ve tekeller kaçınılmaz oluyor. Kamu özelleştirmeleri konusunu daha sık dile getirmenizde çok yarar görüyorum.