Ayhan ONGUN

AFFET BİZİ ÇOCUK!
26.07.2017
1141

 Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik dava İstanbul Adalet Sarayında başladı.

12.si tutuklu 19 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında sanıklar savunmalarını yapmaya başladılar.

Yargılanan kişilere yöneltilen suçlamalar, bu konudaki toplumsal tepki, tam da basın emekçileri gününe denk gelen duruşmada yaşananlara ilişkin çok şey yazıldı, söylendi.

Hazırlanan iddianameyle ilgili hukuksal olarak da, insani duyarlılıklar açısından da kamu vicdanının rahatsız olduğu bir gerçek.

Hele de iddianamede bir suçlama var ki, anlayan beri gelsin. “FETÖ örgütü üyesi gibi davranmak.”

Daha da ilginç olanı, burada yargılananların kimileri aynı anda başka örgütlerle de ilişkilendirilerek suçlanıyorlar.

İçlerinde FETÖ’yle mücadele eden, bu konuda kitaplar yazan kişilerin bulunması da işin daha traji-komik bir yanı.

Bu noktada, yargılananların bir bölümünün niye tutuklu olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Bunların hepsi toplumda tanınan, bilinen, adresleri belli insanlar.

Üstelik dışarıda kalmaları halinde delilleri yok etme, karartma gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi, bazıları daha önce de tutuklanıp bırakıldıklarından kaçma riski de yok.

O zaman niye tutuklu yargılama?

Onları özgürlüklerinden mahrum bırakarak cezalandırıyorsunuz da, ailelerinin günahı ne?

Onları niye sevdiklerinden ayrı bırakıyorsunuz?

9 yaşındaki Erdem’in duruşma salonunda babasına bir kez olsun sarılmasını engellemek hangi vicdana sığar.

Üstelik de bu olaylar, tüm dünyanın, basının önünde oluyor, sonra da Avrupa’ya kendimizi anlatabilmek için kırk takla atıyoruz.

Yargılama sonucunda adaletin yerine geleceğine inanmak istiyorum.

Ancak Kadri Gürsel özgür kaldıktan sonra kısa zamanda yaşadıklarını unutabilir, yaşamına ve mücadelesine devam eder de, Erdem çocuğun ruhunda açılan yara öyle kolay kapanır mı sanıyorsunuz.

Yarın büyüdüğünde nasıl anlatacak bu güzel çocuk yaşadıklarını, gece yatmadan önce gizlice yorganı başına çekip ağladığı günleri, duruşma günü babasına uzaktan bakıp, sarılamadığını.

Ahmet Şık’ın varlığıyla gurur duyduğu kızı Mina, 17 yaşın kırılganlığıyla geleceğe nasıl umutla baksın? Nasıl güvensin hukuka, adalete?

Hangi yasa maddesi, hangi anayasa bir küçük çocuğun; bir yıla yakın zamandır göremediği babasına sarılmasına engel olabilir?

Affet bizi çocuk!

Sana, basın özgürlüğünün, adil yargılamanın yapıldığı, tüm insanların eşit yurttaşlık temelinde, barış içinde, birlikte yaşadığı bir ülke bırakamadık……

Affet bizi Mina!

Babana özgürce, korkusuzca yazabileceği bir ortam yaratamadık…..

Basın içerisinde yazdıklarının dışında suç teşkil edecek bir eylem ya da faaliyeti olan varsa, elbette yasalar önünde bunun hesabı sorulmalı, adil bir yargılama sonunda suçu kanıtlanırsa cezasını da çekmeli.

Ama “adeta suç örgütü gibi” türünden suçlamalar ve somut kanıtlarla hazırlanmamış, her türlü yoruma açık iddianamelerle insanların telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere uğratılmasına neden olacak bu tür yargılamaları dünyaya kabul ettirmek mümkün değil.

Kaldı ki, bırakın dünyayı, kendi çocuklarımıza bile anlatamayız.

Ne olurdu, o güleç yüzlü çocuk; aylar sonra gördüğü babasına duruşma salonunda bir kez olsun hasretle sarılıverseydi?

Haydi asker görevini yaptığını sanarak bu kucaklaşmaya engel oldu diyelim, salonda bulunan savcının, hakimin hiç mi vicdanı sızlamadı?

Affet bizi çocuk!

Bizde darbe elebaşları karakollardan, gözaltılardan ellerini kollarını sallayarak çıkıp giderler.

Darbecilere el vermiş, yol vermiş siyasiler hala bizi temsil etmeye devam ederler.

Ama senin baban tutukludur.

Affet bizi çocuk!

Şimdi sen yaşıtlarınla oynayacak, ailenle tatil yapıyor olacakken, uzaktan da olsa bir kez babamı görebilir miyim diye adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında kahroluyorsun.

Affet bizi çocuk!

Sana özgürlük, sana demokrasi, sana barış borcumuz var.

Gün gelir bir gün öderiz belki!........

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar