Ali BAYRAMOĞLU
Erdoğan’ın reformcu politikaları terk edip, otoriter bir yola sapmasından bu yana ona eşlik eden, dilinden düşürmediği bir tabir var: “Üst akıl”. Erdoğan ve çevresi için “üst akıl” yaşanan her bunalımı, her karışıklığı, her başarısızlığı planlayan, üreten, harekete geçiren ve ülke içinde ciddi etki ağına sahip yabancı bir el demek.
Ancak kimdir bu yabancı el? Kim olduğu tam olarak belli değil, tam bir öznesi yok. Bazen ABD, bazen İsrail, son dönemlerde de sık sık uluslararası ekonomik ve politik sistem ima ediliyor. Siyasi iktidar için “üst akıl”ın ülke içindeki iş birlikçileri ya da etki ağı, fon kuruluşlarından bankalar sistemine, Gülenciler gibi gizli ve tehlikeli yapılanmalardan liberal aydınlara kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Tabiri ilk kez, 2014 yılının mart ayında dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kullanmıştı. Arınç, Gülencilerin Erdoğan’ı devirme hamlesi ile hükümetin yolsuzluk dosyalarının iç içe girdiği 17-25 Aralık 2013 hadiseleriyle ilgili şunları söylüyordu: “Zannediyorum, bir üst akıl Türkiye'de böyle bir operasyonu planlamış.” Arınç gazetecilerin “üst akıl nedir” sorularına ise “Söylemem. Bilsem de söylemem,” yanıtı veriyordu.
Tanıl Bora sonrasını şöyle anlatıyor: “(Tabir) Recep Tayyip Erdoğan’ın dillendirmeye başlamasıyla, resmî siyaset diline yerleşti. 2015 haziran seçimleri öncesinde, CHP, MHP ve HDP’nin ‘üst akıl aracılığıyla koalisyon kurmak istediği’, buna hazırlanıldığı söylendi mesela. (…) Bir ara Gezi isyanının üst aklının Almanya olduğu iması yapılmıştı. Sonra, Almanya parlamentosu Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararı alınca, bunun “üst aklın işi” olduğu söylendi. Bizzat Erdoğan, ‘Üst akıldan kendilerine böyle bir talimat gelmiş olmalı ki böyle bir adım attılar’ dedi.”
Ülkede sorunlar arttıkça, IŞİD ve PKK terör eylemleri kentleri vurdukça, Türkiye izlediği politikayla Orta Doğu’da sıkışık koridorlara hapsoldukça ve Erdoğan’a eleştiriler yoğunlaştıkça “üst akıl” tabiri muhafazakar basında ve kesimde yaygın bir açıklama ve doğrulama aracı olarak kullanılmaya başlandı. Kısa sürede Erdoğan’ın Batı sistemine sistematik meydan okumalarının da popüler bir simgesi haline geldi.
Tarih boyunca içe kapalı, otoriter tüm siyasi rejimler siyasi tasfiyeler ve totaliter uygulamalarda araç olarak bu tür hayali düşmanlara başvurmuştur. Şüphe yok ki “üst akıl” tabiri bu rejimlerde kullanılan “dış düşman, emperyalizm, uluslararası Siyonizm, küresel güçler, komplolar” gibi benzerlerinden sadece birisi...
Kaldı ki, Türkiye bu kullanımlara aşina. Üst akıl gibi ifadeler, dünden bugüne kâh askerin, kâh Türk solunun, kâh milliyetçi, kâh İslamcı grupların diline pelesenk olmuş, her birinde farklı biçimler almış ve aynı otoriter siyasi tınıya işaret etmiştir. Aynı bugün olduğu gibi onlar da ülkedeki her gerilimi, her sıkıntıyı, her sorunu dış kaynaklı planlarla, Türkiye'ye, Türk milletine, onun değerlerine karşı planlı ve sistemli saldırılarla açıklar, her soruyu, sorguyu, eleştiriyi bunlarla özdeşleştirirler. Ne var ki, ülkede son günlerde yaşanan yeni gelişmeler üst akıl kullanımının yeni ve kritik bir aşamaya geldiğini gösteriyor.
Türkiye’nin son günlerdeki ana gündem maddesi, ekonomik kriz işaretleri. Malum, Türk siyasetindeki olağanüstü koşullar, demokrasi dışı gelişmeler, hukuk düzeninin verdiği güven ve istikrar ortamından uzaklaşma ülkeye ekonomik fatura olarak geri dönmeye başladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının puan eksiltmeleri, uluslararası fonların dolara dönme eğilimi bu faturanın başlıca kalemleri.
Türk hükümeti ise piyasaları sakinleştireceğine bu gelişmeleri üst aklın kendisine yönelik komplosu olarak algılıyor. Ülke bir süredir bu çerçevede Erdoğan’ın üst akıl ithamı üzerinden piyasa ekonomisine açtığı bir tür savaşla çalkalanıyor. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “darbeyi planlayan üst aklın özellikle ‘Türkiye ekonomisi kötüye gidiyor’ algısı oluşturmak için her şeyi yapacağını” söyleyerek, Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesini üst akla bağlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise günlerdir şu tür sözlerle döviz kurlarının yükselmesini bir komplo olarak değerlendiriyor: "15 Temmuz ihaneti sonrası ülkemize sahnelenmeye çalışılan oyunların farkındasınız. Faiz, borsa, döviz hareketleri üzerinden darbe yapmaya çalışıyorlar. Ne olursa olsun faiz oranlarını düşürmek gerekiyor."
Hükümetin olağanüstü hâl ortamından istifade ederek bankalara faiz oranlarını düşürmek için yaptığı baskı piyasa ekonomisine açılan savaşın göstergelerinden birisi. Erdoğan’ın başlattığı, resmî kurumlarda bir emir telakki edilen “dolar sat lira al” kampanyası bunun başka bir psikolojik aracı, popülerleşmesi ve popüler desteği olma yolunda ilerliyor.
Bu girişimler, doğal olarak karşı tepkiler üretiyor. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı müdahaleci ya da üst akıldan şikâyet eden her açıklama döviz kurlarının yükselmesiyle sonuçlanıyor. Nitekim JCR Eurasia Rating Türkiye Başkanı Orhan Ökmen pek çok diğer ekonomistin ortak tespitini özetlercesine, "TL’nin değer kaybındaki ana gerekçe uluslararası gelişmeler ve dış nedenler değildir. Darbe girişimi sonrasında oluşturulan iç siyaset yapısına ve OHAL uygulamalarına ilişkin unsurlar TL’nin değer kaybının ana sebepleridir" diyor.
Piyasa ekonomisiyle bu tür savaş Türkiye açısından bir ilk. 1980 askeri darbesini gerçekleştiren generaller bile ilk iş olarak neo-liberal bir ekonomik programı benimsemişlerdi. AKP açısından da bugüne kadar durum farklı değildi. Başarısını bir ölçüde benimsediği liberal ekonomik politikalar ve elverişli bir dünya konjonktürünün ürettiği yüksek büyüme oranlarına borçlu olan Erdoğan bugün neden böyle hareket ediyor?
İlk neden şu: O büyüme oranları artık yok. Büyüme olmadan siyasi gücü korumak ciddi bir sorun. Erdoğan irrasyonel bir biçimde yeniden büyümenin peşinde koşuyor ve bunu piyasa dışı araçlarla sağlayabileceğini düşüyor.
İkinci neden, Erdoğan’ın özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra siyasi ve kişisel bir güvensizlik ruh haliyle muhafazakâr kesimin son derece yatkın olduğu komplo teorilerine iyice saplanması ve bunu hâkim siyasi bir söyleme dönüştürmesidir. Bu söylem, dün “hasta adam” Osmanlı’nın ayağa kalkmasını engellemek için yapılan planlarla bugün güçlü bir Türkiye’nin önünü kesmek için Orta Doğu’da ve Batı’da uygulanan planları aynı üst aklın ürünü olarak görüyor.
Üçüncü neden ise Erdoğan’ın gitgide önü alınmaz hale gelen ataerkil siyaset anlayışından kaynaklanıyor. Siyasetin ve siyasi iktidarın ekonomi dahil hayatın her alanı üzerinde hükümran olmasına dayanan “yeni Türkiye” arayışı ekonomik alanda liberal politikalardan uzaklaşmayı tetikliyor.
Bu unsurlar etrafında üst akıl söylemi bildik bir otoriter araç olmanın ötesinde yeni bir düzen arayışının adeta kurucu unsuru işlevini yerine getiriyor. İçe kapanma rüzgarlarının estiği dünyada Türkiye’nin içe kapanma ideolojisini resmediyor. Erdoğan’ın yerli ve milli olarak tanımladığı, soru işaretleriyle dolu bu düzen ise ülkeye yeni büyük sorunlar vadediyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025