Alper GÖRMÜŞ
O kadar ses getirdi ki, sonunda dayanamayıp Kızıl Goncalar’ı ben de izledim. Geçici kanaatim şöyle: Teknik-sinemasal özellikleriyle standartların epey üzerinde olan bu dizinin, anlatmaya çalıştığı mesele(ler) açısından da çok önemli olduğunu düşünüyorum, devamını da izleyeceğim.
Yayımlanmış iki bölümünü peşpeşe izledikten sonra ilk izlenim olarak Türkiye’nin kutuplaşmış kesimlerine dürüst bir ayna tutmaya gayret eden bir diziyle karşı karşıya olduğumuzu düşündüm. Yeşilçam sinemasından alıştığımız ya da 28 Şubatçı medyanın haber kılığında kurgularla anlattığı ‘bilgisiz, yobaz, gerici’ portresine burada itibar edilmiyor, gerçekçi bir portre çizilmeye çalışılıyordu. Daha doğrusu onlar da vardı ama dizi bugüne kadar gösterilmeyeni de gösteriyor, bu kesimin adil ve dengeli bir temsilini sunmayı amaçlıyordu.
Benzer bir bakış açısı laik-seküler kesim açısından da geçerliydi. Dizide, hayatını seküler ölçülerle yaşayanlar da şimdiye kadarkinden çok farklı biçimde arızalarıyla, yanlışlarıyla dile getiriliyor, ‘bilimsel eğitim’le ‘aydınlanmış’ olmak onlara herhangi bir ahlakî üstünlük sağlamıyordu.
Fakat kendi mahallesinin taşlanmışlarından (ki ‘okunacaklar, izlenecekler’ listesi oluşturulurken esaslı bir ölçü olarak mutlaka dikkate alınmalıdır) ilahiyatçı Mustafa Öztürk’ü dinlediğimde, benim bu ilk izlenimlerimin biraz ‘genel’ kaçtığını gördüm, özellikle dizideki karakterleri yakından inceleyince genel bakışta anlaşılmayan çok önemli bir noktanın varlığının ayırdına vardım. Mustafa Öztürk, kendi YouTube kanalından yaptığı değerlendirmede dizide anlatılan tarikat kötülüklerinin abartılı olmadığını, fazlasından da söz edilebileceğini uzun uzun anlattıktan sonra asıl önemli tespitini dile getirdi: Öztürk dizide laik kesimin dindarlardan çok daha ‘kötü’ çizildiği kanaatindeydi:
“(…) Tarikat, cemaat yapısına ilişkin hem ilişkiler hem hiyerarşik düzen hem kişiler-karakterler açısından birçok problem gözler önüne seriliyor. Yani senaryo ve kurguda tarikatlara, cemaatlere ciddi bir ateş ediliyor ama bu ateş selektif bir ateş. Yani hedefler yaylım ateşine tutulmuyor, tek tek belirlenmiş, kişiye özel kurşun atılıyor. Çünkü cemaat bünyesinde olup da son derece masum, temiz, dürüst, vicdanlı figürler de karşımıza çıkıyor. Cüneyd bunlardan birisi. (…) Tamamen pozitif, olumlu bir figür. Keza Meryem son derece anaç, şefkatli, müşfik bir kadın. (…) Onun Zeynep adlı kızının yüzünden akan duruluk, temizlik, masumiyet… Baktığınızda muhafazakâr kanada yaylım ateşi değil selektif ateş yapılıyor.”
Konumuz açısından doğrudan ilgili değil ama Mustafa Öztürk’ün diziyi yapan ‘irade’ ile ilgili çok ilginç tespitini de burada aktarmak isterim. Öztürk, Kızıl Goncalar hakkındaki, bizzat kendisinin ‘komplo teorisi’ dediği iddiasını şöyle dile getiriyor:
“Yani denmek isteniyor ki evet, bu tarikat dediğiniz yapının işleyişinde, hiyerarşisinde çok ciddi sıkıntılar var. Ama bunların içinde pırıl pırıl, tertemiz insanlar da var ve bunlar bir bakıma da harcanıyor. Bunu söylüyor. Dolayısıyla bu dizinin kurgusu bir muhafazakâr irade üzerinden yapılmış ama bu tarikat yapısının muhafazakârlığa, özellikle de siyasi anlamda düşünürsek siyasi muhafazakârlığa artık yük bindirmeye, sıkıntı yaratmaya başladığını söylüyor. Dolayısıyla getirisinden fazla götürüsünün olduğu kanaati oluşmuş, yani biz siyasi irade isek ya da iktidarsak artık bu yapılarla aramıza bir sınır koymalıyız iradesi seziliyor. Ama muhafazakârlığın ve dinî-ahlakî değerlerin yanında olma tutumundan zinhar vazgeçilmiyor. (…) Muhafazakârlık övülüyor, sağduyunun sesi olarak gösteriliyor. Dikkat buyurunuz, iki yapı arasında bir köprü vazifesi gören bir figür var dizide. Meryem hanımın kocasının bacısı. Meryem hanımın kocası ona kâfir diyor, Allah yolumuzu denk düşürmesin diyor. Birgül hanım imam hatipte öğretmenlik yapıyor. Dizinin en sağduyulu, vicdanlı sesi olarak görünüyor.”
Mustafa Öztürk, ürettiği bu ‘komplo teorisinin’ sınanacağı yerin dizinin istikbali olduğunu da söylüyor. Ona göre, dizi hayatta kalabilirse teorisi doğrulanacak, yok yasaklanırsa da çökecek.
Öztürk’ün dizideki laik-seküler kesimin karakterleri üzerinden yaptığı değerlendirmeye gelirsek… Şöyle diyor:
“Buna karşılık karşı tarafta yaylım ateşine tutulan bir kesim var, o da seküler, katı laikçi kesim. Burada dikkat ederseniz biraz düzgün, iyi, biraz vicdanlı gibi hiçbir ayrım yapmadan hepsi adeta makineli tüfekle taranmış gibi görünüyor. Çünkü bakarsanız, bir kere bu doktor efendi, Levent, son derece meymenetsiz, psikiyatrist ama kendisi sıkıntılı bir tip. (…) Hastasına cahil diyen öbür doktor tamamen elitist, seçkinci, halkı aşağılayan bir tip; gene seküler gene laikçi… Keza yanında asistanı olarak çalışan kızın ‘siz mağaranızdan niye çıktınız ki’ demesi dikkate alındığında, onu da bir yere yazın… Doktorun babası zaten 28 Şubatçı, kadına, Meryem hanıma ‘siz de Faniler grubundan mısınız, sizin iyiniz de aynı kötünüz de aynı’ demesine bakılırsa… O tamamen kapatmış kendini, 13 yıldır kızıyla ilişkisini koparmasının nedeni, onun yetmez ama evetçi olması… Belki o karakterler arasında azıcık insaflı, bir gıdım vicdanlı görünen de o, yani 28 Şubatçı hasta adamın kızı… Hele hele Beste denen, çaldıkları çocuğu sevemediğini itiraf eden ve sonra da basıp Almanya’ya giden kadına baktığımızda merhametten, şefkatten, annelik duygusundan, hatta insanlık duygusundan zerre kadar nasiplenmemiş bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.”
Mustafa Öztürk haklı. Karşılıklı olarak karakterlerin daha derinlemesine bir gözlemi gerçekten de bu sonucu veriyor ve bu da bizi başlıktaki soruya getiriyor: Neden İslami kesimlerde dizideki Müslüman tiplemelerine itiraz edildiği, ‘hayır biz burada anlatıldığı gibi değiliz’ dendiği halde laik-seküler kesimlerde bunu göremedik?
İslami kesimlerden gelen tepki (ki çoğu tarikat kökenlilerdendi) iktidar konumundaki dindarların kibirli ve yasakçı tavırlarına bağlandı, ki doğruydu. Peki en az öbürleri kadar ‘kötü’ temsil edilen laik-seküler kesimin diziye itiraz etmemesinin nedeni onların hoşgörülü-özgürlükçü tavırları, dindarların tersine eleştiriye açık olmaları mı yoksa o temsilde bir sorun görmemeleri mi?
Maalesef ikincisi… “İyiniz de kötünüz de bir benim için” diyen 28 Şubatçı rektörü ve onun Atatürksüz cümle kur(a)mayan psikiyatrist oğlunu onaylayarak izliyorsanız neden itiraz edesiniz?
Doktor Levent’i sevip onaylayan fakat onun bilinen katı laik tiplemesine uymayan repliklerinden (“Hastana cahil dersen ona faydan dokunmaz”, “Burası enteresan bir ülke, cahil dediğin adamdan bazen Âşık Veysel çıkabilir”) memnun kalmayan seküler izleyici sayısının az olduğunu düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025