Ergun BABAHAN

Orhan ve Emrah’ın infazı Türkiye’nin duyarsızlığı
15.08.2015
2737

Suruç bombasında hayatını kaybedenlerin sayısı 33’e yükseldi ama maalesef Türkiye kamuoyu çocuklara oyuncak götürmek için yola çıkan bu gençlerin katlini unuttu. AKP iktidarı, dönemindeki her kanlı olayda olduğu gibi bu dosyaya da gizlilik kararı getirdi ve olay çürümeye terk edildi.

 Gençliğini bu ülkede tüketmiş insanlar için tartışılması zor bir gerçek vardır: Büyük ölümlü olaylarda derin devletin parmağı mutlaka vardır. O yüzden İstanbul 1 Mayıs katliamı neyse, Suruç katliamı da odur. Failleri şahıs olarak farklı olabilir ama mekanizması aynıdır.

 Bugün bu çocukları tedavi gördükleri hastanede birer birer can verdikçe hatırlıyoruz. Diyarbakır’dan sonra Suruç’ta da sahneye çıkan IŞİD’li bombacıların Türkiye istihbarat servisleriyle ilişkilerini sorgulamıyor, bu olayın gerçek sorumlularının üzerine gidemiyoruz.

 SORGULASAK DARBE GİRİŞİMİ...

 Böyle bir talebi, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında olduğu gibi darbe girişimi olarak niteleyecek seviyesiz, ruhunu paraya satmış gazeteci kılıklı soytarılarımız var çünkü.

 Bu tablo Türkiye’nin 1990 dönemine döndüğünün açık ilanıdır. Tıpkı Ağrı’da özel timler tarafından katledilen fırın işçisi iki Kürt çocuğun katli gibi.

 Uğur Kaymaz gibi henüz çocuktu onlar da. Babasıyla birlikte öldürülen küçük Uğur’un yanına bir Kaleşnikof bırakmıştı katilleri, Emrah ile Orhan’a gerilla elbisesi giydirilmeye çalışılmış.

 Uğur Kaymaz’ın terörle ilgisi olmadığı anlaşılınca davası Eskişehir’e alınıp çürütülmüştü. Burada da aynı şeyin olacağından emin olabilirsiniz. Kendi çocuklarını korumak için yargı sisteminin alt üst edenler Kürt çocukların ölümünü büyük bir soğukkanlılıkla izleyebiliyor ne yazık ki.

 ÜLKENİN GERÇEK ZENCİLERİ...

 Hikayeyi bırakın, bu ülkenin gerçek zencileri Kürtlerdir.

 AKP’nin hedef seçtiği Kürt yerleşim merkezlerinde genç olmak artık her an ölümle burun buruna yaşamak anlamındadır. En hallicesi, ellerinizin ters kelepçeyle bağlanıp yere yatırıldıktan sonra ağır hakaretlere maruz kalmanızdır.

 Gever’deki soruşturma ne oldu sayın Davutoğlu?

 Aşağılanma, yargısız infaza maruz kalma, işkence, küfür kaderiniz haline gelmişse, dağ cazip bir seçenek haline gelir.

 Bu çocuklar ölürken sesini çıkarmayanların ağzından vatan-millet sevgisi, şahadet kelimeleri düşmüyor. Kim ki vatanı çok seviyorum derse, ondan korkun.

 Bir zamanlar Tansu Çiller çok severdi, bayrak, Kuran, millet derdi, şimdi nerede ve nasıl yaşadığına bakın. Sonra da onun politikaları sonucu ölen kamu görevlilerinin geride kalan ailelerinin yaşamına göz atın. Vatan sevgisinin farkını görebilirsiniz.

 Kendi çıkarları için gençleri birbirine kırdıranların sığındığı kaledir millet, Kuran, bayrak söylemi. Halka başka verecek mesajı kalmayanların dilidir.

 Onlar kendi çıkarının peşinde. Kürt gençlerinin çocuk yaşta bombayla, polis kurşunuyla öldürülmesine sessiz kalanlar, manşet yapamayanlar sizinki nerede.

 Siz Kürt’ün ölümüne sessiz kalırsanız, sonu ne olur düşünsenize.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar