Etyen MAHÇUPYAN
Gezi'nin cazibesi, laik kesimin bugüne kadar sessiz ve pasif kalmış, ama kendisini kaliteli ve değerli hisseden genç kuşaklarının siyasetin parçası haline gelmesiydi.
Tepki doğrudan Başbakan'ı hedef alan bir ortak zeminde buluşurken aynı anda birkaç tespite birden imkân vermiş oldu. Birincisi bu itiraz özünde ‘muhafazakârdı', cemaatsel bir hayat tarzının korunmasına yönelikti ama bunu küreselleşen bir ‘evrensel' dil üzerinden yapmaktaydı. Böylece hem Türkiye'yi çok aşan bir siyasallaşmanın parçası olmak, hem de Türkiye özelinde apolitik ve rahatlatıcı bir konumda kalmak mümkün oldu. Nitekim itirazın çevre duyarlılığına dayandırılması ve talep olarak da Başbakan'ın istifasının istenmesi, kendi içinde yeterince anlamsız bir bağ oluşturmakla birlikte doğalmış gibi kabul gördü. İkinci olarak hedefin Başbakan olması tepkinin de psikolojik bir zeminde yeşerdiğini, ancak AKP iktidarının rakipsizliğini de görecek gerçekçiliğe sahip olunduğunu gösterdi. Bu sayede apolitiklik ironik bir biçimde bizatihi gerçekçi bir pozisyon haline geldi. Siyasete dahil olamamanın dezavantajı ise Türkiye'nin ‘eski' siyasetini aşan bir ‘yeni' dilin sözcülüğüne talip olunduğu söylemi ile dengelendi. Sonuç bugüne kadar siyaset dışı kalmış bir grubun, tüm siyaset alanını Başbakan'ın kişiliği üzerinden defi etmesiydi. Ne var ki bu tablo sosyal zeminde epeyce vahim bir başka gerçekliğe de işaret etti... Gezi'deki ilk gruplar kendi temsil ihtiyaçlarını doğal olarak yüklenmesi beklenen partiyi, yani CHP'yi tümüyle ‘by-pass' ettiler. Kültürel kimliklerin siyasi ayrışmalarda belirleyici olduğu bir toplumda, kendi kültürel kimliklerini taşımakta olan siyasi hareketi yok sayarak onu mahkum etmiş oldular.
Böylece ortaya ilginç bir arayış çıktı: Laik kesimin katılımcı dürtülere sahip grup ve kuşakları ile onları sosyal zeminde anlamakta zorlanan AKP hükümeti karşı karşıya geldi. Bu karşılaşma bir yandan çatışmayı ve iletişim eksikliğini ima ederken, aynı anda bu iki aktör arasında yeni bir konuşma kanalının da arandığına dair işaretler taşıdı. Nitekim AKP yönetimi Gezi'deki ilk itirazı anlamamalarını kendi zaafları olarak değerlendirdi ve bunu berraklaştırmak üzere toplantılar düzenledi. Gezi'deki özgün itirazın sahipleri ise bugünlerde dertlerini muhafazakâr kesime aktaracak ve onlarla konuşmanın ve birlikte düşünmenin yolunu açacak girişimlerde bulunmaktalar. Diğer bir deyişle CHP sadece sorunun biçimlenmesi sürecinde değil, çözümün aranması sürecinde de bu mikro ‘siyasetin' dışında kalacak gibi gözüküyor.
Söz konusu etkileşimin her iki tarafa da yarar sağlayacağına kuşku yok. Hükümetin elinden kaçırmakta olduğu laik demokratlarla yeniden bağ kurmasının, toplum olma yolunda normalize ve rehabilite edici bir etkisi olacak. Gezi olayı, ama daha önemlisi hükümetin bu olayı ‘anlamaması' yönetim için çok önemli bir uyarı. Çünkü sadece alınan oyun meşruiyetine dayanarak Türkiye'yi istikrara ve demokrasiye doğru yöneltmek mümkün değil. Laik kesime niceliksel olarak ‘azınlık' muamelesi yapılabilse de, Batı'ya ulaşmanın ve Batı'yı etkilemenin, yani küresel ortamda anlamlı ve ‘doğru' bir etki yaratmanın büyük ölçüde laik kesimin unsurlarıyla ‘birlikte' olabileceğini görmekte yarar var. Bu açıdan bakıldığında zaten son derece heterojen olan ‘muhafazakâr' gençliğin Gezi ahalisi ile irtibatının yeni ve sağlıklı bir melezleşme üretmesi hem mümkün hem de sosyal barış açısından önemli. Diğer taraftan laik kesimin de Gezi ahalisi üzerinden AKP'nin ve muhafazakârların psikolojisini anlamalarında büyük yarar var. Yönetenlerin attıkları adımların, aldıkları kararların soğuk bir rasyonalizm içinde üretildiklerini, yaptıkları yanlışların onların kötü niyetini açığa çıkardığını düşünme eğilimi epeyce yaygındır. Ama muhafazakâr algı hâlâ kendisini yönetimde görmüyor ve Gezi türü olaylar (laik kesimden gelenler anlamakta zorlansa da) onları ürkütüyor. Başörtülüler iyi bir örnek... Herkes taciz edilen çocuklu başörtülü hanımı ve taciz eylemlerinin Gezi'de protesto edildiğini biliyor. Bunun bir tür ‘denge' oluşturduğu sanılıyor. Ama başörtülülerin son ay içindeki egemen dürtüsü evden çıkmamak, muhtemel tacizden kaçınmaktı.
‘Laik kesim' gündelik hayata sirayet eden kibri ve hoyratlığıyla, latent ırkçılığı ima eden cemaatçiliğiyle ve son kertede kimliksel Kemalizm'e rücu eden ‘siyasi' eğilimiyle, hâlâ muhafazakârlar için bir tehdit. Başbakan'ın sembolik işlevi bu tehdidin ‘karşılanmasını' içeriyor... Karşılıklı anlamaya fazlasıyla muhtacız ve Gezi'nin önündeki misyon da belki budur...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024