Atilla Aytemur
Kurultayda aday olmayıp sessiz kalan Muharrem İnce’nin, CHP’den ayrılıp parti kuracağı haberleri siyasette dalgalanma yarattı.
İnce tarafından henüz teyit edilmemiş olsa bile, birçok yönden üzerinde durulmaya değer bir gelişmeyle karşı karşıyayız.
Muharrem İnce CHP’nin kurultay sürecinde kayda değer bir çalışma yapmadı. Zaten, Kemal Kılıçdaroğlu işi öyle sıkı tutmuştu ki, onun genel başkanlığa yeniden ve iddialı bir şekilde aday olmasına imkân yoktu.
Genel merkeze yakın kesimler, İnce’nin seçimlere doğru atak yapıp, kendisinin cumhurbaşkanlığına, bir grup arkadaşının ise milletvekilliğine aday olmasını isteyeceği yönünde yorumlar yaptılar.
Telefondaki ses “yakinimdir” taktiği
Ancak, Hürriyet’ten Yalçın Bayer’e “Bu süreçte konuşmadım. Haber ajansına açıklama yapmadım. Memleket için doğru olduğuna inandığım bir karar aldığımda açıklarım” demesi, soru işaretleri ve imalar içeren şaşırtıcı bir gelişmeydi. Hatta Bayer, Eylül ortalarında partinin kurulacağından söz etti.
Sözcü’den Saygı Öztürk ise daha kesin ve ayrıntılı bir habere imza attı. Yakını olduğu belirtilen meçhul bir kişi, Muharrem İnce adına mealen şunları söyledi:
“Cumhuriyetin kazanımları yok ediliyor. Bir çıkış yolu lazım. CHP umut olamıyor. CHP’den ayrılıp, yılbaşına kadar yeni yüzlerle parti kuracağım. Ülkemizin kuracağımız partiye ihtiyacı var. Sokağı takip ediyorum. Korkunç ihtiyaç var. Türkiye’yi yönetmek istiyorum. Dost ve ittifaklarla değil, bizzat kendi partimizle birinci olmak lazım. Başkanlık rejiminde böyle bir partinin kurulması CHP’yi bölmez, bu iddia cahillerin işi. Ne kadar çok parti olursa seçime katılım o kadar artar. Kılıçdaroğlu kendi partisindeki dostlarını unutmuş. Son yerel seçim başarısını Kürt seçmenler bize hediye etti. Daha önce siyaset yapmamış uzman kadrolarla yola çıkacağım. Hakkımda çok iftira ve dedikodu var. Kurultayda protokolde değil, tuvaletin yanında oturtuldum.”
Gazetecilerin haberlerinin yalanlanmamasını dikkate almalıyız. Ama en az onun kadar, “Yakın kişiyi konuşturma” taktiğini de dikkate almalıyız. Bu iletişim şekli ilerisi için pazarlık ve dönüş kapısını açık tutan bir tercih gibi de yorumlanabilir. Her neyse… bir şeylerin pişmekte olduğu belli. Durumun netleşmesi için galiba çok beklemeyeceğiz.
İnce’nin CHP’yi bölmesi mümkün mü?
Bizde çoğu zaman bir ahlak sorunu gibi algılansa da, parti-üye ilişkisini “Katolik nikâhı” tarzında düşünmek doğru değildir. Zaman ve şartlar partinin de, üyelerin de fikirlerini ve gelecek tasavvurlarını değiştirebilir. Çıkarlar farklılaşabilir. Bu bakımdan demokratik ve uygar bir şekilde yolları ayırmak olağan karşılanmalıdır. Böyle şeyler dünyanın sonu sayılmamalıdır. Ama bazen siyasi dengeler ve şartlar taraflara farklı imkânlar sunabileceği gibi, ödenmesi zor faturalar da çıkarabilir.
CHP, iktidara karşı oluşan muhalefet bloğunun kilit aktörü. Siyasal denge içinde yeri çok önemli. Geçmişin kamplaştırıcı siyaset ve kültüründen kopmak istiyor. Toplumsal uzlaşmanın ve barışın sözcüsü olmaya çalışıyor. Farklı kimlik ve değerler etrafında temayüz etmiş muhalif partileri, genel olarak cumhuriyetin demokratikleştirilmesi ve parlamenter sisteme dönüş ekseninde, AK Parti iktidarına ve Cumhur İttifakı’na karşı konumlandırmaya çalışıyor.
Bir zamanlar partinin cumhurbaşkanı adayı olmuş Muharrem ince’nin bu aşamada yaşanacak bir kopuşu, örgütsel güç bakımından ciddi olumsuz sonuçlar üretmese bile, CHP ve muhalefetin morali üzerinde biraz dalgalanma yaratabilir. Nitekim, durumu öğrenen iktidar yanlısı medya ve köşe yazarları konuyu hemen öne çıkardılar. Hatta, Muharrem İnce’nin muhtemel oy oranı hakkında afaki rakamlar ortaya atıp, Fransa Cumhurbaşkanı gibi bir seçim öncesi “Yürüyüş” hareketi başlatmasını dahi önerdiler.
CHP yönetimi ise konuya ilişkin rahat bir görüntü veriyor. Parti içinde güçlü bir grubu bulunmayan İnce’nin kopuşunun herhangi bir etkisinin olmayacağı havasındalar. Bugüne kadar İnce’yi izleyip destekleyenlerin de, CHP’den ayrılmanın AK Parti iktidarının ömrünü uzatmak anlamına geleceğini görüp, ona tepki göstereceklerini ileri sürüyorlar.
Karizma her şeyin anahtarı mı?
İyi görüntü, karizma, hitabet ve hazır cevaplık elbette liderliğe oynayan bir siyasetçi için önemli artılardır. Muharrem İnce’de bunların olduğunu yakın geçmişte gördük. Ama aynı seçimde bunların yetmediğini de gördük.
Dönemin siyasal ihtiyaçlarını okumak ve ona uygun politikalar geliştirmek de gerekiyor. Ancak, Muharrem İnce döneme uygun dil ve politika önermekten çok, CHP’nin yaşamaya başladığı değişimlere gösterdiği tepkiyle ve eskiye duyduğu özlemle dikkat çekiyor. Bu bağlamda ideolojik ve politik yaklaşımlarında geleneksel Atatürkçülük ve amorf bir ulusalcılık kendini gösteriyor. Dağılan cumhuriyetçileri toplamaktan söz ediyor.
Türkiye’nin derin politik buhranlar yaşamasına yol açan fay hatlarına ilişkin Kılıçdaroğlu’nun kurultayda açıkladığı görüşlere hangi noktalardan karşı bilmiyoruz. Ancak derinliği olmayan ve gerisi gelmeyen yüzeysel jestlerle siyasal bir hattın inşa edilemeyeceği aşikâr.
Eski CHP’ye özlemle nereye kadar…
Bilindiği gibi, başkanlık rejimi siyasal partilerin ittifak yapmasını zaruri hale getirdi. Muharrem İnce bunu yok sayıp, hatta karşı çıkıp, birinci parti olmayı ve tek başına iktidarı savunuyor. Peki ama bu şartlarda nasıl olacak? Çok çalışmak ve sokaklar bunun cevabı olamaz. Ecevit bile 1970’lerin şartlarında CHP’yi birinci parti yapmış ama tek başına iktidarın kapısını açamamıştı.
Muharrem İnce, gündelik davranışında inançlı ve ulusalcı tınılar yansıtan bir siyasetçi. Selahattin Demirtaş’ı ziyaret için ta Edirne’ye kadar gittiği halde, Kürtler, seküler milliyetçiler ve dindarlarla demokrasi, adalet ve özgürlükler etrafında buluşmanın, aynı zamanda köklü ön yargıların yıkılmasına hizmet edeceğini dikkate almıyor. HDP, İyi Parti, Saadet, Gelecek ve DEVA gibi partilerle geliştirilecek ittifaka şiddetle karşı çıkıyor. Bu adımın çoğulculuk içinde bir arada yaşama kültürünü besleyerek, iç çatışma iklimini bertaraf etme kapasitesini de pek hesaba katmıyor.
AK Parti iktidarı özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden beri patinaj yapıyor. Bunun siyasete, ekonomiye ve toplumsal yaşama getirdiği yükler çok ağır. Bu şartlarda iktidar ömrünü uzatmanın yolu olarak, Cumhur İttifakı’nda karşılığını bulan deforme İslamcılık ve saldırgan milliyetçilikle inanç ve kimlik alanlarını kaşımayı seçmiş durumda. Muharrem İnce, bu yıkıcı etkinin bertaraf edilmesinde CHP’nin önderliğinde sürdürülen dikkatli ve kucaklayıcı ittifak çizgisinin rolünü hiç önemsemiyor.
Sonuç olarak, eski CHP’ye duyulan özlem üzerinden yeni bir siyasal parti belki kurulabilir ama bunun geleceğin Türkiye’sinde anlamlı bir konum elde etme şansının olabileceğini düşünmüyorum.
Bu tür mecaraları önlemek de herhalde Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevleri arasında olmalı.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları




















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022