Ayhan ONGUN
Ulus devletlerin sorgulanmaya başladığı küresel dünyada, tüm dünya halklarının en temel talebi, barış içinde bir arada yaşamak.
Ülkemizde de son yıllarda gerçekleştirilmeye çalışılan çözüm süreci, bu coğrafyada yaşayan tüm insanların umutla ve sabırsızlıkla beklediği çok önemli bir süreç.
Bu sürece yönelik olarak çok farklı çevrelerden değişik eleştiriler ve hatta suçlamalar gelmeye devam ediyor.
Çözüm sürecini yürüten siyasi iradenin samimi olmadığından tutun, bunun emperyalist güçlerin senaryosu olduğuna, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olabilmek için Öcalan ve Kürtlerle yaptığı bir pazarlığın sonucu yapılmak istendiğine kadar bir dolu komplo teorisi ileri sürüldü, sürülmeye de devam ediyor.
İktidarın çözüm sürecinde ne denli samimi olduğuna, attığı adımlar ve yaptığı icraatlarla ancak karar verebiliriz.
Ancak atılan her adımın karşısına çıkarak, her yapılmak istenen yasal düzenlemede bir art niyet arayarak, geniş halk kitlelerini barışa giden çözüm sürecinin karşısında saf tutmaya çabalamak, doğrudan barışa ve demokratik çözüm arayışlarına karşı olmak anlamına gelmez mi?
AK Partiye ve Erdoğan’a karşı olmak adına barış sürecini baltalamaya ve buradan yola çıkarak yeniden toplumu korkularıyla yönetmeye çalışmak; hangi yurtseverlik, hangi milliyetçilik duygularıyla ifade edilebilir?
“Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen Atatürk’ün barışı öne çıkaran sosyal politikalarına rağmen; hala sürecin muhataplarını gerekçe göstererek çözüm sürecine ayak direyenlerin Atatürkçülüğüne nasıl inanırsınız!
Tıpkı Nazım Hikmetin yaşamı boyunca inatla ve canı pahasına savunduğu işçi sınıfı ideolojisine sövenlerin, bugün onu anma günlerinde Nazım Hikmet’in şiirlerini okuyarak gösterdikleri iki yüzlülük gibi.
Tıpkı, uzunca bir zamandır, şehit cenazesi gelmiyor ve terör olayları yaşanmıyor olmasından rahatsız olan mahcup “ulusolcular” gibi.
Bazan düşünüyorum da, barışın sağlanabilmesi için yola çıkılan çözüm sürecinde Abdullah Öcalan’la değil de Obama’yla mı görüşülmeliydi?
HDP heyetinin yaptığı son görüşmede Öcalan’ın “ çözüm sürecine” ilişkin söylediği olumlu görüşler yine rahatsız etti bu malum çevreleri.
Çünkü onlar; AK Parti iktidarının gitmesi için ülkenin batmasına bile razı olabilecek, sağlıklı düşünme yetisini kaybetmiş, kimileri burnunun ucunu bile göremeyen aymazlar, kimileri de sözüm ona kendilerine devrimci diyen devirmeciler.
Doğrudan darbe ve askeri vesayet çağrıları yapmaya utanan bu mahcup “solkurtlar”,tüm muhalefet stratejilerini AK Parti karşıtlığı muhalefete göre planlamışlar.
Onlar; ne gelişen, değişen ve bir o kadar çelişen dünyada bilginin demokratikleşmesinin farkındalar, ne de “ulus devletin var olmak için nasıl yavaş yavaş yok olmaya razı olduğunun “ farkındalar.
Onlar; haklı kalabilmenin, haklı olmaktan çok daha önemli olduğunu da fark edemezler.
Onlar, kendilerine de zarar veren şişik egolarına yenik düşmüş, kendilerini ülkenin, devletin, cumhuriyetin ve bu ülkede var olan tüm değerlerin sahibi zanneden itihatçı, kibirli modernistler; hala tüm insanlarla eşit yurttaşlık temelinde bir vatandaşlığı içlerine sindiremediler.
Geçmişte sahip oldukları statülerinin geri geleceği günlerin hayali ve kendileriyle eşit haklara sahip duruma gelen o “cahil, görgüsüz halkla” bir arada, onlarla eşit koşullarda yaşıyor olmanın hırsı ve kiniyle psikolojileri bozulanlar, elbette çözüm sürecinden rahatsız olurlar.
Eğer kendileri Öcalan la görüşseler öyle sanıyorum yalvar yakar” ne olursunuz, silahları bırakmayın, Erdoğan’a kanıp barış falan yapmayın” demekten bile utanmazlar.
Tıpkı Özal döneminde yine barış görüşmeleri yapıldığı sırada; kimi yüksek rütbeli askerlerin “hiç değilse 500 PKK lı ülke içinde kalsın, ilerde lazım olabilir.” Dediği gibi.
Demokratik bir ülkede bu kadar çok yıpranan bir iktidarın değişmesi, siyasetin doğası gereğidir ve bence de doğru olan budur.
Ancak alternatifini oluşturmadan “bu hükümet gitsin” demek, ülkede kaos ve istikrarsızlık ortamından rant sağlayanların işine gelir.
Kaldı ki, kendi siyasi ikballeri uğruna barışa ve çözüm sürecine karşı olanların iktidar olması, “eğer bu iktidar ülke için tehlikeyse”, çok daha tehlikeli bir durumdur.
Gerçek anlamda ülkesini ve halkını seven, demokrasiye inanan herkesin; barışı isteyen, bireyi öne çıkaran, insan hak ve özgürlüklerini savunan, özel yaşama müdahale etmeyen, eşit yurttaşlık temelinde tüm insanların barış içinde, bir arada yaşamaları için gerekli anayasal güvenceleri sağlayan bir iktidardan yana olmaları gerekir.
Barışa ve çözüm sürecine karşı olanların, bu halkta karşılığı olmadığı gibi iktidar olma hakkı ve imkanı da yoktur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020