Ahmet ÖZTÜRK
1. Darbe girişiminin kimi ayrıntıları ufak ufak gün yüzüne çıksa da, resmin çok büyük bölümü gün yüzü görmüş değil hâlâ… Kimi konularda fikir sahibi olsak da, “Kesin olarak şudur” demek için henüz çok erken, net denecek bilgiler, pek çok noktada ortaya çıkmış değil çünkü… Yaşadıklarımız öğretti ki, yıllar geçse de, kimi yanları muamma olarak kalmaya devam edecek darbenin de… Ne kadar uğraşsak da, tıpkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi 15 Temmuz’un da kimi detayları sonsuza kadar karanlıkta kalacak.
2. Kabul etmek gerekiyor ki, yurttaşlar, olağanüstü bir direnişe imza attı 15 Temmuz’da… Darbeci canilerin üzerlerine yaylım ateşi açmasına karşın, inatla tankların üzerine yürümeleri her türlü takdirin üzerindeydi. Resmi rakamlara göre 173 sivilin hayatını kaybetmiş olması, yurttaşların, canı pahasına darbenin karşısına dikildiğini belgeliyor.
3. Ömrünü AKP karanlığıyla mücadele etmekle geçirmiş biri olarak söylüyorum ki, başta Erdoğan olmak üzere devlet yönetiminin darbe girişimi sırasında ortaya koyduğu dirayet takdire şayandır. Ancak sonrasıyla ilgili, ne yazık ki, aynı şeyleri söylemek mümkün değil, daha o akşam dile getirmeye çalıştığım endişeler bir bir gerçeğe dönüştü çünkü. Demokratik kurum ve kuralların işleyişi zaten tartışmalı olan rejim hızla otoriterleşme eğilimi içine girdi. Anti demokratik uygulama hayata geçirilerek, darbe günlerini aratmayacak sonuçlar ortaya çıktı.
5. Hızla toplu tutuklamalar, gözaltılar yapıldı. OHAL ilan edilerek, yasama yetkisi fiilen TBMM’nin elinden alındı. Mahkeme kararına gerek görmeden 50 binin üzerinde insan görevinden uzaklaştırıldı. Somut bir gözlem olarak aktarıyorum: Görevinden alınanlar arasında tanıdığım kim varsa, hepsiyle ilgili yapılan işlemler bir haksızlığı işaret ediyor… Bu insanların, cemaat bağlantılarına ulaşmak için, son derece zorlama ve karmaşık yollardan gitmek gerekiyor örneğin. Bunlar benim tanıdıklarım, tanımadıklarımın arasındaysa kaç tane bu durumda insan var, onu Allah biliyor…
6. Olayın gelişimi de ilginç: Herkes gibi işine giderken nizamiyede yolunu kesen bir güvenlik görevlisi, FETÖ bağlantısı nedeniyle açığa alındığını ve işyerine girişinin yasaklandığını söylüyor insanlara. Bir evrak imzalatıp evine gönderiyor. Kime gidilse, “Ben bilmiyorum” diyerek başından savıyor… Şu garabete bakın: Darbe girişiminde bulunmuş bir terör örgütüne üye olmak gibi büyük bir suçla iş akdi askıda ama gözaltında değil ne hikmetse... Haklarında hiçbir adli işlem yapılmaması, karakola çağrılıp ifadelerine başvurmaya bile gerek görülmemesi, yapılan işlemin hukuki dayanaktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
7. Ne hallere düştük kendisinin ya da yakınlarından birinin cemaatin sahip olduğu dershane ya da okullara öğrenci göndermesi, oralarda çalışmış olması, ya da bankasından para çekip göndermesi, cemaat bağlantısının tespiti için yeterli görülüyor. AKP iktidarının cemaatle ortaklık yaptığı dönemde pek çok kamu kuruluşuna, üniversitelere o bankalarda emirle hesap açtırılmıştı oysa. O dershanelerle okullara devlet okullarına verilmeyen imtiyaz tanımıştı… Şayet tüm bunlar, insanların hayatını karartmaya yetecekse, “Ne istediniz de vermedik” diyenler de dahil herkes suçludur.
8. Garabet bununla da bitmiyor. Tankların üzerine çıkarak demokrasi destanı yazan kalabalıklar, “İdam isteriz” haykırışlarıyla meydanları inletiyor. Biliyoruz ki, “öç alma” denen ilkel güdünün hukuki adı olan “idam” çağdışı bir kavramdır, demokrasi talebiyle bağdaşmaz… Bir düşünelim lütfen, idam, şayet hukuk sistemindeki yerini korusaydı, “Balyoz - Ergenekon” davalarında yargılanan subayların büyük bölümü, “vatan haini” olarak asılacaktı çoktan. Elbette bu suçu işleyen vardı içlerinde. Ancak birçoğu hakkındaki iddiaların düzmece olduğu anlaşıldı. Şayet cezalar uygulansaydı telafisi asla mümkün olmayan sonuçlar çıkacaktı ortaya. Uyarıyorum aynı tehlike kapımızdadır…
9. Ve düşünmeye devam edelim lütfen, “hainlik” ve “kahramanlık” göreceli kavramlardır, siyasal konjonktüre, sosyal dengelere göre değişebilir kolaylıkla… Sur’u, Cizre’yi, Yüksekova’yı yerle bir edenler, 15 Temmuz’da, Batı’ya çevirdi silahlarının namlusunu, “Darbeye Hayır” diyen insanların üzerine ateş açarak iki yüzden fazla insanın ölümüne neden oldu? Kürtlere aynı muameleyi uyguladıkları için “kahraman” ilan edilenler, sözcüğün tam anlamıyla alçaklaşıyordu bu kez de… Düşünmeden edemiyor insan: Güneydoğu’daki görüntüler, darbenin psikolojik zeminini hazırlamak için yaratılmış olmasındı? TBMM’yi bombalayan uçakların Diyarbakır’dan havalandığı iddialarını düşünürsek, inanın, bu, hiç de uzak gelmiyor bana…
10. Darbe girişimi bir kez daha göstermiştir ki, dinin siyasete alet edilmesi büyük bir yanlıştır ve laiklik ülke için yaşamsal önemdedir. Öte yandan beğenmediğin bir iktidarı demokratik olmayan yollardan düşürme talebi de aşağılıktır. Bunun panzehiri “Ne darbe, ne tek adam diktası” diyen ve demokratik, laik, hukuk devletinden yana olan güçlerin sesinin daha gür çıkmasındadır. Bu yapılmadığı takdirde, bizi, çok daha karanlık günlerin beklediği açıktır.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2024
18.01.2024
14.08.2023
2.06.2022
5.07.2021
24.05.2021
18.05.2021
26.04.2021
5.04.2021
7.01.2021