Ali BAYRAMOĞLU
Türk siyasi düzeni tanımlanırken sıkça, seçimlere indirgenmiş “eksik demokrasi” tabiri kullanılır. “Eksik demokrasi” tabiri, akla “eksik hukuk” tanımını getirir.
Ama hukuk eksik olmaz, eksik olunca hukuk olmaktan çıkar. Evrensel değerlerin, insan hakları ilkelerinin, adalet fikrinin yer almadığı, hukukla çatışan düzenleyici hükümler, kurallar manzumesine döner. Böyle düzenlere hukuk değil, kanun devleti adı verilir. Bu düzende kanunlar genel olarak siyasi faydaya, ideolojiye, inanca, çıkarlara göre biçim alırlar. Kanunların yapımı, yorumlanması, kanun adamlarının karar verme, hüküm düşme, gelme, gitme şekilleri de buna uygun olur.
Son günlerde arka arkaya bu durumu işaret eden örnekler yaşadık.
Bir istinaf mahkemesi, emekli bir korgenerale, Metin İyidil’e darbecilik iddiasıyla verilen müebbet hapis cezasını bozdu ve beraatine hükmetti. Ancak itiraz yoluyla İyidil tekrar tutuklandı. Buraya kadar iki mahkemenin verdiği tam zıt kararlar dışında süreç, kitabına uygun bir şekilde yürüdü.
Bizi ilgilendiren mesele bu noktadan sonra başladı. İstinaf mahkemesinin beraat kararı siyasi makam tarafından doğru bulunmadı. Ve bu mahkeme HSK tarafından jet hızıyla dağıtıldı, üyeleri farklı yerlere tayin edildi. Birkaç gün sonra cumhurbaşkanı duruma şu sözlerle açıklık getirdi:
“Hak sonunda er ya da geç yerini buluyor. Düşünün müebbet hapse mahkum olmuş bir kişiyi kalkıp hemen beraat ettirme gibi bir yola mahkeme nasıl gidebiliyor, bu anlaşılır bir şey değil... Tabi bunların hepsinin talimatını verdik... Adalet Bakanlığımız ve savcılarımız bu noktada adımlarını attılar...”
Bu sözlerden, beraate itirazın nasıl yapıldığı, HSK’nın hükmü beğenilmeyen mahkemeyi neden dağıttığı anlaşılıyor. Hukuk dediğimiz şey de, yürütmenin o talimatı verdiği noktada bitiyor.
Burada sorun veya tartışma, İyidil’in darbeye karışıp karışmadığı, mahkeme kararlarının yerinde olup olmadığı değildir. Sorun kimi hakimlerin hala cemaat üyesi olması ihtimali ve/veya istenmeyen hüküm veren hakimlerin FETÖ’cü ilan edilme, görevden alınma mekanizması da dahil olmak üzere, yargının her yönüyle siyasallaşmasıdır.
Sorun, mahkeme kararlarını denetleyen, son hükmü veren merciinin siyasi iktidar olmasıdır.
Türkiye’de hukuk devleti yok, bu açık.
Peki kanun devleti var mı?
O da şüpheli.
İnsan, bir kademe daha geriye gittiğimizi, “ataerkil bir örf düzeni”ne dönüşmekte olduğumuzu düşünmekten kendisini alamıyor. Zira bu düzen bir reisin onun kişiliği, vicdanı, geleneği yansıtan kararlarıyla anlam kazanan “doğrular” silsilesine işaret eder. Reisin vicdanı ve takdiri (bir bakıma “meşrulaşmış keyfilik”) kanun ve kuralın yerini alır.
Değil mi ki, cumhurbaşkanı, başka bir mahkeme kararını eleştirirken kanun ve hukuka bakışını, bunlar arasındaki ilişkiyi, yukarıdaki ataerkil düzen mantığıyla tanımlıyordu.
Konu, cumhurbaşkanın yüzüne kezzap atılan Berfin Özek’in davasında sanığa verilen 13.5 yıl cezayı yetersiz bulmasıydı. Şöyle diyordu: “Bana bu cezanın ‘kanundaki en yüksek oran olduğu’ söylendi. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa, kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu, böyle bir adalet olur mu, buna mı bakacaksın? Siz burada hakkı arayacaksınız, hukuku arayacaksınız ... Hukuk eşittir kanun değildir.”
Hukuk ve kanun aynı şey değildir, buraya kadar doğru. Ama bundan sonrası yanlış, zira kanunsuz suç ve ceza olamayacağı da hukukun ilkelerinden birisi ve kanunun öngörmediği yaptırıma hukuki denemeyeceği açık.
Nitekim İyidil örneği de, Berfin Özek örneği de, cumhurbaşkanının aklındaki hukuk tanımının bizim bildiğimiz hukuk tanımı olmadığını gösteriyor.
Nedir o zaman “reis”in hukuk tanımı.
Açık: “vicdan”dır.
Peki ceza? Reisin duygusuna, vicdanına, siyasi sistemin ideolojisi ve rasyonalitesine göre yaptırımdır.
Evrensel değerlerin yerini duygular, çıkarlar ve ahlaki eğilimlerden azade almayan kişi vicdanı, kuralların yerine ise bu vicdanla orantılı keyfi hükümlerin aldığı sistemlerde kapı, Türkiye’deki gibi bahçelere açılır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025