Demiray ORAL
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü.
Kutlanmasında da sıkıntı yok, kutlanmamasında da.
Barış gününü kutlayan bir devletimiz yok, dolayısıyla rapor alıp barış günü resepsiyonunu iptal edecek Cumhurbaşkanımız da...
Barış gününü kutlayan bir halk yok, hani kitlesel manada diyorum.
Zaten bildiğiniz üzere, barışa kesinlikle ihtiyacımız da yok.
Tüm bu vesilelerle, Dünya Barış Günü hususunda herhangi bir sıkıntı yok.
Tek sıkıntımız, ulusal basınımızın pek isabetle tanımladığı gibi “bütün bayramların anası” olan 30 Ağustos Zafer Bayramı için Çankaya Köşkü’nde resepsiyon verilememesi.
Yok valla, kafa bulmaya filan yeltenmiyorum.
Girdiğim ortamlar hasebiyle sıkıntıya bizzat şahit olmaktayım birkaç gündür.
O ortamlardan benim hafızama kazınan laf ise şu: “Ne yaparsan yap... Anıtkabir taş gibi duruyor işte orda!”
İki de bir araya işte böyle giriyordu, yaşını başını almış bir amca.
Sağdan soldan paslar geliyordu elbette önce.
“Bahane arıyordu efendim zaten bunlar...”, “Atatürk alerjisi var da ondan bunların...”, “Geçen sene terör dediler bu sene de kulak çıkardılar...”, “MGK’ya doktor izin verdi de bir tek resepsiyona mı vermedi?”
Replik sırasının artık geldiğine karar verip giriyordu amca: “Ne yaparsan yap... Anıtkabir taş gibi duruyor işte orda!”
Arada tam mevzu değişiyor, muhabbet “Kurban Bayramı tatili 10 gün olacak mı acaba”ya bağlanıyor, fakat yeni gelen birileri vesilesiyle resepsiyon hassasiyetine geri dönülüyordu. Ve artık ben iyice bellemiştim ki, “bunlar” yani AKP’liler, ne yaparsa yapsınlar Anıtkabir taş gibi duruyordu işte orda...
Durur elbet, neticede zaten taştan yapılma da...
Sahi ne yapıyordu bu AKP’liler acaba?
Ulusal basınımızın ifadeleriyle, 30 Ağustos’u “sulandırıyorlar”, “sıradanlaştırıyorlar”,“önemsizleştiriyorlar”, “heyecanını söndürüyorlar”dı.
İnsanın doğal olarak, nasıl yani diye sorası geliyor. Yani bir halk, bağımsızlığını kutlamak isteyecek ama Cumhurbaşkanı kulak ağrısı “bahanesiyle” resepsiyonu iptal etti diye heyecanı sönecek, coşkusu azalacak, en büyük bayram birden gözünde sıradanlaşacak...
Valla benim bildiğim, eğer halk gerçekten bir coşku hissediyor, bağımsızlığını kutlamak istiyorsa ne yaparsan yap kutlar.
Zaten bayram da ona denir.
Cumhurbaşkanı, Çankaya Köşkü’nde birtakım rütbeli komutanların ve bürokratik elitin elini sıkmadı diye, o halkın heyecanı “fıs” diye sönmez.
Sonra da heyecanlanmak için Anıtkabir’in taşlarına muhtaç olmaz.
Diyelim ki Gül de dâhil tüm AKP’liler kötü niyetli, kulak mulak hepsi bahane...
Peki, sokaktaki bayram, sokaktaki bağımsızlık kutlaması nerede?
Bayramın ertesi günü gazeteleri görmüşsünüzdür. Tören alanlarındaki izleyici yerleri bir hayli ıssızdı. Anlaşılan, başkomutan rapor aldı, Köşk’te resepsiyon yapılamadı diye herkes coşkusunu kaybediverdi.
Tam tersine, eğer böyle bir durum varsa, alanların daha çok insan tarafından daha büyük heyecanla doldurulması gerekmez miydi?
Artık hikâyeyi bırakalım.
Gerçek şu ki bu memlekette en Kemalist olanlar da dâhil hiç kimse Kurtuluş Savaşı’nı, onu getiren zaferleri, yani kendi tarihini hakkıyla öğrenemedi.
Eğrisiyle, doğrusuyla ama hakkıyla değil, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi kıvamında öğretildi tüm tarih.
Coşkusuz, heyecansız, gerçek olmayan bir tarihle büyütüldük.
Resmî yalanlardan ibaret olan bu tarih aynı zamanda öyle çapsızdı ki, hiç unutmuyorum 12 Eylül darbesinden sonra üniversitelerde okutulmaya başlanan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kitabı, ortaokulda okuduğumuzun aynısıydı.
Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona gereksiz manalar yüklemenin de, o iptal edilince arkasında “şeriat zihniyeti” aramanın da, resepsiyon diye tutturup bayrama gitmemenin de, zaten olmayan bir heyecanın azalmasına mazeret üretmenin de sebebi budur.
Birkaç gündür inkılâp tarihi dersi tadında yazılar okuyoruz basında da.
Neyse ki bu yazıların üzerine, YÖK’ün üniversitelerden Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersini kaldırmayı düşündüğü haberi geldi.
YÖK şimdi düşünüyor...
Acaba bu dersi kaldırsak mı diye?
YÖK’ün de işi zor tabii.
Neticede yasalara göre görevi “Atatürk milliyetçiliği”ne bağlı nesiller yetiştirmek.
Aman iyi düşün YÖK...
O dersi kaldırırsan sonra hangi milliyetçiliğe göre insan yetiştirecek üniversiteler? “Ali milliyetçiliği”,“Veli milliyetçiliği”, “Ayşe milliyetçiliği” filan olur mu bilmem. Neticede hepsi “milliyetçilik” değil mi, fark etmez.
Bu arada milliyetçilik demişken, bugün Dünya Barış Günü.
Neyse ki onunla ilgili bir sıkıntı yok.
Çünkü barıştan söz eden yok.
Yine de umurunda olan varsa...
Kutlu olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013