Celal BAŞLANGIÇ
CELAL BAŞLANGIÇ / DİYARBAKIR -Havanın kararmasıyla birlikte kentten el ayak hızla çekiliyor.
Eğer yedi saatlik "halkın kenti terketme molası"nı saymazsak; Diyarbakır'ın kalbi Sur İlçesi'nde, 21. gününe giren sokağa çıkma yasağı, suya atılan bir taş gibi, merkezden çevreye doğru halka halka yayılıyor.
Kepenkler iniyor, yollar boşalıyor, kaldırımlar ıssızlaşıyor.
Rekor süreye ulaşan sokağa çıkma yasağı, "bayrak yarışı" gibi bir kentten diğerine geçiyor...
Dokuz günle ilk kez Cizre'de kırılmıştı Cumhuriyet tarihinin en uzun sokağa çıkma yasağı rekoru. Bugün 21 günle Diyarbakır'ın merkez ilçesi Sur'a geçmiş durumda.
Kentin merkezinden gelen mermi sesleri, çatışmaların kesintisiz sürdüğünün belirtisi.
Diyarbakırlıların gözü, kulağı, yüreği, aklı Sur'da.
"Bu ne sesi?" diye soran çocuklarını "Havai fişeği yavrum" diye kandırmaya çalışıyor anneleri.
"Hayır" diyorlar, bilmiş bilmiş, "Top atıyorlar, top."
Özellikle 1990'lı yıllarda; köylerini basan askerlere, taranan, yakılan evlere, patlayan top mermilerine, hayvanlarına sıkılan kurşunlara, büyüklerinin katledilmesine tanık olmuştu kırsal kesimin çocukları. Son beş aydır Diyarbakır'dan Nusaybin'e, Silvan'dan Hani'ye, Lice'den Cizre'ye, Silopi'den Şırnak'a, Varto'dan Yüksekova'ya uzanan bir coğrafyada artık kentlerde yaşayan çocukların da hafızalarına kazınıyor bu sesler, bu görüntüler.
Diyarbakır'da hele son aylarda; kırgınlığı, umutsuzluğu, karamsarlığı, acıyı, kızgınlığı, yalnız bırakılmışlığı yaşayan insanlar artık bu duygu dünyasının çok ötesine geçip başka bir direngenliğin boyutuna varmışlar.
Bugüne dek PKK'nin uyguladığı politikaları eleştiren, "orta sınıf, meslek sahibi, ılımlı" insanlar bile son yaşanan süreçle birlikte "hendek bahaneymiş" noktasına gelmişler.
İçlerinden biri "Bu savaşta taraf olmaktan kaçınan bizleri bile zorla bu savaşın içine ittiler" diyor.
Yıllardır bölgede ayakta kalmayı başarmış az sayıda sosyaldemokrattan biri olan, saygın bir sivil toplum aktivistinin de görüşü de farklı değildi:
"Hendek kazıyor diye PKK'ye kızıyordum. Ama artık kızmıyorum. Bu günleri de arayacağız."
Görünen o ki, devleti yönetenlerin "Kürtleri salam gibi dilim dilim bölme" politikası ilk başlarda kısa bir süreliğine, görünürde sonuç verse bile, şu anda bu planı uygulayanların aleyhine dönmeye başlamış.
Hele iktidar sahiplerinin "hendekleri başlarına yıkacağız", "sokak sokak, ev ev süpüreceğiz" sözlerini giderek daha fazla üzerlerine almaya başlamışlar.
İktidarın Kürt Siyasi Hareketi'nden uzaklaştırmaya, hatta kendi yanına çekmeye çalıştığı orta ve üst gelir grubundaki Diyarbakırlıların çoğu artık daha net, daha kızgın dile getiriyor duygularını:
"Ana dilimizden mi vazgeçeceğiz, kendi kendimizi yönetmekten mi?"
"Kürtlerin taleplerinden geri düşmeleri, artık Kürt hareketini de aşan bir durum..."
Bölgede Kürtlerin saygın din adamlarından biri, Diyanet İşleri'nin ve bazı tarikatların adını da vererek ilginç bir saptama yapıyor:
"Kürtlerin sesini duymayan Türk-Sunni cephesidir."
Görünen o ki, dini motivasyonu yüksek bir iktidarın Kürtlere dönük "yeni politikaları", bölgedeki dindar kesimi de ciddi biçimde yaralamış. Konuşmalarından anlaşılan şu; son günlerde yaşananlar "Önce Müslümanım, sonra Kürdüm" diyenlerde iktidara karşı azımsanmayacak bir kırılmaya yol açmış.
Türkiye'nin batısında yaşayanların çoğu hala sorunun hendek ve barikat boyutuna takılıp kalmışken; Kürtler, hayatlarında oluşan, bir arada yaşama duygularını zedeleyen daha derin hendeklerin, barış umutlarının önüne dikilen aşılması güç barikatların yükünü taşıyorlar.
BERİTAN'IN KATILAMADIĞI RÖPORTAJ ATÖLYESİ
Türkiye'nin batısındakilerin büyük bölümü ya yaşanılanların ne olduğunu tam bilememenin ya da yanlış bilmenin getirdiği büyük bir karamsarlık uçurumuna düşmüş durumda.
İktidarın oluşturduğu dev propaganda mekanizmasının çarkları, bölgede yaşanan gerçekleri gizleme, hatta tersyüz etme üzerine kurulmuş.
Yandaş merkez medya ve sindirilmiş merkez medya üzerinden, psikolojik savaşın resmi propaganda aygıtları bütün ülkeye "hendeklerin, barikatların arkasındaki teröristlerin"öldürdüğü yaşlıların, çocukların,hatta anne karnındaki bebeklerin haberini servis ediyor.
Türkiye'nin batısında yaşayanların büyük bölümü de beslendikleri bu kaynaklardan aldıkları haberlerle kızgınlığa, yılgınlığa, umutsuzluğa düşüyor.
Ancak başta "özgür basın" olmak üzere bölgede güçlü, ancak Türkiye geneline o kadar yaygın olmayan kanallardan beslenen insanlar ise yaşanılan durumun kendilerine sunulanın tam tersi olduğunu biliyorlar. Yani Türkiye'nin batısında yaşayanların bildiklerini sandıkları "gerçeklerle", bölgede yaşayanların bildikleri gerçekler arasına bile büyük hendekler kazılıyor, barikatlar dikiliyor.
Böyle bir tablo karşısında da gerçekleri yazan gazeteciler, dergiciler, ajans muhabirleri kaçınılmaz olarak halkın gerçekleri bilmesinden rahatsız olan iktidarın hedefi haline geliyor.
İşte bu iktidar anlayışının son "hedef"lerinden biri de biri de JİNHA'nın genç Diyarbakır muhabiri Beritan Canözer'di.
Eğer haber peşinde koşarken gözaltına alınıp tutuklanmasaydı İstanbul'daki Röportaj Atölyesi'nin çalışmalarına katılacaktı Beritan.
Gazetecilik Geliştirme Derneği tarafından düzenlenen ve Umut Vakfı ile Conrad Adenauer Stiftung Derneği'nin desteklediği genç gazetecilerle gazeteci adaylarına dönük atölye üçüncü buluşmasını gerçekleştiriyordu İstanbul'da. Aslında bu buluşmaların son durağı olarak Diyarbakır kenti seçilmişti.
Çanakkaleli, Antalyalı, Diyarbakırlı katılımcılar ilk buluşmalarını Çanakkale'de, ikincisini de Antalya'da gerçekleştirdiler. Ancak çatışmalı süreç nedeniyle üçüncü buluşma Diyarbakır yerine İstanbul'a alınmıştı. İlk iki atölye çalışmasına katılan Beritan'ın da uçak biletleri alınmış, oteldeki rezervasyonu yapılmıştı.
Ancak atölye çalışmalarına iki gün kala Diyarbakır'daki olayları izlerken, "makul şüpheli" olarak gözaltına alındı Beritan. Nedense, özel harekatçılar "heyacanlı" bulmuştu Beritan'ı. Nereden bilsinler gazeteciliğin mayasında heyecan olduğunu...
Bölgede pek çok muhalif gazeteciye yapıldığı gibi gözaltındayken sosyal medya hesaplarına girilmiş Beritan'ın. Sonunda, gözaltına alınma nedeni olan "heyacan"dan değil, hesaplarındaki paylaşımlarından dolayı "terör örgütü propagandası"ndan tutuklandı.
O yüzden Röportaj Atölyesi'nin katılımcıları çalışma alanı olarak seçilen Beyoğlu gezisine Beritan'sız çıktı. Gezinin mesleki açıdan önemli noktalarından biri de Namık Kemal'in İbret Gazetesi'ni yayınladığı, tutuklanıp sürgüne gönderildiği yer olan İstiklal'deki Hacopulo Pasajı'ydı.
Pasajın hemen karşısındaki Galatasaray Meydanı'nda Türkiye Gazeteciler Sendikası, cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle "Basın Öne Eğilmesin" eylemi düzenliyordu o saatlerde.
Can Dündar, Erdem Gül gibi, Hidayet Karaca, Mehmet Baransu gibi cezaevine "şimdilik" son düşen gazeteci Beritan'ın da tutuklanması protesto ediliyordu. Bu sırada eyleme katılanlar da cezaevindeki gazeteci sayısının 32 mi olduğunu, yoksa 34'e mi çıktığını tartışıyorlardı.
Anlaşılan günümüzde "başını öne eğmeyen" Kürtlerin payına; tanktan, toptan, mermiden, alevden ve ölümden bir "süpürge"; "öne eğilmeyen basın"a da Silivri'den Van'a kadar uzanan bir coğrafyada, gazeteci başına üç metrekarelik bir hücre düşmüştü!
CELAL BAŞLANGIÇ / HABERDAR
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021