Aydın ENGİN
Eğer Cemaat medyasına yönelik “operasyon” 14 Aralık yerine 24 ya da 34 ya da 44 Aralık’ta yapılsaydı ne olurdu?
Bence bugünkü gazeteler artık bir milat gibi anılan 17 Aralık’la silme sıvama dolardı. Bellek tazelemesi için bir yıl önce 17 Aralık günü yaşananlar aktarılır; 25 Aralık’a bağlanır; kim ne dedi, kim, neyi, nasıl dedi hatırlatılırdı.
Kimse bana tesadüf filan demesin; Cemaat medyasına yönelik operasyon, önceden hesaplanarak 14 Aralık’a denk getirildi. Biri kalkıp “Hatta çArşı davasının ilk duruşmasının da 16 Aralık’a denk getirilmesi aynı bezirgân hesabının bir başka halkasıdır” derse itiraz etmem.
Peki, bu zavallı hesap tutar mı? Başlıktaki gibi söylersek: 14 Aralık 17 Aralık’ı döver, gölgeler, unutturur, gündem dışına itebilir mi?
Sanmam. Cumhuriyet’te tutmayacağını biliyorum. Mesleğinin ilkelerine bağlı gazetelerdeki, haber sitelerindeki, TV’lerdeki arkadaşlarımız da bu oltadaki yemi yutacak kadar enayi değiller.
Peki, sözünü ettiğim hesabı yapanlar enayi mi? Bunun yutulmayacağını hesaplamazlar mı?
Kurnaz oldukları su götürmez. Dolayısıyla hesaplamışlardır. Hesapları pek yalın ve aşikâr: 14 Aralık’la, çArşı duruşması ile az da olsa gündemi 17 Aralık’tan uzaklaştırma hesabı yaptılar.
Elbet bununla yetinmediler. Daha 17 – 25 Aralık günlerinden bu yana adım adım, hedef gözeterek Cemaate karşı ittifaklarını genişletme çabasına girdiler. Herhalde kimse “Orduya kumpas kuruldu” diyerek, yeniden yargılamanın yollarını açarak, Balyoz ve Ergenekon davalarından tutuklu olanları özgürlüklerine kavuşturarak ve fakat hâlâ mahkûm edilme kapılarını aralık tutup kendilerini sağlama almayı ihmal etmeyerek attıkları adımları sahici bir hukuk devletine bağlı oldukları, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaların birer intikam saldırısına dönüştürülmesine itirazları olduğundan attıklarını söylemeyecektir. Düne kadar can düşmanı olduklarıyla bugün yakınlık kurma çabaları bezirgânca bir siyasal hesaptan ibaret. İhtiyaç duymasalardı parmaklarını bile kımıldatmayacaklardı. Bugün “Hepsini Cemaat yaptı. Valla billa bizim katkımız yok” kallkanının ardına sığınanların başının daha dün “Ben Ergenekon davasının savcısıyım” dediğini unutabilir miyiz?
İttifak arayışı bununla da sınırlı değil.
Sizi bilmem, ben, son günlerin moda örgütü ilan edilen Tahşiyeciler adını yeni duydum. Daha önce sorsalardı, “Tahşiye, dinsel metinlere dipnot, kenar çıkması ekleyerek katkıda bulunmaktır. Tahşiyeciler de bu işi yapanlar olsa gerek” diye bir şeyler söylerdim.
Oysa 14 Aralık operasyonu ile birlikte içimiz dışımız Tahşiyeciler oldu.
Niye?
Aynı ittifak arama, hedef küçültme hesabı.
Türkiye’de siyasal İslam her zaman tarikatları, tarikatlar çerçevesinde örgütlenmiş cemaatleri, vakıfları, dernekleri kolladı, önemsedi, desteğini aradı. AKP’nin elebaşılarının Sünni cemaatlerin büyük kesimi ile sorunu yok. Hele en güçlü Sünni tarikatlardan Nakşibendiler kendilerini zaten AKP şemsiyesi altında iktidarda görüyorlar...
Ancak bir başka güçlü Sünni tarikat olan Nurcular için aynı durum söz konusu değil. Onlar hemen her zaman Erbakan’la başlayıp Tayyip Erdoğan’a kadar ulaşan Nakşibendi ağırlıklı siyasal harekete karşı belli bir mesafe tuttular. Seçim dönemlerinde koşullu destek verdiler.
Biliniyordur, Said Nursi’yi doğal ve ideolojik lider kabul eden Nur hareketi tek parça değil. Benim bildiğim dört parça: Gülen cemaati, Yeni Asya Grubu, Aczimendiler ve son olarak tanıştığımız Tahşiyeciler...
İçlerinde en güçlüsü kuşkusuz açık ara ile Gülen cemaati. Diğer Nurcu kanatlar Gülen cemaatiyle mutabık değiller. Örneğin Aczimendiler onları Said Nursi yolundan sapmış, servet sahibi olmayı öne çıkarmış “varsıl Nurcular” olarak niteliyorlar.
AKP tepeleri, özellikle Tayyip Erdoğan, cemaatle, geri dönüşü olmayan, barışma olasılığı sıfıra yaklaşmış ölçülerde papaz olunca, öteki Nurcu kanatlara dostluk elini uzattı. 14 Aralık operasyonunun Tahşiyeciler gerekçesine bağlanmasındaki tuhaflık, inandırıcı olmayan iddialar işte bu ittifak arayışının bir sonucu...
Kuşkusuz bu ittifak arayışlarının, sonuç verse bile seçmen tabanında ciddiye alınacak bir karşılığı olmayacak. Ama psikolojik değeri var.
O kadarına bile fitler. 17 Aralık karabasanının soluğunu sürekli ensesinde duyan bir hareket en küçük bir desteği, en önemsiz bir ittifak arayışını bile ihmal etme niyetinde değil.
Gerçi korkunun ecele faydası yok. Ama hesap “Belki eceli geciktirmek mümkün olur” umudundan besleniyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/164215/14_Aralik__17_Aralik_i_Dover_mi_.html
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021