Cem SANCAR
Can alıcı günlerden geçiyoruz. Bizi 90'lara geri götürmek istiyorlar. Cenazelere alıştırmak...
Biz bu oyunu bozarız. Gücümüz var elhamdülillah...
Hepimiz öldük Suruç'ta.
Fikir ayrılıkları mühim değil. O gençlerin elleri bizim ellerimiz. Bizim çocuklar, o çocuklar.
Stalinci dinozorların PKK'sı başka gençleri vurdu ardından. Başka Anadolu çocuklarını! O delikanlıların yüzü bizim yüzümüz.
Elimiz yüzümüz kan içinde...
Başbakan Davutoğlu kendini yırtıyor kaç gündür. Onun aklıselimi gösteren açıklamalarına, çağrılarına kulak vermemek için gerçekten kan emici bir vampir olmak gerek.
Ne oluyor? Bırakın atomu, elektronun parçalandığı bir dünyada önyargılarımızı kırarak niye oturup konuşamıyoruz? Acılar bizi neden birleştiremiyor? Oysa savaş dilini değil merhamet dilini konuşsak ortak bir lisan bulacağız. Olmuyor.
Öyle bir kin denizinde yüzüyoruz ki her türlü virüs, et yiyen bakteri ve vampirler için mümbit bir ortam. Tıpkı taş devrine döndürülmüş Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, o kadim topraklarda camilere konan bombalar kadar kör bir fanatizm çağrılmakta.
Ülkem ne zaman güneyindeki diktatörlerin akıl yitiminin bataklığına çekilse. Ne zaman kalpsiz bir takım insanların çektiği bomba pimleriyle insanlarını kaybetse, birileri ellerini ovuşturmakta.
Dışarda Arap Baharı'na, Mısır'a, dikilen Türkiye'ye karşı savaş ilan etmişlerden bahsetmek boşuna gayret. Onları biliyoruz.
Esas ülkenin içi, içimiz!
"Türkiye'yi yeniden bizim kontrolümüze vermezseniz, Irak ve Suriye coğrafyasından farkınız kalmaz" diye bağırıyorlar bize.
Patlayan acıların üstünden saniye geçmeden kör bir bağnazlıkla Erdoğan'ı, Ak Parti'yi hedef gösteren insanlardan sağduyu ummanın imkânsızlığı suratımızda bir şamar.
Saniyede bombayı koyanın devlet olduğunu söylemek kimseyi solcu falan yapmıyor. Kaz kafalı bir güruh için insan ölümleri sıradan, tek Müslüman demokrasi olmamızın, dehşet çukurunun ortasında dikilen bir vaha oluşumuzun bir önemi yok.
Biz önce içimizle konuşalım en iyisi. Orayı temizleyelim. Sonra dünya ile...
Bağırmadan çağırmadan kimsenin kalbini kırmadan Işid midir Daeş midir hangi 'leş' ise onun diniyle İslam arasındaki farkı koyacağız. Çaremiz yok.
Uydurmalarla, pagan icatlarla, radikal selefi fıkıhla, mezhep tutuculuğuyla bu dünyada, bu saldırı altında bu iş yürümez artık.
İsrail kafası Müslümanların açıklarını biliyor, oraya oynuyor. Selefi sefillik 'kitabımızın' karşısına dikiliyor. Bunları konuşmalıyız.
Ama en mühimi, halkı birbiriyle çatıştırmayı 'söyleyen' her söylem düşmanımızdır bizim.
Bu zamanlar kardeşlik zamanları.
Işid'in dininden değiliz, Müslümanız burası açık. Yunus yazar bizim irfanımız. Cümle âlem birdir bize!
Türkiye başından beri bu örgüte karşı önlemler aldı, büyük gözaltılar, tutuklamalar yaptı. İnternet üzerinden de sıkı bir takibe aldı ve örgüt hücrelerine sert darbeler vurdu.
İllegal örgütlerin naftalinli hıncını sürükleyerek gelen HDP yöneticilerinin 'ortak akla' siyasi sorumluluklara ermeyen zihniyetiyse ateşe benzin döküyor.
Bu mudur yani? İlk fırsatta çöp konteynırlarını caddelere çek, barajları yık, taşıtları yak, silah göster, gencecik erleri, polisleri vur. Bu mudur yani senin demokratik siyasetin?
Bırak be kardeşim şu barikat kafasını! Ne barikatı, barikat mı kaldı? Meclise seçilerek sivil konuşmaktan, aklını kullanmaktan başka çare yok artık. Anlamadın mı hâlâ?
Gel kardeşim. Göm şu çivili sopalarını, ergenliğini göm.
Karşında Kürt, Türk milliyetçiliğini reddetmiş bir lider var, bir parti var.
Lenin, Stalin filan insanlığın hafızasında kötü bir anı olarak kaldı. Geç bunları...
Ağzında sakız yapma, demokratik siyaset yap. Silahları bırakırken, yalanı da bırak artık. Ya da önce yalanı bırak. "Her şey mubahtır" diyen bunak savaş ağalarının çürük dişlerinden düş.
Bu işi ancak Müslümanlarla yapacaksın. Demokratlarla...
Kobani dediğin yerde kuş yok, köpek yok, insan yok! Milisler çatışıyor sadece. Terk edilmiş bir yer. Sınırı geçemeyeceğini bildiğin halde o çocukları, o anneleri oralara sürüklüyorsun. Bile bile yapıyorsun. Buna da "bilimsel sosyalizm" diyorsun!
Ahmak mısın sen, nesin?
Üst aklın WASP faşizmine değil ülkene güven. Yılandillidir solukbenizli! Hiç mi çizgi roman okumadın sen?
Numarayı bırak. Biliyorum büyük zulümler yapıldı, büyük günahlar işlendi. E söylüyoruz zaten. Bunları söylemek kolay olmadı. Kapıyı kimin açtığını unutma!
Özür dileyenlere, el verenlere, 600 yüzyıllık dostluğa, Allah deyince gözü yaşaran insanlara güven.
Bütün Işid'leri, bütün uydurma dinleri, bütün zalim düşünceleri, senin içindeki asalak ideolojileri, hepsini ayağımızın altında çiğneyelim. Ey insanlar, diye konuşan mükemmel lisanlar kuralım. Gel, yeter artık bu kadar hiddet. 21. yüzyıldayız, ülkemizi, bilincimizi yakmak istiyorlar.
Gel önce insan olalım, bir olalım.
Uzat ellerini...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019