Cengiz AKTAR
Avrupa’nın barışı
16.10.2012
3735
Türkiye’nin diplomasi kitabında yazmayan “diğer ülkelerin içişlerine müdahale sorumluluğu”siyasetinin usul usul oluşturulmasına tanığız. Sözkonusu kendi içişleri olunca burnundan kıl aldırmayan, diğer taraftan hiçbir dış müdahale tecrübesi olmayan “yeni zengin” Türkiye artık kabına sığmıyor, bölgesel jandarmalığa heves ediyor. Allah akıl fikir versin. Bugün niyetim Türkiye’nin savaşını yazmaktı. Nobel Komitesi’nin bu yılki Barış Ödülü’nü AB’ye vermesi ve bu karara memleketten verilen tepkileri işitince Avrupa’nın barışını hatırlatmanın daha yerinde olacağını düşündüm.
Olumsuz tepkiler iki çeşitti. Bir kısmı birkaç AB ülkesinin Birliğin kuruluşundan bu yana kıta dışında nasıl savaşmaya devam ettiğini hatırlatıp tıpkı Obama’nın Barış Ödülü’nde olduğu gibi kararla alay etti. Bir kısmı da Nobel kararı gerekçesinde zikredilen “geçen 10 yılda Türkiye’nin üyelik olasılığı, ülkedeki demokrasi ve insan haklarının gelişimine katkıda bulunmuştur” ifadesine takıldı.
AB dinamiğinin, hükümetlerin iradesi ve toplumun değişim azmiyle harmanlanarak 2000’den itibarenTürkiye’yi siyaseten nasıl dönüştürdüğünü görmemek için kötü niyetin doruklarında dolaşmak lâzım. Geçelim. Diğer eleştiri haksız değil ama işin özünü kaçırmakla malul.
AB’nin inşa edilmeye başlandığı dönem aynı zamanda dekolonizasyon dönemiydi. Savaş sonrasında dünyada esen özgürlükçü rüzgâr Avrupa’nın kolonyalist ülkeleri Belçika, Fransa, Hollanda ve İngiltere’yi de etkisi altına aldı. İspanya ile Portekiz dışında Avrupa kolonilerinin çoğu o dönem bağımsızlıklarını kazandıysa da bazı bağımsızlık talepleri (Cezayir, Vietnam) çok kanlı oldu. Sonrasında ve günümüze kadar eski efendileri o ülkelere karışmaya devam ettiler. Özellikle Fransa’nın Afrika’daki askerî müdahaleleri mâlum. İngiltere’nin Malvinas müdahalesi, Irak savaşları, Afganistan ve Libya’da başta Fransa ile İngiltere olmak üzere birkaç AB üyesi ülkenin savaşçı âdetleri sürüyor. Ancak bu gözlemi yapmak AB projesini topyekûn çöpe atmak için yetmez. AB bütün eksiklerine rağmen beşeriyetin kanıtlanmış barış projesi. Avrupa’nın kendisine lâyık gördüğünü diğerlerinden esirgemesi onun savaş karşıtı arayışlarının haksızlığına değil onun kibrine işaret eder ancak.
Askerî zihniyet ve ulus-devlete karşı barış
Her şeyden önce, barış projesi Avrupa’nın temelinde askerî zihniyetin bir daha kıtada söz sahibi olmasını engelleme arayışı yatar. 9 Mayıs 1950’de açıklanan ve Jean Monnet başkanlığında bir heyetin kaleme aldığı ana metin Schuman Bildirisi‘ne bakalım. “Fransa, Almanya ve katılacak diğer ülkeleri bağlayıcı nitelikte kararlar alacak olan Yüksek Otorite’nin kurumlaşması ve temel ürünlerin (kömür ve çelik) üretimindeki ortaklık sayesinde bu girişim barışın korunması için gereken olmazsa olmaz bir Avrupa Federasyonu’nun somut temellerini atacaktır” paragrafı bu arayışın erken ifadesidir.Kömür ve çeliğin silah üretiminin temel girdileri olduğunu hatırlarsak, bu ürünleri ulusal mercilerden bağımsız olarak denetleyecek olan ulusüstü yapı, artık savaşmama iradesinin ilk somut uygulamasıdır. Bugünkü Avrupa Komisyonu’nun ağababası olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu işte bu arayış sonucu kuruldu.Savaşmama ve bunu sağlama almak için kalıcı karşılıklı bağımlılık... Avrupa arayışında esas olan, savaşların sorumlusu ulus-devletlerin çıkarları değil birey ve toplumların barış, esenlik, istikrar ve güvenliğidir. 1945 sonrası Avrupalı siyaset ve düşün adamları, bu hedefe ancak karşılıklı bağımlılık ve dayanışma ortamında ulaşılabileceğini gördüler. Bu amaçla ulus-devletlerin egemenlik alanlarını ulusüstü ve ulusaltı/yerel zeminlerde paylaşmalarını öngördüler. Nitekim AB modern zamanlarda ilk kez egemen devletlerin gönüllü olarak temel egemenlik haklarından vazgeçtikleri bir yapıdır.
Dayanışmayı esas alarak kurulan bu ortaklıklar askerî zihniyeti reddetmekle kalmaz, ancak bu zihniyet olmadıkça var olabilirler. Çünkü askerî faaliyet üretmeden tüketir. O yüzden AB bütünleşmiş bir ekonomi ağırlıklıdır. O yüzden Avrupalı için zor kullanmak ve savaşmak en son ve en kötü çaredir. O yüzden Avrupa’da güvenlik ve savunma politikaları askere bırakılmaz.
Nobel Komitesi kararı her hâl ve kârda savaş tamtamlarının susmadığı dünyada gayet yerinde bir hatırlatmaydı. Savaş yüzü görmemiş Avrupa gençliği bugün barışın değerini bilmez. Dağılması zor olsa da birliğini nasıl sürdüreceğini bilemeyen bir kıta var önümüzde. Savaşı pek yaşamamış, ya da ne olduğunu unutmuş ya da savaş hafızası devletçe dumura uğratılmış Türkiye ise barışın değerini bilmekten çok uzak. Bölgede, süren savaşlara barışçı çözümler kat’iyen gündemde olmadığı gibi süren çatışmalara, İran-İsrail çatışması başta olmak üzere yenilerinin eklenmesi olası. İşte böyle berbat bir ortamda Avrupalıların birbirini yok etmekten yorgun düşüp, “savaş, bir daha asla” şiarıyla hayata geçirmeye çalıştıkları ve 1945’ten bu yana —Yugoslav savaşları dışında— kıtadan savaşı silmiş olan biricik projenin hatırlatılması, alay kaldırmayacak kadar hayatî bir karardır.
Bir barış arayışı olan EDP ile Yeşillerin birleşmesi çalışmalarına destek kampanyası sürüyor:
http://yenisiyaset.biz/ [email protected]
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020