Ceren KENAR
“Twitter herkesin hakim olduğu, kararların ortalama 5 dakikada verildiği bir açık hava mahkemesi” diye özetlemiş bir tweeti ile, Cengiz Sunar twitter'ın tartışma hayatımıza katkısını. Zaten düşünsel derinliği ile meşhur olmayan, kör topal yürüttüğümüz bir tartışma geleneği, Türkiye'de twitter ile başka bir boyuta taşındı. 140 karakterde çoğu son derece komplike olan bazı sorunlara karşı en doğru, en mutlak, en ahlaklı duruşun nasıl ifade edileceği yarışı Türkiye entelijansıyası için üzerinde düşünülmesi gereken bir kısırlık kaynağı olarak görülmedi. Aksine birçoğu bu yeni paylaşım sitesindeki ranta dahil olmak üzere “büyük mahkemenin” bir köşesinde yerlerini aldılar.
Twitter'da aslında hemen her konunun döneceği “asıl” ve “kök” sorun belli: AK Parti hükümetine olan tavır ve hatta daha da net adı konulacaksa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a duyulan hissiyat. Bir maden kazasına da tepki, dünyaca ünlü bir sinemacımızın başarısı da aynı lens içinde değerlendiriliyor.
Bu cumartesi çok güzel bir şey oldu Türkiye açısından. Türkiye'nin sinemadaki yüz akı Nuri Bilge Ceylan, başarısını tescilleyerek Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülüne layık görüldü “Kış Uykusu” isimli filmiyle. Zor zamanlardan geçen ve baharın geldiğini hatırlamayan Türkiye için bir “bahar uyanışı” getirdi “Kış Uykusu.”
Devamında daha da güzel bir gelişme yaşandı. Nuri Bilge Ceylan, hükümeti özellikle Gezi döneminde epey de sertçe eleştirmiş bir sanatçı olmasına rağmen, kazandığı başarı toplumu bölmedi. Soma faciasında bile acı üzerinde bölünen, travması üzerine travma katan bir çatışma kültürü geliştirmeyi başarmış bir toplum gitmiş, ortak bir sevinç gelmişti.
Olmadı değil istisnalar. Nuri Bilge Ceylan'ın Fransa'daki başarısı ile aynı gün Almanya'da olan Erdoğan'ın performansını “iki farklı Türkiye'nin iki ayrı yüzü olarak” sunmaya çalışanlar. Nuri Bilge Ceylan'ı hükümete karşı bir direniş abidesi olarak lanse edip bu ödülün aslında tüm Gezi'ye gittiğini savunacak kadar Ceylan'ın bireysel başarısına saygısızlık edenler. Veya Nuri Bilge Ceylan'ın ödül konuşmasını yeterince radikal bulmayan ve hayal kırıklığı beyan eden Gezi'ciler de yok değildi. Veya çok azınlıkta da kalsa Nuri Bilge Ceylan'a Gezi'ye sempatisi yüzünden hınç duyanlar da vardı. Ancak bunlar değildi dünkü “twitter mahkemesinin” kazananı.
Orhan Pamuk'un başına gelen gelmedi Nuri Bilge Ceylan'ın başına. Linç edilmedi siyasi görüşleri yüzünden, onunla aynı cephede durmayanların bile koltukları kabardı. Eleştirdiği siyasi otorite, seleflerinin Orhan Pamuk tavrının aksini gösterdi. Kültür Bakanı bu başarıyı hemen kutladı, Başbakan Erdoğan Ceylan'ı bizzat aradı ve tebrik etti. Pamuk gibi “öz vatanından parya” muamelesi ile burayı terk etmeye zorlanmadı. Yani sağlıklı ve normal bir ülkede yaşanması gereken yaşandı.
İlginçtir, bir sosyal paylaşım sitesi olarak dizayn edilen twitter'ın Türkiye'de nasıl bir toplumsal bölünme unsuru hâline geldiğini tespit edenlerden biri de Nuri Bilge Ceylan olmuştu. Geçen hafta Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda “Twitter bile başkalarını suçlamanın bir arenası hâline geldi gitti. Başkalarının hatalarını, yanlışlarını yakalayıp deşifre ettikleri bir yer” diyordu Ceylan...
Ceylan, röportajın devamında çok bilgece açıklıyordu twitter'ın aslında neden bu hâle geldiğini, son filminde eleştirdiği “Türk aydını” tipi üzerinden. Malum twitter dediğimiz kolektif bir yansıma. Neyin yansıması? “Türk aydınının” hâlet-i ruhiyesinin...
Tekrar dönüyoruz Ceylan'a: "Zaten Türk aydını dediğimiz şeyin tümüyle genellenebilecek homojen bir yapısı olduğunu da söyleyemem. Ama yakın çevremde sık rastladığım ve filme de bir şekilde girmeyi başarmış özelliklerden bazıları olarak söyleyecek olursam, başkaları hakkında epey gelişmiş sezgileri ve bilgileri olmasına rağmen, kendilerini tanımak konusunda şaşırtıcı derecede kara cahil oluşlarını, bıçak kemiğe dayandığında kendini kandırma yeteneklerinin son derece gelişmiş ve kıvrak olduğunu, yaptıkları hemen her şeyi birtakım erdemlerle süsleme eğilimlerini söyleyebilirim. Vicdan, ahlak gibi temel kavramları çok fazla kullanmaları ve bunu sürekli kendilerini temize çıkartmak için yapmaları. Kendini korumak için harcanan enerjinin yarısı kendini tanımak ve gerektiğinde gerçekle yüzleşmek için harcansa aslında çok daha büyük yüklerden kurtulunacak.”
Ceylan'ın “Türk aydınına” dair tespitleri, twitter'ın tam da tarif ettiği kişiler tarafından nasıl mikro hayat faşizmi için yeni bir alan açtığını açıklamıyor mu aslında...
Küfrün anormal bir şekilde normalleştiği, bilmem ne unvanı olan profesörlerin bir troll seviyesine düştüğü bir karanlık bu. İlk taşı günahsız olan atsın mottosunun unutulduğu, pasif veya aktif agresifliğin gelen RT destekleri ile çoğaltıldığı, herkesin ne kadar akıllı, ahlaklı, doğru ve her şeyi bilen olduğunu kanıtlamak için büyük yiğitlikler gösterdiği bir savaş alanı bu.
Zaman zaman bu kadar sığlıkla, klişelerle, sloganlarla neyin tatmin edildiğini anlamadığım bir arena.
Herkes alıyor bu sadece ve sadece yıkıcı öfkeden payını.
Nuri Bilge Ceylan, Türkiye'nin göğsünü kabartan bu ödülü alınca, genç kuşak Türkiyeli aydınların en parlak isimlerinden, Londra'da yaşayan akademisyen Ziya Meral bir tweet attı. Ceylan'ın çektiği film Kültür Bakanlığı tarafından “rekor” destek görmüş ve ciddi bir fon ile desteklenmişti. Ziya Meral bundan dolayı Kültür Bakanlığını tebrik eden bir tweet attı, ben de bu tweet’i paylaştım ve Kültür Bakanlığına Nuri Bilge Ceylan'a hak ettiği desteği verdiği için bir vatandaş olarak teşekkür etmek istedim. Zira vergilerimizin boşa gitmediğini, doğru sanatçılara destek verildiğini görmek çok memnun edici idi... Lakin cevap sert oldu. Yazılı eser olarak sadece küfürlü tweet bırakmaya kararlı olan bir kuşağın, buram buram ataerkillik ve ahlaksızlık içeren tweet’lerini geçtim, birçok aklı başında insan buna tepki duydu. Niye? Anlamak mümkün değil!..
Anlamak mümkün değil zira bu tepki rasyonel bir tepki değil. Bir fikir teatisi değil, argüman yarışı da değil. Hoyrat, yakıcı bir öfke bu. Tek silahı karşısındakini nasıl itibarsızlaştırırım taktikleri olan bir pozisyon kavgası bu. İyi veya kötünün ancak “benim iyi ve kötüme” nasıl hizmet ettiği üzerinden anlam bulan bir aşırı siyasileşmekten kaynaklı bir zihin tahribatı sorunu bu...
Bir kış uykusu bu. Zihinsel tembelliğin meşruiyet kalkanının siyasi pozisyon olduğu, depresif, karanlık bir düşünsel uyku dönemi bu...
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017