Ali BAYRAMOĞLU
Siyasi değneğin iki ucu var.
Bir uç iyice aşağıda ve git gide aşağıya gidiyor.
31 Mart sonrası ülkede siyasi iktidar, keyfilik ve hoyratlıkta iyice çığırından çıkmış halde ve hegemonyacı bir özgüvenle otoriterlikte derinleşiyor. Kayyum uygulamalarının, istenmeyen siyasi temsile dair bir imha ve bir devletleştirme mekanizmasına çevrilmesi, Erdoğan’a eleştiriyi men eden soruşturma ve gözaltıların başını alıp gitmesi, ana muhalefet partisi ve elindeki belediyelere yönelik alan daraltma ve kriminalizasyon hamleleri, bunları mümkün kılan ana öge, adliyenin mutlak politizasyonu, ülkede siyasi gündemin değişmeyen asli unsurları.
Diğer uç ise yukarıya meyl ediyor. Kim ne derse desin, maliyeti ne olursa olsun, Türkiye Ortadoğu’da, bu bölgeye dair dünya siyasetinde bir global güç olma yolunda ilerliyor, böyle algılanıyor, en azından bölgesinde oyun kurucu merkez ülkeler arasına katılmış bulunuyor. Silah sanayi, ordu yapısı, yeni dışişleri anlayışı, istihbarat birimlerinin dış operasyon, temas ve pazarlık kabiliyeti güçleniyor. Kırılgan ekonomi meselesini çözdüğü takdirde, soğuk savaş döneminden de, 1980-2000 arası evreden de farklı ve güçlü Türkiye’den söz etmek için ortada bir neden kalmayacak. Türkiye’de muhalefet görmek istemese ve önemsemese de, Yunanistan, Suriye, Irak, Rusya gibi komşular bunun farkında. Avrupa da öyle…
Bu yeni denge halinin endişe verici tarafı, yukarıya seyreden ucun aşağıya giden tarafı sıradanlaştırması, önemsizleştirmesi, ikinci plana itmesidir. Şöyle: Siyasi iktidarı destekleyen veya desteklemeye yatkın kitleler için demokraside gerileme ile global güç olma arasında ne yazık ki, kendisini farklı yollarla ifade eden, bir doğru orantı var. Bu doğru orantı endişe verici, resmedilen dengenin konjonktürel olmaktan çok yapısal, kimi bakımlardan kalıcı olabileceğini akla getiriyor.
Bu yeni iklim, kimi kronik sorunları, tanımları ve çözümleri itibariyle
kuşatıyor.
Kürt sorunu ve mevcut Kürt açılımı bunlardan birisi…
Mevcut açılıma tüm ilgililer, taraflar, gözlemciler, barış ile çözüm, silah ile siyaset arasına zamansal mesafeler, daha doğru aşamalar koyarak bir tanım getirilmeye çalışıyorlar. “Çözüm” değil, “barış” kavramı, bize özgü ve garip bir biçimde biraz da böyle şekilleniyor.
Nedir tam olarak bu?
Silahların bırakılması evet, ama dahası ne?
Bundan önceki çözüm girişimleriyle bu kez atılan adım arasındaki fark, bu soruya kısmen yanıt verebilir.
Gerek 2013-2015 çözüm süreci, gerek 2008 Oslo görüşmeleri, gerekse 2010-2012 arası süren gizli devlet-örgüt temasları, Kürt sorununu, onu tanımlayan kök sorunları ve talepleri silahlı muhatabıyla ele alarak, konuşmak ve (çözüm anlamına) yönetilebilir bir hale getirmekti. Açık toplum-demokrasi düzeninin, müzakere, etkileşim ve tanıma gibi ilkeleri üzerine kurulu bir çatışma çözümü söz konusuydu.
Bu kez siyasi güç merkezli, kontrolcü devlet güdümünde, tehdidi, sıkıştırmayı, müttefik rekabetini merkez alan bir siyasi alan pazarlığı olarak karşımızda duruyor.
Bu önemli bir farktır. İlki siyasi alanın demokratik tanzimini, ikincisi siyasi alan paylaşımını içerir.
Yeni sürecin merkez üssünü bu nedenle Rojava oluşturuyor.
Aktörler devletler ve devletimsi yapılar sahası burası. Devlet-örgüt, ABD-örgüt, HTŞ-örgüt, diğer Kürt yapıları ve örgüt içi dengelerin aslen belirleneceği nokta Rojava. YPG, SGD, örgüt, HTŞ, Türkiye şu anda muhtemelen özellikle bu konuda pazarlık sahasında. Öcalan da öyle…
Önümüzdeki günlerde Öcalan’dan gelmesi beklenen açıklama bu gerçeklerle ilgili olacaktır. Pazarlıklar sürdükçe veya Öcalan gelinen seviyeyi yeterli bulmadıkça, İmralı’dan ilke ve zemin tanımı ötesinde bir çıkış beklemek doğru olmaz…
Velhasıl, yeni açılım, Rojava’da pazarlıklar ve güç dengeleri sonunda herkesin kabul edeceği bir bir tablo oluştuğu takdirde başarıya ulaşacak gibi görünüyor.
Bu başarı yakın gelecekte ve ileride Kürt sorununun ülke içi çözümüyle ilgili kimi vaatler içerdiği oranda ülkenin aşağı giden ucunu belki yukarıya çevirebilir.
Ancak şu anda çözüm ve denge fikri, devletler düzeni, siyasi alan pazarlığı olduğu nispette Türkiye’nin yapısal yeni tablosuna uygundur.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025
20.11.2025
15.11.2025
13.11.2025
8.11.2025