Cemil ERTEM
Aslında bütün bu olan biten pek öyle karmaşık değil; ancak durumu özellikle anlaşılmaz kılarak darbeye ‘müdahale’, katliama ‘temizlik’ diyenler olduğunu biliyoruz. Bu hafta başı bütün bu çarpıtma çabalarını boşa çıkartan iki haber önümüze geldi. Bu iki önemli ekonomi haberini analiz edeceğiz. Ancak, var olan durumu çarpıtanların, olan biteni görmezden gelenlerin iki temel argümanı var; bunlara değineyim önce...
Birinci argüman: ‘Mısır’da İhvan’a karşı yapılan darbe ve arkasından gelen katliamlar Müslüman toplumların (ülkelerin) batı türü bir demokrasiye erişememelerinin sonucudur. Zaten gördüğünüz gibi darbeyi yapanlar da ona destek veren Suudi Arabistan gibi ülkeler de Müslüman... Dolayısıyla ortada, iddia edildiği gibi, İslam’a, Müslümanlar’a dönük bir ‘şey’ yok; tarihte görüldüğü gibi, Müslüman-Müslüman’ı katlediyor. Bu da, bu toplumların iktisaden geri kalmasının, sekülerleşememesinin sonucu.’ İkincisi: ‘Olan oldu; Türkiye, burada BM çizgisinden, batılı müttefiklerinden ayrı davranıp, hem yeni Mısır yönetimiyle hem de Batı ile daha fazla kötü olup kendini yalnızlaştırmamalıdır. Bunun iktisadi ve siyasi bedeli ağır olacaktır.’
İşte bu iki argüman, ana muhalefet partisinden, kızıl elmacı ulusalcı cepheye, oradan hükümete muhalif olup sağ tarafta olduğunu söyleyen çevrelere ve ‘liberallere’ uzanan temel çıkış noktasıdır.
Dünya ‘işleri’ ve İslam
Doğrudur; darbeyi yapanlar, katliam emrini verenler İslam dinine mensup olduklarını söyleyebilirler ve dinin temel ritüellerini hepimizden fazla yerine getirebilirler. Suudi Arabistan şeriat hükümlerini uygulayan bir ülke olabilir.
Ancak burada İslam’ın, dünya işlerinden elini eteğini çekmeyen hatta çekmediği ölçüde -pratikte- kendisi olan bir din olduğunu ve diğer iki semavi dinden O’nu ayıran temel özelliklerinden birinin bu olduğunu vurgulayalım.
İkincisi İslam’ın bu dünyaviliği -sekülerizmin tam karşıtı olarak- adil, eşitlikçi bir toplumu öngörmesinden, tahayyül etmesinden yola çıkar. Biliyorsunuz, Halepçe’de kimyasal silah kullanarak kundakdaki bebekleri öldüren Saddam’da kanıyla Kur’an yazdıran ve kendisini ‘Müslüman’ zanneden bir diktatördü. Buradaki saldırı, İslam’ın ritüel yanına değildir, tam aksi o yan, Suudi Arabistan gibi ülkelerle öne çıkartılmak istenmektedir. Mısır’da darbecilerin beş vakit namaz kılmasının ya da eşlerinin baş örtülü olmasının sık tekrarlanması darbenin anti-İslam yanını yalanlamaz. Buradaki saldırı İslam’ın, Batı karşısında alternatif bir iktisadi düzen ve bunu tamamlayan siyasi çıkış yapmak istemesinedir.
Bu çıkış, tam bugün, Batı’da başlayan ve bir türlü bitmek bilmeyen ve şu andaki paradigma ile de bitmeyecek olan büyük Batı kriziyle birleşmiş ve Çin’den başlayarak, G.Kore’ye uzanan yeni Asya kalkınması ile yan yana gelmiştir. Burada şimdiye kadar geçerli olan ve ağırlıkla Batı tarafından üretilmiş olan iktisadi, siyasi, kültürel bütün değerler, bilgiler tarihin çöp tenekesine gitmek üzeredir. Bu, işin tarihsel yanıdır.
Suudi Arabistan korkuyor ve tehdit ediyor!
Güncel olana gelelim ve orada da şu ‘Türkiye yalnızlaşıyor’ argümanını ele alalım. Burada iki haberden birincisi ile başlayacağız. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Saud el Faysal, Fransa gezisi ardından, ‘eğer ki Batı Mısır’a desteği keserse biz, ‘Müslüman ve Arap ülkeler zenginiz, yardım yaparız’ dedi. Öte yandan Arap kaynaklar, böyle bir durumda Suudi Arabistan’ın petrol üretimini azaltarak, tıpkı 1973’teki gibi yeni bir kriz yaratmakla dünyayı tehdit ettiğini söylüyor. Suudi Arabistan’ın ödünün koptuğu ‘şey’ kendi adaletsizliğinin, İhvan’la birlikte, İslam’la alakasının olmadığının ortaya çıkması ve Suud ailesinin üzerinde oturduğu zenginliğin İslam’ın emrettiği gibi infak edilmesi, dağıtılmasıdır.
Saud el Faysal, bunun için hem tehdit ediyor, hem de kendilerinin Müslüman olduğu vurgusunu öne çıkartıyor. Bir kere şunu söyleyelim; Suudi Arabistan’ı bırakın OPEC’in toplamı bile, eskisi gibi arzla oynayarak, 1973 krizi gibi bir kriz oluşturamaz ya da krizi tetikleyemez. Geçen sene Suudi Arabistan’ın üretimi zaten günlük son 30 yılın dibini görmüştü. Suudlar’ın günlük ortalaması 9.5 milyon varildir. 2012’in son aylarında bu günlük 1 milyon varile inmişti. Bu düşüş ABD’nin üretimini yükseltmesine neden olmuş ve ABD günlük 700 bin varilden 7 milyon varile çıkmak hedefi koymuştu. Suudi Arabistan’n tek özelliği, arz esnekliğinin yüksek olmasıdır. Bu anlamda, çok kısa süreli şoklar oluşturabilir ama tehdit ettiği gibi, 1973 krizine benzer bir krize yol açamaz. Ayrıca Suudi Arabistan biliyor ki, böyle bir tehdidin gerçekleşmesi durumunda K.Irak kaynakları tahmin edilenden çok daha önce devreye girecektir. Dolayısıyla Suudi ailesinin, İslam’ı ve petrolü kullanarak süreceği saltanat, Mısır darbesi desteği ile daha da kısalmıştır.
Türkiye ‘Balkanlaştırmaya’ karşı çıkıyor
İkinci önemli ekonomi haberimiz de Alman Merkez Bankası’nın, (Bundesbank) son raporunda, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz yükseltmesi yapabileceği vurgusu yapmış olması...
Bundesbank, ECB’nin başında bulunan Mario Draghi ve ekibinin aksine, işsizliği öne çıkaran genişlemeci para politikaları değil de, fiyat istikrarını esas alan anti-enflasyonist politikaların öne çıkartılmasını istiyor. Bu haberi, lütfen Fed’in genişlemeci para politikasından geri dönmesi ve böylece krizin, gelişmekte olan ülkelere yıkılmak istenmesi süreci ile birleştirin. Almanya, ECB’ye faiz yükselt baskısı yapıp, işsizliğin yüzde 20’lerin üzerine çıktığı Güney Avrupa’yı uçurumdan iterek periferisi yapmak istiyor. Tıpkı neoconların Ortadoğu’yu ve Asya’yı Balkanlaştırma isteği gibi, Almanya’da, Yugoslavya’dan sonra, Güney Avrupa’yı Balkanlaştırmak istiyor.
İşte Türkiye, bu yeni küresel Balkanlaştırmaya karşı duruyor, durmasın, yalnızlaşıyor diyenler haklı mı sizce? Bence, biz Müslümanız(!) gereğini yapıyoruz diyen Suud ailesi ne kadar haklıysa o kadar haklı...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018