Bayram ZİLAN

OYUM EKMEL BEYE, ÇÜNKÜ…
16.07.2014
3289

 Tarafıma özel olarak tahsis edilmiş olan ve nerdeyse 100 yıldır kullanmış olduğum ‘eşitliğimi’ başkasıyla paylaşmak istemiyorum. Kimseyle ‘eşitlikte eşitlenmek’ istemiyorum. Benim eşitliğim bana yeter. Başkasıyla neden eşit olayım?

Cumhuriyetin makbul vatandaşı olma keyfi’ni neden başkasına kaptırayım?

Ayrıcalıklarımı neden başkasıyla bölüşeyim?

Ter kokan, üstü başı kirli, et yiyemediği için boyu kısa kalmış, günde 3 öğün makarna yiyerek büyümüş, cahil, hayatında bir kez olsun operaya gitmemiş Anadolu çocuklarıyla, benim eğitimli, kolejde tahsil görmüş, McDonalds’lardan, AVM’lerden, Rezidanslardan çıkmayan, elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyen Nişantaşılı çocuklarım neden aynı ortamı paylaşsın?

Bugüne kadar hizmetimizde olmuş “kamusal alan”ı, türban takan, İrancı, dinci, gerici kadınlarla neden paylaşalım? Siz, size ait bir “alan”ı başkasının hizmetine açar mısınız?

Düne kadar türbanlı kadınlar evlerimizde temizlikçilik yapıyordu. Gündelikçi Fatma bacı, Kapıcı Ahmet efendi, Kürt Mehmet şimdi ne oldu da sinemada, sanatta, devlet dairelerinde, gazetelerde, televizyonlarda, oturduğumuz, kalktığımız, kafamızı çevirdiğimiz her yerde?

Onları, yaşadığımız, nefes aldığımız her yerde görmek ve onlarla aynı ortamda bulunmak zorunda mıyız?

Atatürk bu Cumhuriyeti bizim için, modern, laik, çağdaş ve ilerici insanlar için kurmadı mı? Öyleyse “egemenlik” denilen şey cahil bir milletin nasıl olabilir?

Ekmel Beye oy vermeyelim de ne yapayım? Egemenliğimizi “onlara” mı teslim edelim?

Bizim istemediğimiz, sevmediğimiz ve benimsemediğimiz kararların, “bize rağmen” alınmasının nesi demokrasi? Bizim onayımız ve dahlimiz olmadan barış, demokrasi ve özgürlük mü olur? Devrim mi gerçekleşir? Sözgelimi “Çözüm Süreci” denilen saçmalığı icra ederken bizim onayımızı mı aldınız?

İslamcılar-dinciler ne anlar müzakereden, barıştan. Kaç aydınınız, entelektüeliniz var? Neyinize güveniyorsunuz? Biz olmadan bir hiçsiniz. Sizin için doğru olan ve fayda getiren şeyleri, yine ancak biz bilir, biz yaparız. Siz, sizin için neyin iyi, neyin kötü olduğunu nerden bileceksiniz?

Bizim hakkımızı, hukukumuzu ve ayrıcalıklarımızı koruyup kollayan, sigortamız ve garantörümüz olan kurumları değiştirip dönüştürdünüz. Gittiğimiz hiçbir kurumda hiçbir ayrıcalığa sahip değiliz. Besin kaynaklarımızı kuruttunuz.! Allah’tan reva mı bu yaptığınız?

Size haddinizi bildiren göz bebeğimizi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi darmadağın ettiniz.

Size durmanız gereken noktayı gösteren ve dışına çıkmamanız için kırmızı çizgiler çizen bütün laik ve ilerici yargıçların görev yerlerinizi değiştirdiniz.

367’ler, e-muhtıralar, bildiriler, rot-balansçı tanklar, gerektiğinde sesimiz olup yumruğunu masaya vuran TÜSİAD gibi sermayedarlar, sizin gibi haddini aşanlara pijamalarıyla had bildiren medya patronları, TSK, Yargı, Medya, Sermaye, Üniversiteler, YÖK, HSYK, Danıştay.. Ne kadar “emniyet sübabımız” varsa hepsinin üstünlüğünü ve kutsiyetini yerle bir ettiniz. Statükonun mütemmim cüzleri olan bu kurumlar sizin döneminizde işlevsizleşti.

Yetmedi, şimdi de “Çankaya’mız”a göz diktiniz.

Elimizde kalan bu makamı da size mi kaptıralım?

Bize ait, bize tahsis edilmiş ne varsa elimizden alıp göbeğini kaşıyan, kısa boylu cahillerin hizmetine açmanıza seyirci mi kalalım?

Söyler misiniz? Çankaya da elinize geçince, bizim istemediğimiz ve onay vermediğimiz yasaları kim veto edecek, sistem aleyhimize işlerse hangi güç sistemi kilitleyecek?

Halkı, “Cumhurbaşkanlığı makamı olmadan” kim, nasıl kontrol altında tutacak?

90 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk diye tanımlıyoruz. Şimdi eğer Ekmel Beye oy vermezsek, birileri çıkıp, ilk üç maddesine dokunanı çarpan kutsal kırmızı kitabımızı değiştirecek. Kürdü, Lazı, Çerkesi, Gürcüyü, Ermeniyi tanımak, onları kimliğiyle kabul etmek zorunda kalacağız. Buna neden izin verelim ki?

Kürdü Türkle, türbanlıyı başı açıkla, Alevi’yi Sünni’yle, fakiri zenginle, proleteri patronla, Bağlar’ı Nişantaşı’yla, Yüksekova’yı Cihangir’le, Hakkâri’yi İzmir’le eşitlediniz. Türkiye’nin müesses sosyolojisiyle, kurulu düzeniyle oynadınız. Sınıfsal, ırksal, dinsel üstünlükler ve ayrıcalıkları sıfırladınız.

Bunu yaparken hep bizden aldınız onlara verdiniz.

“Laiklik ve Türklük üzerine kurulmuş Kemalistlerin Cumhuriyeti”ni alıp “herkesin Cumhuriyeti” yaptınız.

Sarayı tebaaya açtınız. Aristokrat sınıfı ile avam tabakasını bir tuttunuz. Sessiz ve tarafsız kalmanız gereken yerlerde boyunuzu aştınız, “One Minute” dediniz. Otoriteye, müesses nizama karşı geldiniz. “Skyet-Picot”u takmadınız. Size biçilen rolü reddettiniz. ABD’nin ve küresel güçlerin ameliyat masasındaki hasta Ortadoğu’dan yana olup, “ebedi doktor”a yüz çevirdiniz. Batı’nın Sosyoloji, Psikoloji, Fen Bilimleri ve Savaş Teknolojileri laboratuarlarının vazgeçilmez denekleri olan Müslümanların uyanmasına aracılık ettiniz, onları cesaretlendirdiniz.

Ez cümle,Mavi Jeans gibi “çok oldunuz”

İşte bütün bu sebeplerden dolayı benim oyum Ekmel Beye.

Ama siz yine de oyunuzu verirken düşünün…

Twitter: @bayramzilan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Rahmi yılmaz

    Rahmi yılmaz

    1.05.2013 13:36

    Ayhan ongun düşüncelerini paylaşıyor başarılar diliyorum

Yazarlar