Enver SEZGİN

Midyat’ta Süryani olmak
17.12.2013
2608

 Mezopotamya’nın kadim halklarından Süryaniler bugün yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Oysa yüz yıl önce Mardin, Diyarbakır, Urfa, Antep, Malatya, Van, Adıyaman, Hakkâri vb. gibi yerleşim birimlerinde çok yoğun olarak yaşıyorlardı.


Onlar için kötü günler 1915 yılında başlar. Onbinlerce insan katliamdan geçirilir. “Seyfo”dan (Kılıç Günü) sonra sağ kalanları ise “zor günler” bekliyordu. Bazıları göç ettirildi. Kalanlar ise büyük baskılar gördüler. Bu “zor zamanlara” rağmen pek çok Süryani evlerini terk etmedi.

İnatla ve büyük bir özveriyle ata topraklarında yaşamaya devam ettiler. Yazık ki önlerinde “iyi bir hayat” yoktu. Gün geldi buralarda yaşamaları iyice zorlaştı. 1980 askerî darbesi onlar için bir dönüm noktası olmuştu. Süryaniler o günlerde “özel zulme” tabi tutuldular. Bölgede işlenen faili meçhul cinayetler onları da vurdu.

50 civarında Süryani katledildi. Üstelik bir tanesinin bile katili yakalanmadı.

Hedefte çoğunlukla “seçkinler” vardı.

Doktorlar, din adamları, muhtarlar...

Süryanileri sindirmek için ne gerekiyorsa yapılmış.

Bütün bir halka karşı tehdit ve baskı uygulamışlar.

Askerler, Köy Korucuları, Derin Devlet...

Toplu göç kaçınılmaz olmuş. Avrupa ülkelerine gidenler, İstanbul’a yerleşenler...

Aziz Demir Midyatlı bir Süryani’dir. Henüz 18 yaşında iken İsviçre’ye gider. Köyünün devlet tarafından “yasak bölge” ilan edildiğini öğrenir. Arkadaşları ile birlikte yasağın kaldırılması için çaba sarf eder. Defalarca resmî kurumlara başvururlar.

Nihayet 2002 yılında amaçlarına ulaşırlar.

Bugün uzun yıllar önce terk ettiği Midyat İlçesi’ne bağlı Elbeğendi (Kefre) Köyü’nün muhtarıdır.

“Buradan ayrıldığımda Midyat ilçe merkezinin neredeyse tamamı Süryanilerden oluşuyordu. Şu anda yüz aile kaldı ” diyor.

Ekliyor: “Bizi buralardan kovdular.”

Tarihte geniş bir coğrafyaya yayılan Süryaniler, bugün Mardin ve çevresine sıkışmış kalmışlar. Bu bölgedeki toplam nüfuslarının üç bin civarında olduğu söyleniyor.

Muhtar Aziz Demir hükümetin Süryanilere yönelik ‘dönün’ çağrısını şöyle değerlendiriyor:

“Bize ‘ geri dönün’ diyen hükümetin evvela bunun koşullarını yaratması gerekiyor.”

Kadastro çalışmalarında Süryanilerin ellerindeki arsaların, devletin eline geçmesi için ne gerekiyorsa yapılmış. Süryaniler bu uygulamaya “Toprak Soykırımı” adını vermişler. Şu anda topraklarının büyük çoğunluğu orman arazisi hâline getirilmiş. Yani burada tam bir “Orman Kanunu” uygulanmış.

Pek çok Süryani geri döndüklerinde topraklarına ve evlerine el konulduğu gibi kiliselerinin ve mezarlıklarının tahrip edildiğini öğrenirler. Neredeyse tüm köyleri, korucular ve civar köylerde yaşayanların işgaline uğramıştır.

Ölümle tehdit edilirler. Bir keresinde kiliselerine baskın düzenlenir, orada bulunanlar tartaklanırlar.

Bütün bu yaşadıklarına rağmen kimseye karşı kin ve nefret duygusu beslemezler. Barış içinde yaşamak istiyorlar.

Muhtar Aziz Demir şunu ifade ediyor: “Başbakan her fırsatta herkesin birinci sınıf vatandaş olduğunu söylüyor. Oysa biz kendimizi böyle hissetmiyoruz. Önce vatandaşlıktan doğan haklarımıza kavuşmamız gerekiyor.”

Kaybettikleri topraklarının ve evlerinin iade edilmesini istiyorlar.

Süryaniler, “Lozan Antlaşması” kapsamında oldukları hâlde, uzun zaman “yok” sayıldılar. Yaşadıkları onca acılara rağmen bu antlaşmadan doğan haklarından vazgeçmediler.

Güneydoğu Süryanileri Kültür ve Dayanışma Derneği, geçtiğimiz günlerde Midyat’ta Süryanice eğitim verecek olan bir ilköğretim okulunun açılması için girişimde bulundu. Şimdi Mardin İl Eğitim Müdürlüğü’nden gelecek yanıtı bekliyorlar. Kültürel haklarını talep ediyorlar. Birinci sınıf vatandaş olmanın yolunun bu hakları elde etmekten geçtiğini iyi biliyorlar.

Onlar “eşit” olmak istiyorlar.


[email protected]

http://www.taraf.com.tr/enver-sezgin/makale-midyat-ta-suryani-olmak.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar