Banu Güven
Kısa Dalga’daki ilk yazımın konusunu seçerken, “Memleketin en can alıcı, herkesi ilgilendiren, sadece bugünü değil, geleceğimizi de belirleyen meselesi nedir” diye düşündüm durdum. Tarikatlarla, cemaatlerle el ele vererek kurulan AKP iktidarının, dindar nesil yetiştirmek için, özellikle de kız çocukları ve kadınlar üzerinden yürüttüğü toplum mühendisliği süregelen bir konu olsa da, güncelliği nedeniyle de, diğer meseleleri geride bıraktı. Kızıl Goncalar dizisinin daha ilk haftadan ratinglerinde ilk üçe girmesi tesadüf değil.Dizinin iki bölümünü de bir oturuşta izledim. Türkiye’nin ideolojik fay hattının üzerine kurulmuş bir senaryo çıktı karşıma. Kolu devletin hemen her kademesine uzanan tarikat / cemaat dünyasının karşısında, Kemalist mesajların özellikle doğrudan ve öğretici bir üslupla verilmesi, bana bilinçli bir tercih gibi geldi. Kemalist ailenin tek liberal ferdinin gördüğü muamele, karikatürize edilmiş hissi yarattı. Zaman zaman kulağa zorlama gelen diyaloglar da vardı, ama bu da bilinçli bir tercih gibi geldi bana. Diziyi benzerlerinden ayıran en önemli taraf ise, bizi, dışarıdan görmesi mümkün olmayan bir hayatın içine sokması. Dizideki tarikat ve senaryo kurmaca olsa da, gördüklerimizdeki gerçeklik payı çok büyük.
Açılsın istenmeyen “Kızıl Goncalar”
Kızıl Goncalar’ın ilk iki bölümünü izlerken, 15 Aralık 2022’de telefonda uzun uzun konuştuğum bir genç kadının hayat hikayesini izler gibi oldum. Burada Ayşe olarak anacağım bu genç kadın, İsmailağa Cemaati müridi bir ailede doğmuştu. Kızıl Goncalar’da gördüğünüz, sırada oturan ama ayakları yere değmeyen kız çocukları var ya… Onlardan biriydi Ayşe de; Cemaatin Kur’an kursuna 4 yaşında başlamıştı. Cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun, (İsmailağa Cemaati’nin tabiriyle “Efendi Hazretleri’nin) evinde, kızları eğitmekle görevli beş kadından birinin “medresesinde”, yasa dışı bir Kur’an kursunda “okudu”. Çarşafa girdiğinde 10 yaşındaydı. Dizide, anne-babasıyla İstanbul’a gelen çarşaflı Zeynep, başörtülü ve okul formalı İmam Hatip öğrencilerine imrenerek bakıyordu ya… Ayşe de aynı duyguyu küçüklüğünden itibaren yaşamıştı. Okul özlemini bana, “Bazen ekmek almaya gittiğimizde okul çıkışına denk gelirdik. Çocukların ellerinde büyük çantalar olurdu. Resim dosyaları olurdu. Onlara bakıp, ağlardım” diye anlatmıştı.
Yine dizideki Zeynep gibi, Ayşe de kendi çabasıyla okudu. Okuma yazmayı kendisi öğrendi, Halk Eğitim sınavına girip, ikinci kademe okuma-yazma belgesini aldığında 14 yaşındaydı. Ortaokulu açıktan okudu ve iki yılda bitirdi. Ama Necip Fazıl Kısakürek dışında kitap okumaları yasaktı. Hafızlık ve Arapça eğitimini 19 yaşında bitirdi, Arnavutköy’de cemaate bağlı bir vakfın Kur’an kursunda öğretmen oldu. Altmış kız çocuğu ve 5 öğretmen dersleri 3+1 bir evde yapıyorlardı. Ama uzun sürmedi. Yirmi yaşına geldiğinde, şiddet gördüğü için evden ayrıldı. “Psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet gördüm. Kurstan ceza aldığımda döverdi annem. En son bir tartışmada eline oklava alıp, başıma vurmaya başladı. O gece eve polis geldi. Annemi şikayet edecektim, ama edemedim. Onlar da peşine düşmediler. Ama ben bu olaydan sonra evden çıktım gittim.”
Yirmi yaşında ilk kez yalnız başına sokağa adımını attı. Yirmi yaşına kadar hiçbir erkekle arasında olağan bir diyalog geçmedi. Spotify’da eşleştiği bir gencin üzerinden, kendisiyle benzer durumlarda “Yalnız Yürümeyeceksin” ile tanıştı, birkaç hafta sonra temas kurdu. İlerleyen süreçte Mor Çatı’nın aracılığıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadın Dayanışma Evi’ne yerleşti. Üniversite sınavına girdi, iki yıllık bir önlisans programını kazandı: “22 yaşındayım, üniversiteye yeni gidiyorum. Onarılamayan bir şeyler var. Treni kaçırmış gibi hissediyorum kendimi. Daha iyileşmedim. İlaç tedavisi görüyorum. Yeni arkadaş edinmekte zorlanıyorum. Üniversitede iyi anlaştığım bir arkadaşım var, ama ona hikayemi anlatamadım. Geçmişimden herkese bahsedemiyorum çünkü.”
Ayşe ile konuşmamızda, cemaat yurdundaki baskıya dayanamayıp intihar eden Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’yı da anmıştık. Ayşe de bazen kendini öldürmek istediğini söylemişti, ama bu duyguyu yaşarken yalnız değildi. “Çevremde birçok intihara meyilli kadın vardı. Bir arkadaşım Kur’an kursunu bıraktı, çarşafını çıkardı, üç yıl sonra hayatına son verdi. Kardeşinden ve babasından şiddet görüyordu. Tek arkadaşı bendim. Çarşafını çıkaran bir arkadaşı daha babası reddetti, o da ölmek istiyordu. “Hafızlık yapsın” diye öldüresiye dövülen bir arkadaş da kendine zarar veriyordu. Kurstan balkondan atlayıp kaçmak isteyen kızlar da vardı. Çarşafı çıkarmak isteyenler vardı. Bir arkadaş YouTube izlemiş. ‘YouTube beni günaha sokuyor, cehenneme gideceğim’ diye ağlıyordu. Bana ‘Ben daha fazla günah işlemeden ölmek istiyorum’ demişti.
Polis göz yumdu
Cemaatin polisle de ilişkisi vardı. Şikayet edildiğinde, göstermelik olarak, ‘Hangi kurs, hangi adres’ diye sorarlardı, ama baskın falan olmazdı.” Ayşe, özgürlüğüne kavuştuktan sonra, Kur’an kursundan ayrılan iki “talebesine” yardımcı oldu.
Evlilik meselesi
Ayşe ile tam da Hiranur Vakfı’ndaki çocuk gelin skandalının ardından konuşmuştuk. Ayşe cemaatte 16 yaşındaki bir kızın, 18 yaşındaki bir çocukla evlendirildiğine tanık olmuştu. Ayşe’nin aktardığına göre, cemaat, yetiştirdiği kızları daha küçük yaşta evlendirmek yerine, hizmete zorluyordu. Bazen kadın ve erkek hafızlar eşleştiriliyordu.
Kızlara okumak yasak
Kızıl Goncalar’ın karakterleri kurmaca olsa da, kadınların cemaat içinde karşı karşıya kaldıkları durum gerçek. Kendine “camia” diyen, tüzel kişilik olarak da bir derneği olan İsmailağa Cemaati de, dikkatlerin üzerine çekilmesinden endişe etmiş olacak ki, “Kızıl Goncalar dizisi son bulmalı!” dediği malum açıklama yayınladı. Öyle ya, kız çocuklarının asla okula gönderilmemesi gerektiğini söyleyen bizzat kendi merhum “Efendi Hazretleri”, yani Mahmut Ustaosmanoğlu’ydu. Ustaosmanoğlu’nun 31 Aralık 1996’da, Ahmet Yesevi Külliyesi’nde yaptığı konuşmadan ilgili bölüm: “Kızlar katiyen orta, lise, üniversiteye gitmez cemaatimizde. Avanaklık etmeyin. 224 bin peygambere gidip danışsanız, 104 kitabe arasanız, bunun fetvası yoktur. Siz melek gibi, nur gibi çocuklarınızı, kızlarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz? Bunu burada duymuş olun tekrar… Kızlarımızın tek gideceği yer, kız medreseleri vardır, oraya gidecekler. Kız med-re-se-si. Dikkat edin. Hocaları hanım, müdireleri hanım, arkadaşları hanım. Hiç erkekle işleri yoktur.”
Bu anlayışın sahibi Ustaosmanoğlu, yaklaşık bir buçuk yıl önce öldü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olan Erdoğan, onun tabutunu omzunda taşıdı. Ayşe ve nicelerini okula göndermeyen anlayış, o gün bir bakıma iktidar tarafından omuzlarda taşınmış oldu. Dahası da var. Erdoğan, seçime bir gün kala, Ayasofya’da akşam namazı kılmadan önce, Ustaosmanoğlu’ndan sonra cemaatin başına geçen Hasan Kılıç’ı Fatih’teki İsmailağa Camii’nde ziyaret etmişti.
İdeolojik örtüşme
Erdoğan, 2012 yılının şubat ayında katıldığı AKP Gençlik Kolları Kongresi’nde, “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” demişti. Bu cümle, Necip Fazıl Kısakürek’ten alıntıydı. İsmailağa Cemaati’nin kadınları duvarların ve çarşafın ardına hapseden düzeni de, her ne kadar kendi kızlarını üniversiteye göndermiş olsa da, Erdoğan’ın ideolojisine uygun ve hayaline hizmet eden bir düzen.
AKP’nin Kadın ve Demokrasi Vakfı KADEM de, kız çocuklarını okula göndermeyen cemaatlerle mücadele etmek yerine, dizinin “Türk toplumunun milli ve manevi değerlerini yıpratmaya çalıştığını” iddia etti. Hedefindeki gençlik tarifini açıkça dile getiren bir iktidar varken, KADEM’in, bir diziyi toplum mühendisliğiyle suçlaması, garip bir çelişkiydi.
Anayasal hak ve ödev
Anayasa’nın “Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi”ni düzenleyen 42. maddesi, “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” diye başlar, “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur” diye devam eder. İktidar ve organları, diziyi yayınlayan FOX TV’ye cezalar yağdırmak, set olarak kullanılan mekanlardaki çekim izinlerini iptal etmek yerine, Anayasa’nın öngördüğü eğitim hakkını güvence altına almak zorundadır. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi kararlarını saymayan, üstelik siyasi İslamcı olan bir iktidardan bunu beklemek saflık olur.
Hal böyleyken, herkesin aklında RTÜK’ün acilen 9 milyon TL ve yayın durdurma cezası kestiği Kızıl Goncalar’ın yayından kaldırılıp kaldırılmayacağı sorusu var. Ben şahsen 8 Ocak’ta yayınlanması öngörülen 3. bölümü iple çekiyorum. Hem Fox TV’nin, hem de dizinin yapımcısı Gold Film’in bu cezalara direnmesi ve karşı dava açması, izleyiciye “Bu yoldan dönmeyeceğiz” mesajıyla birlikte ümit veriyor. Bugünün imkanlarıyla her türlü engele rağmen bu dizinin çekimine devam edilebileceğine de inanıyorum. İhtiyacımız olan, kanıksanmış bir Anayasal suçun son bulması için ses yükseltmek. Sesimizi yükseltelim ki, hapsedildikleri dört duvarı ve çarşafları yırtmak isteyen kız çocukları ve kadınlar cesaret bulsun. Sesimizi yükseltelim ki, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İsmailağa Cemaati’nden ziyaretçileri makamında ağırlayamasın, cemaati okullara sokamasın.
Meydan tamamen İslami dogmalara saplanmış erkeklere kalmasın!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
29.03.2024
8.02.2024
29.01.2024
18.01.2024
9.01.2024
9.08.2021
2.08.2021
5.07.2021
10.05.2021