Ergun BABAHAN
Recep Tayyip Erdoğan, Batı’yı, Batılı değerleri düşman gören bir kültür ortamında yetişti. İslam aleminin Kuran-ı Kerim değerlerinden uzaklaşmasının bedelini ödediğini düşünen bu kültür ortamı, Hz. Muhammed dönemi kurallarına dönüşün özlemini çeken bir siyasi anlayışa sahipti.
Erdoğan, AKP’nin kuruluş yıllarında Washington’ın onayını alma ihtiyacı duyduğu için, askeri vesayet sistemini rahatsız etmemek için bu görüşlerinden uzaklaşmış göründü. Aslında özü hep aynı kaldı, Batı tarafından geri bıraktırıldığına inandığı İslami bir cemaati eski gücüne kavuşturma inancı. Bu uğurda, Avrupa Birliği üyeliğinin en ateşli savunucusu bile kesildi. Ama AB’yi (biraz da haklı olarak) hep bir Hristiyan kulübü olarak görmeye devam etti.
Bu açıdan Kızıl Sultan olarak bilinen II. Abdülamid’e büyük benzerlik gösteriyor.Aslında Murat Belge zamanında Turgut Özal’ı Abdülhamid’e benzetmişti. Ancak, Özal’ın gerek Batı’ya açıklığı, gerekse aile yapısı bu benzetmeyi belli ölçüde geçersiz kılıyordu. İçkiden nefret eden, kadınlarla el tokalaşmayan bir siyasetçi olarak yola çıkan Erdoğan’ın aksine Özal, viskisini içerdi, başı açık veya kapalı kadınlarla da sorunu yoktu. Aslında genel olarak Batılı değerlerle bir soruna sahip değildi.
Çünkü Özal her şeye rağmen Batılı eğitimi sistemleri içinde yetişmiş, Batılı kurumlar da çalışmış bir mühendisti.
Benzerlikleri, Batı karşısında geri kalmış veya bıraktırılmış İslami bir toplumu hızlı bir biçimde kalkındırmaktı. Özal, o dönemki gücü çerçevesinde bunu yapıyordu, Erdoğan bugün sahip olduğu müthiş güçle gösteriyor bu çabayı.
Özal da Erdoğan’ın gücüne sahip olsa Sansür-Sürgün yasasında olduğu gibi, özgürlükleri daha da kısıtlayıcı bir tavır alabilirdi belki ama Özal ile Erdoğan’ı aynı kefeye koymak, tarihi açıdan ciddi hata olur. Her şeye rağmen Özal, Erdoğan’a göre çok daha rafine bir insandı.
Erdoğan, aslında II. Abdülhamid’in çok benzeri. Onun gibi, tam gücü kendi elinde toplayınca anayasa dahil, her türlü hukuki düzenlemeyi gözden çıkarmaya hazır.
Çünkü, Andülhamid gibi, o da gücün tek elde toplanmasına ve ümmetin bu kararlara uymasını istiyor.
Aceleci çünkü, ölmeden kendi yönettiği İslami bir toplumun Batı karşısında ekonomik olarak güçlenmesini amaçlıyor. Abdülhamid’in telgrafı getirmesi gibi o da güçlü interneti getiriyor ama padişahın telgrafı kontrol ettiği gibi, internetin kullanıldıldığı ortamları kendi tekelinde tutmak istiyor.
Abdülhamid kadar olmasa da, ona yakın bir iktidar süresine sahip olacağı görülüyor. Büyük bir sürprüz olmazsa, Türkiye’yi önümüzdeki 10 yıl Çankaya’dan yönetmeyi planlıyor.
Abdülhamid’e benzer bir şekilde, asıl gücün Pan-İslamizm’de yattığına inanıyor.Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının devrilmesine, Suriye’de Esad’ın hala iktidarda kalıyor olmasına duyduğu sert tepki o yüzden. Tunus’tan Mısır’a, Suriye’den Filistin’e uzanan bir İslam Birliği hayalinin tarih olduğunu görüyor (du).
Abdülhamid’in iktidardaki ilk 10 yılı da Erdoğan da olduğu gibi, Tanzimat’ın belirli programlarını hızlandırmak olmuştu. Bu gerçek, özellikle yüksek eğitim alanında geçerliydi. Aynı zamanda imparatorluğun haberleşme ve ulaşım alanında ciddi atılımlar gerçekleştirmişti. Erdoğan da ilk dönemlerinde demokratikleşme adımları atmış, tüm dünyayı şaşırtmıştı.
Ama Abdülhamid döneminin karanlık bir yüzü de vardı. Erdoğan döneminin olduğu gibi…
Abdülhamid ile Erdoğan’ın en büyük ortak özellikleri, kendilerine güvensizliklerinde yatıyor aslında. Abdülhamid, kendinden önce gelen padişahların tahttan indirilmesinden kaynaklanan bir korku duyuyordu. Aynı zamanda, anayasacı çizginin gücünü elinden alacağına inanıyordu.
Erdoğan ise önce darbeden korkuyordu, şimdi Batı kaynaklı komplolardan endişe ediyor. Her toplumsal muhalefeti, İsrail kaynaklı bir komplonun dışa vurumu olarak görüyor. Abdülhamid gibi o da korkusundan şiddete ve hukuksuzluğa başvuruyor.
Abdülhamid ile benzer uygulamaları basına uyguladığı sansür, eğitim müfredatının sıkıca denetlenmesi, aydınların satın alınması veya susturulması, istihbarata ve dedikoduya verdiği önem olarak sıralanabiliyor.
Deli Petro’dan bu yana, bu topraklarda gücü elinde toplayıp toplumsal gelişimi hızlandırdığına inanılan lider modellerine bir hayranlık bu toplumda var zaten. Toplumun genlerinde de altın çağa dönüşün ancak güçlü bir liderle olacağına bir inanç yatıyor.
Tek adamlığın, zenginliği paylaşılmasını kısıtlayarak toplumsal gelişimi uzun vadede frenlediği, toplumun farklı düşünen ve davranan kesimlerinin toplumsal basamakta yükselinmesine izin verilmediği için zenginleşmeyi önlediği görülemiyor elbette. Ayrıca, tek adamın etrafında toplanan bir çetenin hırsızlık ve yolsuzlukla ülke kaynaklarını sömürdüğünü geç anlıyor.
Türkiye hala demokratik gelişimin alt basamaklarında yer alan bir toplum. Bunun sonucunda da bu seviyesine layık bir lider tarafından yönetiliyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021