Cengiz AKTAR
Şaşkınlığıyla maruf, emekleme çağındaki insanoğlu ve insankızı bugün kıyameti sokakta arayacak, oysa kıyamet her yerde...
Taraf ve El Pais
Ortalık bir nebze sakinleşsin de öyle yazayım dedim. Taraf’ın başına gelenlerle ilgili çok laf edildi, daha da edilecek. Bugünlük meseleye malî destek ve misyon açısından ve bir “iyi örnek” El Pais (Ülke) gazetesi üzerinden bakalım. İspanya’nın önde gelen iki gazetesinden biri olan El Pais pek çok kişinin sandığının aksine köklü bir gazete değildir. Ama demokratik kavga babında çok köklü bir yayın organıdır. 1976 yılında faşist Franko rejimi çökerken o zamanki editörler birliği öncülüğünde ve İspanyol feylesof Ortega y Gasset’nin oğlu José Ortega Spottorno’nın fikir babalığıyla kurulur.Ortega Spottorno daha 1966’da rejimin, bütün şaşaasına rağmen çökmekte olduğunu görerek bir yayınevi kurar. 1972’de de dört yıl sonra El Pais’i çıkartacak olan Prisa yayın kuruluşunun temelini iki arkadaşıyla atar. 500.000 pesetas gibi son derece mütevazı bir kuruluş sermayesiyle işe başlayanPrisa iki yıl içinde 381 ortağa ulaşır. (Bugün iki milyar küsur avro cirosu olan bir dev.)
Ortega Spottorno’nun “Her adaletsizliği haber veren, açık ve Avrupalı” olarak tanımladığı gazetenin 4 Mayıs 1976’daki ilk başyazısında şöyle bir ifade vardır : “Devletin reformu daha başlamadı, ilk sayımızda bunu söylemekle yetinelim.” Nitekim İspanya’nın demokrasiye geçiş süreci “Transición” son derece sancılı cereyan eder. 1978 Anayasasının kabulünden sonra El Pais en ciddî sınavını 1981 şubatında Yarbay Tejero’nun darbe girişimiyle verir. Hissedarların tereddütsüz desteğiyle o günün ilk baskısının manşeti “Darbe: El Pais Anayasa tarafında” ikinci baskının ki ise “Darbe boşa çıkmak üzere” olur.
Yıllar sonra 1996’da gazetenin ilk yazı işleri müdürü Juan Luis Cebrián’ın şu ifadesi gazeteninserencamını iyi özetliyor: “Uğrunda mücadele ettiğimiz özgürlük bize bahşedilmedi. Özgürlüğü bizler fethettik.”
Şüphesiz Türkiye ile İspanya arasında siyaseten pek çok benzerlik olduğu gibi pek çok fark da var. En temeli, El Pais demokrasi ve özgürlük mücadelesi verirken hükümette aynı dalga boyunda bir siyasî irade vardı. Türkiye’de Taraf ile hükümet demokrasi ve özgürlük mücadelesinde başta aynı saftalarkenTaraf artık, birkaç sayılı mecrayla birlikte yalnız başına.
Sonuç olarak El Pais’in hikâyesinden çıkartılacak dersler demokrasi mücadelesinin gerek ve aciliyetinin farkında olan herkesin sınav soruları... “Askerî vesayet bitti”, “Taraf’ın misyonu bitti” diyen talebe ise çoktan devamsızlıktan çaktı.
Türkiye’nin kalkınma yardımları
İstanbul Politikalar Merkezi’nden Teri Murphy ve Onur Sazak “Turkey’s Civilian Capacity in post-Conflict Reconstruction” “Çatışma sonrası yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin sivil kapasitesi” başlıklı, bu konuda bir ilk sayılacak bir çalışma yayımladılar. Kamuoyunda pek bilinmese de Türkiye artık hatırı sayılır kalkınma yardımı yapan bir ülke. Resmî yardım kuruluşu TİKA aracılığıyla yurtdışında 33 bürosu ve 30 ülkede faaliyeti var. 2011’de toplam 2,3 milyar dolar yardım yapmış. Ancak pek çok resmî harcama için olduğu gibi bu işlerin nasıl icra edildiği konusunda şeffaflıktan bahsetmek mümkün değildi. Kitapçık bu boşluğu dolduran ilk çalışma.
Türkiye’nin kalkınma yardımı yüzde 90’lar mertebesinde ikili bazda yapılıyor. Uluslararası kuruluşlar üzerinden yardım yapmak hem zahmetli değil hem de TBMM izni gerektiriyor. Böyle olunca yardım ağırlıklı olarak Türkiyeli kuruluşlar eliyle ulaştırılıyor. Çalışmada başta Kızılay olmak üzere İHH,Yeryüzü Doktorları-Türkiye, Dost Eli, Diyanet, Cansuyu, Yardımeli, Gülistan, Sema Vakıfları, Deniz Feneri ve Turgut Özal Okulları TİKA’nın belli başlı icracıları olarak sayılıyor. Bürokrasinin tercihleri açık.
Bu bilgiler faydalı. Esasen, Türkiye’nin uluslararası iddiasının kanıtı olmakla beraber pek çok soruna da işaret ediyor. Birbirleriyle bağlantılı birkaç soruna değinelim bugünlük.
İkili yardım sistemi o ülkenin reklamını yapar ama o ülkeyi küreselleştirmez. Bu tesbit bugün Suriyeli Sünnî Müslüman ilticacılara Anteb ve Antakya’da yapılan yardım için de geçerli. İkili yardım, ulusal imkânlara kıyasla çok büyük imkânlara sahip olan uluslararası yardım kuruluşlarının yanında sonuçta daima yetersiz ve görünmez kalır. Kendi başına çalışan ulusal yardım kuruluşu uluslararası uzmanlığa erişmekten mahrum kalır. Eşgüdüm dışı çalıştığı için yaptığı iş umumiyetle mükerrer dolayısıyla etkisiz kalma riski taşır.
Dünyaya açılan Türkiye eninde sonunda ve pek çok başka hususta olduğu gibi uluslararası normlarla hareket etmeyi öğrenecek. Zira bir taraftan yeniden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olmak isteyerek ya da Konseyin reformu konusunda kanaat belirterek uluslararası rol almaya heves etmek diğer taraftan dış ilişkilerini mümkün olduğu kadar ikili sürdürmek pek inandırıcı olmuyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020