Aydın Selcen
Artık muhalefet Türkiye’nin GSMH’sının yüzde altmış beşini üreten belediyelerin yönetimini devralmış durumda. Bunların arasında tek başına en görkemli başarı ve dolayısıyla en ağır sorumluluk, Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun omuzlarında. Bu bağlamda kamuoyu projektörlerinin, CHP’nin (Firenklerin deyimiyle) “tenorlarından” ziyade İmamoğlu/Kaftancıoğlu, Yavaş, Soyer, Karalar gibi yerel temsilcilerinin üzerinde olduğu da belirtilebilir. HDP açısından da benzer bir durumun geçerli olduğu eklenebilir.
Bununla birlikte, CHP gelecek yılların seçimsiz geçeceği ve ekonomide bozulmanın meyveyi olgunlaştırarak kucaklarına düşürmesiyle iktidarı kazanacakları varsayımıyla yol yürüyor görünüyor. Yanılıp yanılmadığımı ise herhalde, TBMM tatile çıktıktan sonra CHP-İYİP-SP ve HDP ile “BabacanP.” arasında ortak bir “enkaz kaldırma” çabası yani “rejim tadilatı” zemini üzerinde uzlaşılıp uzlaşılamadığı gösterecek. Bugün, o olası, yahut doğruysa tasarlanan, yeni inşaat için mıntıka temizliği gayretinin genelde dış politika ama özelde yakın çevre ve onun kaçınılmaz parçası olan Kürt siyasetleri üzerinde biraz duralım istedim.
Şöyle düşünelim: Herhangi bir lisenin beton zeminli bahçesinde sınıflar arası basket turnuvası finali oynanıyor olsun. İkinci çeyrek bitmiş, mesel bu ya, Ergin Ataman da gelmiş o maçı izliyormuş. Gerideki takım Ataman’a “hocam gel taktik ver” dese ve o da kabul etse, sonuç değişir mi? Bence evet. En azından fark belirgin biçimde kapanır. Pekiyi, Ataman’a okulun emektar beden eğitimi hocası “ben bu çocukları yıllardır izlerim, ben de size yanınızda durup akıl vereyim” dese, Ataman kabul eder mi? Bence etmez, etmemekle iyi de eder. Çünkü o maçı çevirecek birikim, deneyim, yürek ve vizyon Ataman’da zaten fazlasıyla var.
Emektar beden eğitiminin “bilgi” sandığı tortu ise (bu tekil örnekte) Ataman’ı ancak aşağı çeker, maçı çevirecek ivmeyi yavaşlatır. İşte demokratik muhalefetin de bugünden, sanki yarın dümene geçecekmiş gibi, yakın çevre ve ona ilintili Kürt siyasetleri konusunda, işe başlar başlamaz atacakları somut adımları biliyor, hatta bunları şimdiden alt alta yazmış olması gerekir. Belki aradaki fark, verdiğim örnekte Ataman için tribün desteği önemsiz veya ikincil önemdeyken, muhalefet için tribün desteğini de hazırlayıp, oluşturmanın başat ödevlerden olduğu. Yöntem de belli: Bir düz beyaz bir kağıt alıp, üzerine bir “çöp adam” çizip, daha sonra bunu kaslandırıp, etlendirmek.
Anımsayalım: 28 Şubat 2015’te o dönemde Başbakanlık Ofisi olan Dolmabahçe Muhasip Sarayı’nda bir açıklama yapılmıştı. O karedekilerin HDP tarafından milletvekilleri Önder ve Baluken bugün cezaevinde, Buldan ise eşbaşkan. AKP tarafından Akdoğan ve Ala o devrin, örnekse bugünün Soylu ve Çelik’i gibi, kibirli isimleriydi, şimdi ol gülcemallerin seslerini duyan, çehrelerini gören kalmadı, ama Ünlü, AKP sözcüsü oldu. Karedeki tek bürokrat o dönemin Kamu Güvenliği Müsteşarı, daha önce MİT Müsteşar Yardımcısı Dervişoğlu ise Cumhurbaşkanlığı Danışmanı ve yine İmralı’yla yeni temasları yürütenlerden olduğunu iddia edenler var. HDP yeni seri temaslarda devrede yok.
Sırrı Süreyya Önder o gün okuduğu açıklamada özetle: “Kürt meselesinin devletin dönüşümüyle ilişkili olduğunu; çözümün de çözümsüzlüğün de tüm bölgeyi etkileyen içeriği bulunduğunu; dinamik bölgesel koşulların sürece de dinamik bir yaklaşım gerektirdiğini; Öcalan’ın silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik olarak PKK’yi olağanüstü kongreye davet ettiğini” vurgulamıştı. Önder’in ayrıca paylaştığı on madde arasında ise, “kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi; demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması; bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa” bana göre esasa ilişkin olanlardı.
İçine yuvarlandığımız başkanlık rejimi dönemindeyse, Genelkurmay Başkanı bir üst rütbeye, Milli Savunma Bakanlığı’na terfi ettirildi. S-400 bataryaları alınarak, Türk Hava Kuvvetleri’nin caydırıcı gücüne dayalı ulusal hava savunma stratejisi rafa kaldırıldı. Esasen İHA’lar da, F-35 programından çıkarılmamızla, F-16’ların yerini (kağıt üzerinde) alacağa benziyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, S-400’ün savunma sistemi, F-35’in taarruz silahı olduğunun Beştepe tarafından Vahdettin Köşkü’nde düzenlenen basına kapalı basın toplantısında altını çizdiğini AA’dan öğrendik. Taarruzdan feragat mı edildi, olası bir taarruz bertaraf mı edildi, taarruz yerine savunma mı yeğlendi, algılanan tehdit nedir, savunulacak olan yer neresidir, tüm bunlara kim karar verir, bilmem bunlar yersiz sorular mıdır?
Zaten malum mahfillere çöreklenmiş malum kafaların vesveseleri de birer birer hayata geçirildi: KYB temsilcisi Ankara’dan şutlandı, KDP’ninki işlevsiz kılındı. Hakurk’a girip, kalıcı olmak, Mahmur’u boşaltmak, Şengal’i almak yeniden dolaşımda. Erbil dışlandı, Bağdat’la ilişkiler münhasıran güvenlik eksenli yeniden düzenleniyor. Akçakale’ye yığınak yapılıyor, Tel Abyad’a yerleşmek için gün sayılıyor. Suriye sınırlarımız, nedense duvar örülen o sınır hattı üzerinden değil, Bab, Afrin, İdlip cepleri elde tutularak korunuyor. Libya’da iç savaşın görünmez tarafıyız, Doğu Akdeniz’de “Rum-Yunan ikilisi” ezeli düşman; Suriye, Mısır ve İsrail başkentleriyle diplomatik ilişkimiz yok. Avrupa Birliği’ne tam üyelik adaylığımızın kurban edildiği yetmedi, Brüksel’den yaptırımlar gündemde.
Özcesi, nihayet kapı baca pencere tıkalı, silahlandık, seferberlik ve OHAL daimi kılındı, rahata erdik. Üstelik, Erdoğan’ın yukarıda değindiğim 14 Temmuz 2019 tarihli Vahdettin Köşkü açıklamalarına göre “Batı ittifakı ile kurduğumuz siyasi ve askeri paktlara rağmen, en büyük tehditleri yine onlardan gördüğümüz bir gerçektir.” Eğer, başta CHP, muhalefet bu anlatının sanallığını teşhir etmeyi tarihsel sorumluluk bilmezse, dış politika düğümlerini çözecek iradeyi de ortaya koyamayacak demektir. Yapılacak aslında basit: Sadeleşme. Hesapları teker teker kapatıp, dış politika defterini temize çekmek. Yeni hesaplar açmaktan da kaçınmak. İttifakları ayak bağı değil, laik, çoğulcu, katılımcı, parlamenter yeni cumhuriyetin dış politikasının taşıyıcı sütunları görmek. Kürt meselesini müzakere yoluyla çözmenin, yakın çevre siyasetinin en temel kolaylaştırıcısı olduğunu kavramak.
Bir de, uzattım ama maalesef eklemeden geçemeyeceğim, o uydurduğum Ergin Ataman öyküsündeki gedikli beden eğitimi hocasının bilgi sandığı tortudan kurtulmak için, şu Dışişleri Bakanlığı’nı, çekinmeden ve henüz ilk günden, kilit iç ve dış görevlerdeki isimleriyle, teşkilat şemasıyla, giriş sınavlarıyla, atama esaslarıyla hatta belki binasıyla dahi, sil baştan yeniden organize etmek gerekecek.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024