Celal BAŞLANGIÇ
Şu koronavirüs sayesinde beş koyun güdemeyen muhalefetten, beş maske dağıtamayan iktidar aşamasına geçtik.
Ağzını doldura doldura söylerdi AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu muhalefet o kadar beceriksiz ki beş koyun versen güdemezler” diye…
Ancak önemli büyük kentleri kazanan CHP’li belediye başkanları koronavirüs salgını sırasında beş koyun güdememek bir yana; ekmek olarak, sıcak yemek olarak, nakit para yardımı olarak milyonlarca insana ulaşabileceklerini gösterdi.
Saray iktidarı da tam aksine, değil beş koyun gütmek, halka ücretsiz beş maske dağıtma becerisinden bile yoksun olduğunu gösterdi.
Bu halk kendisine dağıtılacak ücretsiz iki ekmeği, bir kap sıcak yemeği engelleyenleri kolay kolay affetmez; nitekim etmedi de.
Farklı kuruluşların son bir haftada açıkladığı kamuoyu araştırmaları çok çarpıcı bir gerçeği net biçimde ortaya koyuyor; Cumhur İttifakı’nın toplam oyları yüzde 45’in altında, Erdoğan’ın oyu yüzde 40’dan daha aşağıda, Saray’ın CHP’li belediyelerin bağış kampanyalarını engellemesine karşı çıkanların oranı yüzde 65’in üzerinde. Yani AKP’ye, MHP’ye oy veren seçmen bile Saray’ın ihtiyaç sahiplerine muhalif belediyelerce yapılan yardımın engellenmesine karşı.
Bu işin siyasi yanı, bir de ekonomik boyutu var sürecin.
Ankara, koronavirüs salgınına giderek derinleşen bir ekonomik kriz sürecinde yakalandı. Salgın, ekonomik krizin bütün toplumu bir ateş topu gibi kuşatmasına yol açtı. Zaten çok yüksek olan işsizlik bu süreçte en az ikiye katlandı. Toplumun büyük kesimini, derin bir yoksulluk, hatta büyük bir açlık uçurumundan aşağı attı.
Saray’ın har vurup harman savurması nedeniyle yoksul, işini yitirmiş, işyerini kapatmış yurttaşlarına yardım edecek tek kuruşu kalmamıştı; hazine tam takırdı. Yurttaşlarına nakit yardım vereceğine, para toplamak için ancak IBAN numarası verebildi Saray iktidarı.
İşte Saray iktidarının böylesine siyasi, ekonomik, sosyal krize girdiği süreçte bir başarı, bir de mağduriyet hikâyesine ihtiyacı vardı.
Çünkü kaybettikleri kitle desteğini geri almak için topluma daha büyük baskı uygulayarak; meslek odalarından muhalif partilere, bağımsız medyadan kendilerine biat etmeyen sendikalara kadar geniş bir kesime karşı topyekûn bir cephe harekâtı başlatmaya karar vermişlerdi.
Koronavirüs salgınına karşı yazmaya çalıştıkları başarı hikâyesi toplumun büyük çoğunluğu açısından inandırıcı olmamıştı. O zaman sıra mağduriyet hikâyesine geldi. Çünkü yapacakları zulmü mazur göstermek için bir mağduriyet hikâyesi çıkartmak istiyorlardı.
Sonunda “bize darbe yapacaklar” üzerinden bir mağduriyet hikâyesi üretme hevesine düştüler.
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in, İstanbul İl Başkanı Canan Kaaftancıoğlu’nun açıklamaları üzerinden bir “darbe” hikâyesi yazmaya çalıştılar. Ancak bu hiç de inandırıcı olmayan bir argümandı. Ama Saray iktidarı “bulduk, bulduk” diye nara atıp bir “darbe havası” yaratmaya çalışıyordu.
İşte tam o sırada değerli yazarımız Ragıp Zarakolu’nun Artı Gerçek’le birlikte Evrensel’de de yayımlanan “Makus kaderden kaçış yok” yazısı Saray’ın radarına takılmıştı.
Evrensel’de, görseli olmadan bir köşe yazısı olarak yayınlandığı için yeteri kadar dikkat çekmedi. Ancak “Makus kaderden kaçış yok” başlığı üzerinde Menderes’in ve Erdoğan’ın fotoğrafları yan yana yayınlanınca aradıkları malzemeyi bulduklarını sandılar.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ından İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a kadar altı boş, yalana dayalı mesajlar düştü sosyal medyaya.
Sosyal medyadaki trollerine Tarkan’ın söylediği gibi “Atıl kurt” diyorlardı sanki.
İstedikleri sonucu aldılar. Maaşlı trolleri, gözü dönmüş yandaşları okumadıkları, okusalar da anlamadıkları, anlasalar da anlamazdan geldikleri bir yazı üzerinden hem Zarakolu’na hem de Artı Gerçek’e küfür kıyamet saldırdılar.
Önce Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ardından da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Ragıp Zarakolu hem Artı Gerçek hem de Evrensel hakkında suç duyurusunda bulundu.
Altun’un suç duyurusuyla ilgili haberi eskinin “amiral gemisi”, yeninin “havuz batığı” gazetesi “İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan skandal ifadelere suç duyurusu” başlığıyla verdi.
Ancak “skandal ifadeler”in ne olduğuna ilişkin tek satır yoktu haberde. Keza Altun’un suç duyurusunda da Zarakolu’nun hangi paragrafından, hangi cümlesinden, hangi sözcüğünden “Erdoğan’a karşı açıkça darbe ve idam tehdidi” yapıldığına ilişkin tek bir kanıt, tek bir alıntı yoktu.
Allah için söylemek gerekirse Erdoğan’ın avukatı Hasan Özel’in Zarakolu ile Evrensel Gazetesi ve Artı Gerçek İnternet Gazetesi “Sorumlu Müdürü ve bağlı olduğu yetkili”ler hakkında yaptığı suç duyurusunda Ragıp’ın yazısından iki cümle alıntılanmıştı.
“Korona günleri, bırakın Türkiye’yi tüm dünyayı bir sorgulamaya yöneltmekte. Bundan RTE’nin ve tayfasının kaçınması mümkün değildir.”
Şimdi sıkı durun, Erdoğan’ın bu cümleden hareketle yaptığı suçlamaya bakın:
“… şeklindeki ifadeleriyle de açıkça darbe çığırtkanlığı yaptığını ortaya koymuştur.”
Şimdi yukarıdaki yazıyı bir kez daha okuyun ve elinizi vicdanınıza koyup yanıt verin; Zarakolu’nun bu cümlesinin neresinde darbe çığırtkanlığı var!
Erdoğan’ın kendisi demiyor muydu, “Salgından sonra dünya eskisi gibi olmayacak” diye.
Ragıp da onu söylüyor işte.
Suç durusunda “olmayana ergi” yöntemi de denenmiş elbette.
“Kamuoyunda büyük tepki yaratan anti demokratik beklentilerle dolu sözde yazıda açıkça ‘darbe özlemi’ vurgulanmış ‘darbe seviciliği’ yapılmıştır.”
Şimdi suç duyurusunda alıntılanan Ragıp’ın iki cümlesini bir kez daha okuyun; herhangi bir yerinde ‘darbe özlemi’nin vurgulandığını, ‘darbe seviciliği’ yapıldığını görebilecek misiniz?
Aslında doğrusunu söylemek gerekirse bir ülkenin cumhurbaşkanına da, onun avukatına da yakışmıyor böyle dayanaksız, delilsiz bir suç duyurusu yapmak.
Ayrıca bu dil de nereden çıktı? “Sözde yazı” diye bir şey yoktur, bir yazı ya vardır ya da yoktur. Siz de bu yazı üzerinden suç duyurusu yaptığınıza göre bu “sözde yazı” değil, “özde yazı”dır. Görülmemiş bir şeyi başardı Saray iktidarı; “sözde yazı”ya suç duyurusunda bulundu.
Bir ülkenin cumhurbaşkanının “sözde yazı”nın “sözde yazarı” hakkında suç duyurusu yaptığı görülmemiştir.
O zaman bu da “sözde suç duyurusu”dur.
Bu uyduruk dili nereden edindiğinizi biliyorum ama şimdilik oraya girmeyeyim.
Elbette bir cumhurbaşkanına, onun avukatına yakışmayan bir şey daha var bu suç duyurusunda.
Eğer bir yurttaşınız hakkında suç duyurusunda bulunuyorsanız hiç değilse onun adını doğru dürüst yazmak zorundasınız.
Müşteki Erdoğan adına İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç durusundaki “şüpheliler” bölümünde Ragıp Zarakolu’nun soyadı yanlış yazılmış; “Ragıp Zarakoğlu.”
Bu da Saray’ın hukuk işportacılığı…
Tesadüf bu ya, Ragıp’ın bu yazısıyla aynı gün Artı Gerçek’te yayınlanan köşeme “Mağduriyet yarat ki zulmün mazur görülsün” başlığını atmıştım. Saray iktidarına “öküzün altında darbe arama” eleştirisi yöneltmiştim.
Nereden bileyim ki, meğer bizim yıllardır barış, demokrasi kahramanı olarak bildiğimiz kıdemli sosyalist, insan hakları savunucusu Ragıp Zarakolu, hem de Artı Gerçek üzerinden darbe planları yapmaktaymış sinsi sinsi!
Artık Saray’a jurnal edebilirim; “aradığınız darbe öküzün altında bulunmuştur.”
***
YARIN: Ayılana darbe, bayılana koronavirüs!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021