Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Katalunya’nın bağımsızlığı neredeyse olanaksız
25.09.2012
3468

 Bu söz, Katalan özerk yönetimi hükümetinin (Generalitat) tarihî lider Josep Tarradellas’ın ardından ilk başkanı olan ve bu görevi beş seçim kazanarak 23 yıl sürdüren Jordi Pujol’e ait. Franco’ya karşı mücadelesi nedeniyle yedi yıl hapis cezasına mahkûm olan ve tutuklu olduğu sırada işkence gören Pujol, demokrasiye geçişten (transición democrática) bu yana Katalan ılımlı milliyetçiliğinin en önemli siyasi figürlerinden biri. Bu sözü dile getirmesinin nedeni ise, 11 eylülde yaklaşık 1,5 milyon Katalan’ın “Avrupa’nın yeni devleti Katalunya” dövizi altında, “bağımsızlık” sloganı atarak Barselona’da yürümesi.

Katalanlar bundan tam 35 yıl önce de kalabalık hâlde sokağa dökülmüşlerdi. O zaman dile getirilen özerklik statüsü (Estatut) talebi, ertesi yıl halkoyuyla kabul edilen yeni anayasayla karşılanmıştı. Ülkenin ucu açık sayıda özerk topluluklara bölünmesini güvence altına alan 1978 Anayasası “herkese kahve” (Café para todos) sözcüğüyle karikatürize edilen simetrik bir özerklikler sistemine dayanıyordu ama aynı 2. Madde’ye getirilen bölge/milliyet ayırımı simetriyi Katalunya gibi tarihî milliyetler lehine bozuyordu. Katalunya’yı İspanya’nın bir bölgesi değil ayrı bir “millet” sayan milliyetçiler için bu asimetri başlangıçta yeterliydi ama Jordi Pujol’un yeri geldikçe vurguladığı gibi İspanya’da öyle herkese kahve yoktu. 1979’da kabul edilerek yürürlüğe giren Statü de, yine onun deyimiyle “milletler milleti İspanya ile bütünleşmiş bir Katalunya’nın anayasası” idi.

Katalanlar 10 Temmuz 2010’da yeniden sokağa döküldüler. Bu kez yarım milyondan fazla insan sokakta yeni Katalan Statüsü’nün 14 maddesinin kısmen iptalini protesto ediyordu. 2005’te özerk parlamentodan, 2006’da Temsilciler Meclisi’nden geçen yeni Statü’nün yasalaşmasını karşı oylarıyla engelleyemeyen dönemin ana muhalefet partisi PP, toplam 114 maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Mahkemenin kısmi iptal kararı, bardağa dolu tarafından bakılırsa aslında Statü’nün ana hatlarıyla anayasaya uygunluğunu vurguluyordu. Ancak seçilmişlerin onayından geçen bir metnin mahkemece “azıcık da olsa” budanmasına Katalanlar büyük tepki göstermiş, sokağa dökülenler arasında özerk hükümet ve parlamento başkanları dâhil yürütme ve yasamaya mensup eski (Pujol) ve yeni siyasiler de yer almıştı. Dahası, protesto yürüyüşü sosyalistlerin ve ılımlı milliyetçilerin çabalarına karşın bağımsızlık yanlılarının gövde gösterisine dönüşmüştü.

Bu yılki 11 Eylül yürüyüşüne gelince, hiçbir protesto gösterisiyle kıyaslanamayacak kadar kalabalık bir topluluğu biraraya getirmişti. Pujol’un dediği gibi üç, dört yıl öncesine kadar kimsenin tahmin bile edemeyeceği sayıda insan bağımsızlık hedefinde buluşmuştu. Ama bu kalabalık Katalunya’nın bağımsızlığın eşiğinde olduğu anlamını taşımıyor. Özerk hükümet başkanıyken zaman, zaman “Québec modeli” talebiyle ortaya çıkan Pujol’e göre, sadece 1978 Anayasası değil, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi de “bugün işlediği şekliyle var olduğu sürece bağımsızlık neredeyse olanaksız” görünüyor. 82 yaşındaki kurt politikacının bu görüşüne katılmamak mümkün değil.

Önceki yazılarımda Euskadi ile ilgili olarak belirtmiş olduğum gibi, anayasası özerklikler sistemine dayandığı ve özerk yönetimlere hükümeti ve parlamentosuyla “mini bir devlet” gibi örgütlenme olanağı sağladığı için İspanya’yı kolay parçalanabilecek bir ülke olarak görmek yanlış. Bağımsızlıkçı söyleme, siyasete ve özerk parlamentoda çoğunluğa ulaşmaya elverişli bir siyasi yapılanması var ama bağımsızlığa ulaşmak hiç kolay değil. Bunun için anayasa değişikliği, yani Temsilciler Meclis’inde beşte üç çoğunluk gerekiyor. İspanya’da bu çoğunluğa ulaşmak “neredeyse olanaksız”. Bunun bir şekilde olduğunu varsaysak bile bu kez Anayasa Mahkemesi’nin başvuru hâlinde anayasa değişikliğini iptal etme olasılığını hesaba katmak gerekiyor. Mahkeme, kısmi iptal kararı verdiği LOAPA kararında (1983) “anayasayı yorumlama yetkisinin sadece kendisinde olduğunu” vurgulamıştı. O tarihten bu yana yorumlarını daha merkeziyetçi bir yaklaşımla yapan mahkemenin oluşturduğu içtihat bağımsızlık yolunu neredeyse kapatıyor.

Bununla birlikte, İspanya’da önümüzdeki dönem Euskadi gibi Katalunya’nın bağımsızlığı konusunun da tartışılacağına kuşku yok. Ekonomik kriz nedeniyle Başbakan Mariano Rajoy’la büyük sorun yaşayan özerk yönetimlerden biri de Katalunya. Generalitat Başkanı Mas, özerk yönetimle merkezî hükümet arasında mali anlaşma (pacto fiscal) yapılmasına ilişkin önerisini geçen gün geri çeviren Rajoy’la köprüleri atmış durumda. Mas’ın partisi CIU (Convergència i Unió) 25 kasım ya da 2 aralıkta erken seçimlere gitmeyi ve Unió kanadı (Duran Lleida) bağımsızlık yanlısı olmasa da kampanyasını bağımsızlıkçı söylem üzerine oturtmayı tasarlıyor. 2010 seçimlerinde mali anlaşma önerisiyle neredeyse salt çoğunluğu bulan (62/66) Artur Mas, anketlere göre, 11 Eylül yürüyüşünün meyvelerini toplayabilecek avantajlı bir konumda bulunuyor.

 
CIU şu sıralar bağımsızlık yanlısı seçmeni kendisine çekebilecek sembolik bir adım atma hazırlığında. Bağımsızlıkçı partilerle birlikte olasılıkla perşembe günü Katalanların kendi geleceğini belirleme hakkını vurgulayan ortak bir kararı (resolución) özerk parlamentodan geçirecek. CIU yaptırım gücü olmayan bu kararla Katalunya’nın bağımsızlık yürüyüşüne büyük katkı yapmayacak belki ama kendi seçim kampanyasını ateşleyeceğine kuşku yok.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar